Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, sürekli bölünüp parçalandıklarını belirterek, “Bir hareket içinde zayıf karakterli kişiler ne kadar çoksa, iç kavga ve hesaplaşma o kadar erken başlar” dedi.
Dilipak kitaba dayalı Müslümanlığının bulunmayan gençler arasında içi boşaltılmış, magazinleştirilmiş siyaset ve çıkar ilişkilerinin şekillendirdiği bir “Piyasa İslamı” söz konusu olduğunu belirterek, “İş dünyası için dinin bir 'Marka değeri' var. “Helal” markası bile piyasa değeri olarak bir anlam taşıyor birçoğu için. Konuya ilgisi fıkıh boyutu ile değil, sertifika maliyeti ve sağlayacağı imkan ve fırsatlar, maliyetlerle ilgili. Onlar daha pragmatik açıdan bakıyorlar” dedi,
“Dikkat edelim, aşk ve öfke aklı zail eder. Sadece pembe aşklardan söz etmiyorum. Para, mal, makam, lider, örgüt, kısaca peşinde koştuğunuz her şey, aşkınız ne kadar büyükse, o konuda sizi uyaran, engellemeye çalışanlara da öfkeniz o kadar büyük olacaktır” diyen Dilipak, aynı hedefe koşanlar arasındaki rekabetin çoğu zaman çok acımasız olduğunu işbirliğinin yere kadar süreceğini belirterek, “Elde etmek istedikleri şeyi tek başına elde etmek konusunda yetersiz kalanların birlikteliği sonunda mal-makam paylaşımında genellikle anlaşmazlıkla sonuçlanır. Biz bu işin dinamiğini bilmediğimiz için hep birlik şarkıları söylüyoruz, ama sürekli bölünüp-parçalanıyoruz” şeklinde yazdı.
İnsanları bir arada tutan şeyin, dış tehdit, içi cazibe ve eylemler olduğunu yazan Dilipak, şöyle devam etti:
“İnsanları bir araya getiren şeyler umutları ve korkularıdır. Bir de insanların o hareket içinde kendilerine bir yer bulabilme fırsatıdır. Başarılı olursanız paylaşım kavgası başlar. Başarısız olursanız herkes birbirini suçlar.
Bir hareket içinde zayıf karakterli kişiler ne kadar çoksa, iç kavga ve hesaplaşma o kadar erken başlar. Muhteris ve klikçilik anlamında örgütçü, acımasız insan sayısı ne kadar çoksa iç çatışma da o kadar acımasız ve şiddetli olur. İşte çeteleşme böyle bir zamanda ortaya çıkmaya başlar. Bu klikler metastaz yapan kanser hücreleri gibi bütün bünyeye yayılır. Zaten ondan sonrası için işler sarp dağlara sarmıştır. Panik içinde birileri kaçtıklarını sandıkları şeye doğru koşmaya başlarlar.
İlginçtir korkularında ve baskılardan kurtulmak için bir araya gelenler, eğer adaletten saparlarsa, güçlerini korumak için ötekileri korkutmaya başlarlar ve giderek artan baskı ve şiddet uygulamaya başlarlar."
Yazının tamamını okumak için tıklayın