Amerika Birleşik Devletleri'nde Salı günü ABD Kongresi'ni oluşturan ABD Temsilciler Meclisi ve ABD Senatosu'nun yeni üyelerini belirlemek üzere sandığa gidilecek. Ara seçimler, 2016'da Beyaz Saray'da görevi devralan Trump yönetimi için kilit önem taşıyor. Zira, ABD Başkanı Donald Trump'ın üyesi olduğu Cumhuriyetçiler Temsilciler Meclisi'nde çoğunluğu kaybetme riski ile karşı karşıya. Anketler, azınlıkta olan Demokratların Temsilciler Meclisi'nde 23 koltuk daha kazanarak çoğunluğu elde edebileceğini gösteriyor. Bu durum yeni dönemde Demokratların, Trump yönetimi hakkında soruşturma başlatma ve Trump'ın çıkarmak istediği yasaları durdurma gibi yetkileri elinde toplayabileceği anlamına geliyor.
ABD Kongresi'nin üst kanadı Senato'da ise Cumhuriyetçiler çoğunluğu elinde tutmak için mücadele verecek. Cumhuriyetçilerin Senato'da hakimiyetini koruması, ABD Yüksek Mahkemesi'ne yeni yargıçların seçilmesi gibi önemli atamalarda Cumhuriyetçilerin sözünün ağır basmasını sağlayacak. Temsilciler Meclisi ve Senato'daki dağılım önümüzdeki dönemde Trump yönetiminin politikalarına yön verecek.
Dış politikayı nasıl etkileyecek?
Dış politika genelde ulusal ve yerel konulara odaklanan ara seçimler bir yana, ABD'deki başkanlık seçimlerinde bile öne çıkan bir konu değil. Ancak bu normal bir dönem değil. Dış politika, Donald Trump'ın kazandığı 2016'daki başkanlık yarışında önemli bir rol oynadı. 6 Kasım'daki ara seçimlerde de dolaylı olarak bir faktör olabilir.
George Mason Üniversitesi ve Cato Enstitüsü'nden araştırmacı Trevor Thrall, "Ara seçimler genelde başkanın popülerliğinin bir göstergesidir" diyor. Thrall, "Trump'ın dış politika çabaları, ortalama olarak Amerikan halkı arasında pek popülerlik sağlayamadı. Son anketlerin hepsi bunu gösteriyor. Bu durum popülaritesinin azalmasına neden oldu" değerlendirmesini yapıyor.
Dış politika tek başına seçimlerde kilit bir konu olmayacak. Ancak Kongre seçimlerinin sonuçları Trump yönetiminin dış politika yönetimini farklı şekilde etkileyebilir. Eğer Demokratlar, Cumhuriyetçilerin Senato'daki kontrolünü ele geçirirse, ki bu imkansız olmasa da olası görünmüyor, bu durum onlara dış politikada ciddi bir hakimiyet sağlar.
Yürütme organına yapılan atamalar ve uluslararası anlaşmalar için Senato onayı gerekiyor. Demokratlar Senato'da çoğunluğu sağlamaları durumunda, dış politika yetkililerinin atamasını engelleyebilir, Trump'ın siyasi gündeminde mihenk taşı niteliğindeki ticaret anlaşmalarını ve diğer uluslararası anlaşmaları frenleyebilir. Bu nedenle Başkan Trump ve Kongredeki Cumhuriyetçiler için Senato'yu kaybetmek bir kabus senaryosu. Bu durum Demokratlara, Beyaz Saray'ın şu ana kadar pek sınırlandırılmayan dış politika entrikalarına direnmek için güçlü bir araç sağlayabilir.
Eğer Demokratlar Temsilciler Meclisi'ndeki çoğunluğu Cumhuriyetçilerin elinden alırsa, bu durum Trump'ın dış politikasını etkileyebilir. Ancak bu etki, Senato'yu elde etmeleri durumda daha fazla olacaktır.
Maryland Üniversitesi'nden araştırmacı Frances Lee, "Eğer Demokratlar Temsilciler Meclisi'nde kontrolü sağlarsa, oturumlar ve kamusal söylem açısından büyük bir değişiklik olacaktır çünkü yönetimin yaptıklarına yönelik komite araştırmaları olacaktır. Buna göç uygulamasında yapılan değişiklikler de dahil" diyor.
Demokratların liderliğindeki bir Temsilciler Meclisi'nin ortaya çıkmasının sonuçlarından biri, Trump yönetiminin belgesiz göçmenlere yönelik kısıtlamalarına soruşturma açılması olabilir. Bir diğeri ise varolan soruşturmaların hızlandırılması ve Trump yönetiminin Rusya ile ilişkilerine yönelik yeni soruşturmaların başlatılması olabilir.
Bunların hiçbiri Trump'ın dış politikadaki yönünü değiştirmez. Ancak hepsi işini zorlaştırır ve Trump'ın politikalarını uygulamak için zaman harcamasına neden olur. Bu durum ise Trump'ın, belirli bir dış politika hedefi uğruna Kongredeki Demokratik engelleri aşmak için mücadele etmeye ve siyasi bedel ödemeye değer olup olmadığını düşünmesine neden olur.
Ara seçimlerden sonra tüm dış politika yönetimi pozisyonlarında değişiklik yapılması çok sık rastlanan bir durum değil. Ancak bu kez Temsilciler Meclisi'ndeki Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Cumhuriyetçi Ed Royce emekliye ayrılıyor. Senato'da aynı görevi yürüten Bob Corker da öyle. Kongrenin dış politikasında kilit rolü olan Temsilciler Meclisi Başkanı Paul Ryan da görevini bırakıyor. Son olarak, başkanlığını uzun bir süre merhum senatör John McCain'nin üstlendiği Senatonun Silahlı Kuvvetler Komitesi'nin yeni başkanı da ara seçimlerle belirlenecek.
İç politika nasıl bir tablo çıkacak?
Demokratların Kongre'nin her iki kanadını da ele geçirmesi, Trump'ın dış politikasını yavaşlatmaları ya da bloke etmelerini sağlayacağı gibi aynı etkiyi iç politikada da yapacaktır. Bunun nedeni anayasanın Kongre'ye iç politikaya dış politikaya olduğundan daha fazla nüfuz etme yetkisi vermesi.
Demokratların kontrolündeki Temsilciler Meclisi, Cumhuriyetçilerin Barack Obama'nın sağlık reformunu bertaraf etme hayalinin sonunu getirebilir. Ayrıca, Cumhuriyetçilerin federal uygulama veya sosyal yardımları azaltma ile yeni bir vergi kesintisi yapma planını sekteye uğratabilir.
Temelde Demokratların Temsilciler Meclisi'nde kontrolü sağlaması Başkan Trump'ın muhalefet partisine olan yaklaşımının daha ölçülü olmasını da sağlar. Çünkü Trump bu durumda hükümeti çalışır vaziyette tutmak ya da borç tavanını artırmak gibi gündelik görünen ancak önemli olan işler için Demokratlara ihtiyaç duyacak.
Bu durum Başkanın Demokratlarla daha sıkı ilişkiler kurmak zorunda kalacağı anlamına gelse de bu türden geleneksel düşünme tarzı Trump için geçerli değil. Bunun yerine Demokratlara karşı önce kendi tabanı sonra da ulusal duyguları harekete geçirmek umuduyla çok daha çatışmacı bir yolu seçebilir. Eğer Trump bu yolu seçerse, bugün olduğundan daha zehirli bir siyasi iklime de neden olabilir.
Daha fazlasını okumak için: ABD'de referandum havasında ara seçim
Nüfus sayımının anahtarı ara seçimler
Washington'da Kongre yarışının sonuçları kadar, eyalet meclisi ve valisi seçimlerinin sonuçları da 2020'de yapılacak nüfus sayımı için önem taşıyor. Her 10 yılda bir yapılan nüfus sayımı, seçim bölgelerinin belirlenmesinin temelini oluşturuyor. Bazıları tarafından Amerikan politik sisteminin gizli bir yönü olarak görülen bu durum sayesinde birçok eyalette yasa koyucular kendi partisine destek veren seçim bölgeleri şekillendirebiliyor. Yani bu yıl eyalet hükümetlerinde kontrolü sağlayanlar önümüzdeki dört yıl ve daha ileri tarihler için seçim bölgelerini belirleyecek.
Michael Knigge
© Deutsche Welle Türkçe