Anayasa Mahkemesi Abdullah Öcalan’ın "Kürdistan Devrim Manifestosu, Kürt Sorunu ve Demokratik Ulus Çözümü" isimli kitabının basım aşamasındayken el konulması ve yakılması olayında ‘hak ihlali’ yapıldığına hükmetti.
Abdullah Öcalan'ın İmralı Cezaevi'nde yazdığı ve AİHM'e gönderdiği 5'inci savunmasının Ararat Yayınları tarafından "Kürdistan Devrim Manifestosu, Kürt Sorunu ve Demokratik Ulus Çözümü" ismiyle İstanbul'da bulunan Gün Matbaa'da Ağustos 2012'de basıldığı esnada polis matbaaya gelerek kitaplara el koymuştu. “Terör örgütü propagandası yaptığı” gerekçesiyle kitaplara el konulmasının ardından Öcalan'ın avukatları tarafından 27 Eylül 2012 tarihinde İstanbul 2 ve 3 No'lu hakimliklere yapılan itirazlar ise "Suçun vasıf ve mahiyeti, kuvvetli suç şüphesini gösteren olguların oluşu, mevcut delil durumu ve el koyma sebeplerinde bir değişikliğin olmaması" gerekçesiyle reddedilmişti. Anayasa Mahkemesi’nin ‘hak ihlali’ kararıyla birlikte Öcalan'ın "Kürdistan Devrim Manifestosu" kitabının basım ve dağıtımı önünde bir engel kalmazken, kararın Öcalan'ın daha önce yasaklanan kitapları hakkında da emsal teşkil edeceği belirtiliyor.
KCK kitabı Kürdistan Devrim Manifestosu olarak kabul etti
Abdullah Öcalan üç bölümden oluşan “Kürdistan Devrim Manifestosu” Sınıflı toplum ve sömürgecilik tarihi, Kürdistan toplumu, Kürdistan tarihi başlıklarını taşıyor. Öcalan savunmasında ‘sınıfsızlaşmayı başaran Kürt halkının devrimi gerçekleştirebileceği” tezini savunuyor.
Öcalan’ın "Kürdistan Devrim Manifestosu, Kürt Sorunu ve Demokratik Ulus Çözümü" 2012 yılında KCK yürütme konseyi tarafından “Kürdistan Devrim Manifestosu” olarak kabul edildi.
“Toplantımız, ilgili gündemlerde 2011 yılı pratiğini ideolojik-örgütsel, siyasi, diplomatik ve askeri anlamda kapsamlı biçimde değerlendirmiş, özeleştirel temelde önemli tespitler ışığında kararlara ulaşmıştır” denilen KCK açıklamasında şu ifadeler yer almıştı: “Temel sorunumuzun; Önderlik ideolojisini derinliğine özümseme, partileşme, militanlaşma, doğru çizgide askerileşme ve yeterli öncülük sorunları olduğunu belirlemiştir. Her zamankinden daha fazla özgürlük hareketinin tüm kadrolarının Önderliğimizin savunmaları temelinde zihniyet devrimini güçlü yaparak aydınlanmayı sağlaması, militan sorumluluklarını her şart altında eksiksiz yerine getirmesi, ideolojik saldırıları yaşamında ve pratiğinde boşa çıkarması, devrimci görevlerini başarıyla yerine getirmesi iddia ve kararlılığı ortaya konulmuştur. Siyasi bir hamle perspektifiyle ilan edilen demokratik özerkliğin tam olarak pratikleştirilmemesi ve sistemimizin bilinen dört temel ayak üzerinde yeterince inşa edilmemiş olması mücadele sahalarındaki bir öncülük sorunu olarak görülmüştür.”
