Amerika Birleşik Devletleri (ABD), 6 Kasım’da Kongre seçimlerine gidiyor. Temsilciler Meclisi ve Senato’dan oluşan Kongre üyelerini seçmek için oy kullanacak olan ABD kamuoyunda, bu kez diğer ara seçimlerden ayrı bir heyecan yaşanıyor. ABD Başkanı Donald Trump’ın iki yıllık yönetiminde sergilediği performansın oylanacağı yönündeki kamuoyu algısı nedeniyle ara seçimlere bir nevi “referandum” havasında gidiliyor. ABD kamuoyu, Demokratların Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu elde edip edemeyeceğine odaklanmış durumda.
Ara seçimlerde, 435 sandalyeli Temsilciler Meclisi'nin tamamı, 100 sandalyeli Senato'nun ise 35'i için adaylar yarışacak. Senato'da üstünlük 49'a 51 sandalye ile Cumhuriyetçi Parti'de. Kongre'nin alt kanadı olan Temsilciler Meclisi'nde de Cumhuriyetçilerin 195'e karşı 240 sandalyelik üstünlüğü bulunuyor. Cumhuriyetçiler her ne kadar Senato'da daha az bir farkla çoğunluğa sahip olsa da bu kanatta üstünlüğün el değiştirmesi beklenmiyor. Ancak yapılan anketler, Cumhuriyetçi Parti'nin Temsilciler Meclisi'ndeki çoğunluğunu kaybedebileceğini gösteriyor. Demokratların Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu elde edebilmesi için mevcut sandalye sayısına ek olarak Cumhuriyetçilerin elinden en az 23 koltuk alması gerekiyor. Demokrat Parti Temsilciler Meclisi'nde üstünlüğü ele geçirmesi hâlinde, Başkan Trump’ın çıkarmak istediği yasaları engelleme şansını yakalayacak.
Demokratların Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu kazanacağı kanaatinde olan isimlerden biri de Güney Kaliforniya Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Robert Shrum. “Bu ara seçimlerde insanlar Trump lehine ya da aleyhine oy verir gibi sandığa gidecek” diyen Shrum'a göre, Cumhuriyetçi ABD Başkanı kendisini seçim kampanyalarının odağına koymak için çaba sarf ediyor. Demokratların Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu ele geçirmesi hâlinde, Trump’ın ülkeyi şu anda yönettiği gibi yönetmeye devam etmesinin zorlaşacağını dile getiren ABD’li akademisyen, “Demokratların rızası olmadan karar alması mümkün olmayacak” diye konuşuyor.
Başkanlık seçimleri ve siyasi seçim kampanyaları konusunda uzmanlığıyla bilinen Shrum, Trump’ın göçmen meselesini ara seçimlerin temel tartışması yapmaya çalıştığını belirtiyor. Trump geçtiğimiz günlerde ABD’de doğan çocuklara verilen vatandaşlık hakkını kaldırmak istediğini açıkladı. Orta Amerika’nın farklı ülkelerinden ABD’ye doğru yola çıkan göçmen kervanına Amerikan askerleri tarafından ateş açılabileceğini ima eden açıklaması da basında geniş yer aldı.
“Kadınlar itici güç olacak”
Kongre’de çoğunluğun Demokratlara geçmesinin sağlanması için düzenlenen kampanya, “Mavi Dalga” (Blue Wave) olarak adlandırılıyor. Prof. Shrum, Demokratların ara seçimler için hazırladığı siyasi kampanyaları akıllıca buluyor. “Trump’ı ‘tehlikeli bir bomba’ gibi göstermiyorlar. Hatta Trump’ın kendisini ön plana çıkarma çabalarına karşılık direkt Trump’ı konu alan reklam yok denecek kadar az” diyen akademisyen, kampanyaların sağlık reformu yasası ve ekonomik eşitlik konusuna vurgu yaptığını söyleyerek bu stratejinin de doğru olduğunu ifade ediyor.
Trump’ın iki yıllık başkanlık döneminde kullandığı cinsiyetçi söylem, kadınların tepkisini çekmişti. Shrum’a göre, Trump’ın kadın düşmanı söylemleri nedeniyle ara seçimlerde Cumhuriyetçilere oy veren kadınların sayısında azalma yaşanabilir. Shrum, “Kadınlar seçimin itici gücü olacak” ifadesini kullanıyor.
Sofia James, Güney Kaliforniya Üniversitesi’nde okuyan bir öğrenci… Kampüsteki Demokrat Parti örgütlenmesinin başkan yardımcılığını yapan James, ABD’de kadınların cinsel istismar vakalarına karşı ayaklanarak ses çıkardığı “Me Too” hareketinin yarattığı enerjinin sandığa da yansıyacağını düşünüyor. “Etrafımda tacize maruz kalmış çok sayıda kadın arkadaşım var. Bugün kadınlar kendilerini artık daha güçlü hissediyor” diyor.
“Obama başkan oldu da ne oldu?”
Avukat Shawn Steel, Cumhuriyetçi Parti üyelerinin Kaliforniya eyaletinde yakından tanıdığı bir isim… Cumhuriyetçi Parti Ulusal Komite üyesi Steel, Trump’ın yerden yere vurulmasını sert bir şekilde eleştiriyor. “Obama başkan oldu da ne oldu? Ülke çapında siyahlar öldürüldü, ekonomi desen kötüye gidiyordu. Trump’a ‘kötü adam’ diyebilirsiniz ama izlediği politikalar doğru” diye konuşuyor.
Demokrat Parti’nin güçlü olduğu Kaliforniya eyaleti özelinde ise Cumhuriyetçilerin yeterli başarıyı sağlayamamasını, orta sınıfın Kaliforniya’yı ekonomik sebepler nedeniyle terk etmek zorunda kalmasına bağlıyor. “Zengin her geçen gün zenginleşirken fakir de daha çok fakirleşiyor ve orta sınıf yok oluyor. Kaliforniya eskisi gibi orta sınıftan göç almıyor. Orta sınıf, Teksas gibi daha uygun ekonomik koşulların olduğu eyaletlere göç ediyor” diyor.
Katılım yüksek
ABD'de erken oy kullananların sayısına bakıldığında, ara seçimlere katılım hiç olmadığı kadar yüksek oranda seyrediyor. ABD’li araştırma şirketi Catalyst, 1 Kasım itibarıyla 23 milyondan fazla seçmenin erken oy kullandığını açıkladı.
DW Türkçe’ye konuşan Los Angeles Bölge Sekreteri Dean Logan ise Kaliforniya eyaletinde 2014 yılında yapılan ara seçimlere katılımın yüzde 30’un altında olduğunu, 6 Kasım’daki ara seçimler için erken oy kullananların ise şimdiden yüzde 60’a vardığını söylüyor.
"ABD tarihindeki en kritik seçimlerden biri”
Demokrat Partili senatör Kevin De Leon, Salı günü düzenlenecek ara seçimleri “tarihi seçim” olarak nitelendiriyor. Los Angeles şehrindeki seçim ofisinde bir araya geldiğimiz De Leon, “Göçmenlerin maruz kaldıkları tarih kitaplarında okuduğumuz şeylerdi, bir daha benzerini göreceğimizi düşünmezdik ama ne yazık ki bugünün ABD’sinde de yaşanıyor. Bu durum, yakın tarihte tanık olmadığımız bir şey” diyor. Senatör, ara seçimleri ABD tarihindeki en kritik seçimlerden biri olarak görüyor.
Senatör De Leon, Kaliforniya eyaletinde yaşayan seçmenler için kadın, göçmen ve çevre haklarının sandığa gitmek için önemli birer motivasyon olacağını düşünüyor. Göçmen meselesinin insan hakları açısından ele alınması gerektiğini belirten Demokrat senatör, “Göçmen reformuna ihtiyacımız var” diyor.
“ABD toplumu hiç olmadığı kadar kutuplaştı”
Orange County Register adlı yerel gazetede göçmenler konusunda yaptığı haberlerle bilinen muhabir Andre Mouchard da 6 Kasım'daki seçimlerin önemine vurgu yapıyor. Mochard, "Her seçim için ‘Bu seçim çok önemli' denir ama gerçekten de bu ara seçimler çok önemli” ifadesini kullanıyor. ABD toplumunun hiç olmadığı kadar kutuplaştığını düşünen Mouchard, “Öyle ki insanlar kendi aralarında siyaset konuşmayı bıraktı çünkü her konuşma kavgaya dönüşüyor” diyor. Demokratların Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu yakalaması hâlinde Trump yönetimi üzerinde bir denetim olacağını belirten gazeteciye göre, göçmen konusu ise uzun bir süre daha ABD kamuoyunu meşgul edecek.
Burcu Karakaş / Kaliforniya
© Deutsche Welle Türkçe