Dünya

AB'de Fransa dönemi

AB Dönem Başkanlığı’nı Slovenya’dan devralan Fransa, 6 aylık görevi boyunca Türkiye ile müzakerelerde 3 başlık açmayı hedefliyor.

01 Temmuz 2008 03:00

Fransa, Avrupa Birliği Dönem Başkanlığı'nı 1 Temmuz 2008 itibarıyla Slovenya'dan devraldı. Türkiye'nin AB ile tam üyelik müzakerelerinde, 3 faslın daha Fransa'nın dönem başkanlığı sırasında açılması bekleniyor. Fransa'nın AB-NATO işbirliğinde ve Akdeniz İçin Birlik projesinde istediği sonuçlara ulaşmasının da büyük ölçüde Türkiye'ye dayandığı ifade ediliyor.

Fransız üst düzey yetkililer, yaptıkları açıklamalarda, Türkiye'nin tam üyeliğine karşı çıksalar bile, tam üyelik müzakerelerini engellemeyecekleri sözünü verdi. Türkiye'nin AB ile tam üyelik müzakerelerinde, 'sermayenin serbest dolaşımı', 'enerji' ve 'eğitim ile kültür' konulu 3 faslın daha Fransa'nın dönem başkanlığı sırasında açılması bekleniyor. 'İstihdam ve sosyal politikalar' ile ilgili faslın açılmasının da gündeme gelebileceği belirtiliyor.

DAHA ÖNCE 5 FASLI VETO ETTİ

Fransa, daha önce, doğrudan AB üyeliğini çağrıştırdığı için, ortak mali ve ekonomik politikaları içeren 5 faslın açılmasını veto etmişti. Fransa'da Türkiye'nin tam üyeliğine karşı çıkanların, dönem başkanlığı boyunca bu 3 faslın açılmasını engellemek için lobi yapmaları bekleniyor.

Hükümetin meclise sunduğu, 'AB'ye üye olacak ülkeler için doğrudan referanduma gidilmesini' öngören anayasa değişikliği paketi milletvekillerinin engellemesiyle karşılaşmıştı. Meclis'in, "AB'nin nüfusundan yüzde 5 daha fazla nüfusa sahip ülkeler doğrudan referanduma gidilmesini" öngören teklifini Senato reddetmişti.

3 KONUDAN 2'SİNDE TÜRKİYE BELİRLEYİCİ

6 ay sürecek AB Dönem Başkanlığı'nı Slovenya'dan devralan Fransa'nın, bu görevinde en çok önem vereceği 3 konudan 2'sinde Türkiye'nin kararları belirleyici olacak.

Fransa Dönem Başkanlığı görevinde en önemli öncelikleri olarak AB'nin yeni anayasası Lizbon Anlaşması'nın İrlanda'daki referandumda reddedilmesinin doğurduğu krizden çıkış yolunun belirlenmesini, AB-NATO işbirliğinin geliştirilerek AB savunmasının güçlendirilmesini ve Akdeniz İçin Birlik projesinin geniş katılımla hayata geçirilmesini gösteriyor.

Diplomatik kaynaklar, Fransa'nın AB-NATO işbirliğinde ve Akdeniz İçin Birlik projesinde istediği sonuçlara ulaşmasının büyük ölçüde Türkiye'ye dayandığını belirtirken, petrol ve beraberinde doğalgaz fiyatlarının yeni rekorlar kırmasının da AB enerji politikasının başarısında Türkiye'nin önemini artırdığına dikkati çekiyor.

NATO İLE İŞBİRLİĞİ EĞİLİMİ

Uzun yıllardır Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası'yla (AGSP) ve NATO'yu rakip yapılar olarak gören, ikisi arasında mesafenin korunması gerektiğine inanan Fransa, Nicolas Sarkozy'nin cumhurbaşkanı seçilmesiyle birlikte bu politikasını büyük ölçüde değiştirerek, NATO ile işbirliği yoluyla Avrupa savunmasının güçlendirilmesi çizgisine geldi.

Bu kapsamda Fransa'nın 1966 yılında çekildiği NATO'nun askeri kanadına yeniden dönüşü girişimi, AB'nin savunmasını güçlendirmesine kuşkuyla yaklaşan ABD'nin endişelerini azaltırken, geride en önemli sorun olarak AB-NATO işbirliğinin önündeki engellerin aşılması kaldı.

SAVUNMADA TÜRKİYE'YE SÖZ HAKKI

AB-NATO işbirliğinin ilerletilmesine desteğini her fırsatta tekrarlayan Türkiye, bunun için oldu-bittiler yaratılması yerine daha önceden uzlaşılmış çerçeveye bağlı kalınmasını talep ediyor. Bu kapsamda AB üyesi olmadığı halde AB misyonlarına en çok katkı yapan ülkeler arasında bulunan Avrupalı NATO müttefiki Türkiye'ye Avrupa savunmasında da söz hakkı verilmesi gerekiyor.

AB'nin NATO müttefiki olmayan üyeleri de dikkate alındığında AB-NATO işbirliğini geliştirecek bir uzlaşmada Türkiye'nin Avrupa Savunma Ajansı'na ortak edilmesi ve AGSP'de Türkiye'ye daha fazla danışılmasını gerektirecek mekanizmaların oluşturulması bekleniyor. Bu yıl sonunda NATO'nun askeri kanadına yeniden katılmayı garanti altına almak isteyen Fransa açısından AB-NATO işbirliğinin önündeki engellerin kaldırılması özel önem kazanıyor.

'AKDENİZ İÇİN BİRLİK'

Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin en başta Türkiye'nin AB üyeliğine alternatif gösterdiği Akdeniz Birliği önerisinin AB içinde tartışılması, Akdeniz İçin Birlik adıyla Barcelona Sürecine devamı olarak sonuçlandı.

Öte yandan üye devletlerin görevlendirmesiyle AB Komisyonu'nun hazırladığı Akdeniz İçin Birlik taslağında, projenin "AB genişleme politikasının Akdeniz ülkelerini ilgilendiren boyutunun (Türkiye, Hırvatistan, Arnavutluk, Karadağ ve Bosna Hersek) tamamlayıcısı olması gerektiği" vurgulanarak, Türkiye'nin AB üyeliğine alternatif olma iddiası kesin dille reddedildi.

FRANSA'DAN TÜRKİYE'YE GÜVENCE

Türkiye'nin Akdeniz İçin Birlik projesine katılımını sağlamak isteyen Fransa da AB üyeliğine alternatif getirmedikleri konusunda çeşitli düzeylerde güvenceler verdi. Türkiye, Fransa'daki bu tavır değişikliğini memnuniyetle karşılasa da Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan'ın birkaç kez "Fransa'dan siyasi düzeyde açıklama beklediklerini" söylemesi dikkati çekti.

Şu ana kadar konuya ihtiyatlı yaklaşan ve Akdeniz İçin Birlik projesine katılıp katılmayacağını açıklamayan Ankara, AB belgelerinin son şeklini almasını bekliyor. Fransa'nın Türkiye'nin AB üyeliğinin karşısındaki tutumu ve bunun üyelik müzakerelerine olumsuz yansıması, Türkiye'yi dikkatli hareket etmeye zorluyor.

ANKARA İKNA OLMADAN DİĞERLERİ ZOR

Türkiye'nin Akdeniz İçin Birlik projesine yaklaşımı başta Suriye ve Lübnan olmak üzere birçok bölge ülkesinde yakından takip ediliyor. Öte yandan birçok bölge ülkesi, Fransa'nın, Barcelona Süreci'nin hedefleri arasında bulunmasına rağmen başarısız kalan Filistin-İsrail sorununa çözüm bulunmasını Akdeniz İçin Birlik projesiyle ne ölçüde örtüştüreceğini görmek istiyor.

Diplomatik kaynaklar, Akdeniz İçin Birlik projesinde Türkiye'yi ikna edememesi durumunda Fransa'nın Akdeniz'in güneyindeki ve doğusundaki ülkeleri iknada çok zorlanacağını belirtiyor.

LİZBON ANLAŞMASI

Öte yandan dönem başkanlığı görevinde Fransa'nın en fazla zaman ayıracağı konular arasında, AB'nin yeni anayasası Lizbon Anlaşması'nın İrlanda'daki referandum mağlubiyetine rağmen ne zaman uygulamaya gireceği belirsizliğinin ortadan kaldırılması bulunuyor.

AB üyesi ülkeler, daha önce Lizbon Anlaşmasının 2009 yılı başında yürürlüğe girmesi konusunda uzlaşma sağlamıştı. Geçerlilik kazanması için tüm üye ülkelerde onaylanması gereken yeni anayasanın referandum yolunu seçen tek ülke İrlanda'da reddedilmesi bu hedefi zora soktu. Bununla birlikte AB içindeki Fransa-Almanya ekseni, 2009 hedefinin korunması için ısrarını sürdürüyor.

**********19-20 Haziran'daki son AB zirvesinde, referandum sonucunu değerlendirerek krizden nasıl çıkılacağı konusunda öneriler sunması için İrlanda'ya ekim ayındaki AB zirvesine kadar süre tanınırken, diğer ülkelere Lizbon Anlaşmasını onaylamaya devam etmeleri çağrısı yapılmıştı.***************

Bu arada rekor kıran petrol ve doğal gaz fiyatları nedeniyle enerji konusunun da dönem başkanlığı görevinde Fransa'yı zorlaması bekleniyor. AB Komisyonu tarafından hazırlanan ve enerji piyasasında rekabeti artırmayı hedefleyen önerileri üye ülkeler arasında uzlaşma sağlayarak hayata geçirmesi beklenen Fransa'nın, Nabucco gibi AB'nin enerji arzını çeşitlendirecek ve dolaylı olarak fiyatları düşmeye zorlayacak projelerde de Türkiye ile yakın çalışması gerekecek. (AA)