Utku Çakırözer / Cumhuriyet
İstanbul’da başlayan ve kabinenin dört bakanıyla yakınlarının karıştığı yolsuzluk operasyonuna hükümetin vereceği yanıt dün netleşti. Başbakan Erdoğan, önce operasyonu yapan polis şeflerini cezalandırarak görevinden aldı. Bununla yetinmeyerek Gülen hareketinin kilit kamu kurumlarındaki üst düzey bürokratlarının tasfiyesi için de düğmeye bastı.
Dalga dosyalarına tedbir
Asıl önemli stratejik adımı dün attı ve Adli Kolluk Yönetmeliği’nde yaptırdığı değişikilikle bundan sonra yapılacak soruşturmalarda ‘yargıyı’ resmen ‘yürütmenin iznine’ bağlı hale getirdi. Bu operasyonda iş işten geçmiş olmasına karşın hükümet neden şimdi böyle bir adım attı?
Kulislerdeki iddialara göre Erdoğan, yolsuzluk suçlamalarıyla karşı karşıya olan bakanlarını kabineden çekecek. Bu değişikliği de belediye başkanı adayı yaptığı bakanlar için beklettiği revizyon ile birlikte yapacak. Ancak Erdoğan ve AKP kurmaylarının kortuğu bir senaryo var: Kabine değiştikten hemen sonra ya yeni bir yolsuzluk soruşturması başlarsa? Bu tür ‘Varan 2, 3, 4’ dosyaları Ergenekon ve Balyoz süreçlerinde özellikle askerlere karşı sık sık gündeme gelmişti.
İşte dün yapılan ve hukuk devletinde yeri olmayan bu değişiklikle, AKP yönetimi yeni dosyalara ve soruşturmalara karşı kendini zırh altına alacak bir güvenceye kavuşmuş oluyor. Dünkü değişiklik sonrasında artık, savcıların atacağı en ufak bir adımdan dahi, İl Emniyet Müdürü ve valiler aracılığıyla iktidar anında haberdar olacak.
Gül salıya kadar suskun
AKP iktidarı açısından son 11 yılın en olağanüstü günleri yaşanırken Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün sessizliği dikkat çekici. Operasyon başladığı günden bu yana hiçbir yorum yapmayan Gül, önceki gün Kütahya’ya gerçekleştireceği ziyareti de iptal etti. Kaynaklar iptale ‘soğuk havayı’ gerekçe gösteriyor! Tahminimize göre ise Gül gazetecilerin ve halkın operasyonla ilgili sorularına muhatap olmamak için gitmedi.
Gül’ün hafta başında görünen ilk programı salı günü. Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri töreninde gazetecilerin karşısına çıkacak. Salı günü operasyonun başlamasının üzerinden de tam bir hafta geçmiş olacak. O güne kadar ismi yolsuzluk soruşturmasına karışan bakanlara ilişkin kamu vicdanını tatmin edecek bir açıklama ya da tasarruf yapılmazsa, Gül görüşlerini kamuoyu ile paylaşabilir. En son Gezi sürecinde yaptığı açıklamalar kendisini Başbakan ile karşı karşıya getirmişti.
‘Dershane tartışması’ sırasında sadece “Görüyorsunuz iş rayına oturuyor” diyen Gül, o günden bu yana cemaat-hükümet kavgasına ilişkin hiçbir açıklama yapmadı.
Çapkın kararında imzası yok
Gül’ün bu süreçteki sessizliğinin bir tek istisnası var. O da İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne Hüseyin Çapkın’ın yerine yapılan atama sonrasında Köşk’ten yapılan açıklama. Açıklama her ne kadar “Gül, hükümetin kararnamelerini imzalamıyor” iddialarına yanıt şeklinde hazırlanmış olsa da, asıl mesaj Gül’ün önüne mayıs ayından bu yana bir kararname sunulmadığının vurgulanması. Bu vurguyu yaparak Gül, Çapkın’ın görevden alınarak yerine Aksaray Valisi Selami Altınok’un getirilmesi işleminin kendi önüne gelmediğini resmen kayda geçirmiş oldu.
Aslında bu sadece Çapkın kararıyla sınırlı değil. Hükümetin önce Emniyet’te başlatıp sonra TRT, Maliye Bakanlığı ve diğer kamu kurumlarına sıçrayan ‘Gülen haraketini tasfiye’ operasyonunda henüz Gül’ün hiçbir dahli, imzası, onayı yok. Bütün ‘misilleme’ atamaları ‘geçici’ yapılıyor.
Şaibeli bakanları onaylayacak mı?
Acaba neden Gül’ün önüne hiç tasfiye kararnamesi gitmiyor?
Yoksa, kamuoyundaki “Soruşturma karartılıyor” algısını daha da güçlendiren bu atamalara onay vermeyeceği bilindiği ya da hükümete bu yönde bir sinyal görderdiği için mi?
Merak edilen başka sorular da var tabii...
Çapkın’ın görevden alınmasını tasvip ediyor mu? Benzer tasfiye kararnameleri önüne gelirse onaylayacak mı?
Son bir soru daha:
Soruşturmanın hedefindeki bakanlardan bir ya da birkaçının içinde yer alacağı bir Bakanlar Kurulu listesine onay verir mi?
Herkesin gözü Gül’ün üzerinde...