Irak Başbakanı İbadi’nin 'zafer' ilan etmesiyle üç yıl önce başlayan IŞİD terörünün sona erdiği tartışılıyor. Fakat asıl soru: Bundan sonra ne olacak?
Middle East Eye (MEE) haber sitesi yazarı James Reeinl, IŞİD’in yok edilmesinden sonra izlenecek net bir strateji olmamasından duyulan kaygıları dile getiriyor: 3 Temmuz’da ABD önderliğindeki güçler, IŞİD’in Suriye’deki fiili başkenti Rakka’yı kuşattı ve eski kente girerek Irak bayrağını şehrin merkezine dikti. Öte yandan Rusya ise, hilafet ilan eden IŞİD Lideri Ebubekir Bağdadi’nin hava saldırısında öldürülmüş olabileceğini duyurdu.
Bu atmosferde, IŞİD karşıtı koalisyonun bakanlarından oluşan 72 üye, silahlı grubu “kesin ve kalıcı bir bozguna sevk edecek yol” hakkında karar verilecek görüşmeler için Salı günü (bugün) Washington’da toplanıyor
Trump'ın IŞİD sonrası stratejisi yok
Ancak analistler ve eski hükümet yetkilileri, IŞİD yok edildikten sonra ABD’nin ne tür bir strateji izleyeceği konusundaki endişelerini dile getirdi.
Eski bir Pentagon yetkilisi Derek Chollet, eski ABD Başkanı Barack Obama’nın IŞİD’e karşı kazanılan askeri kazançlar için zemin hazırladığını fakat halefi Donald Trump’ın Avrupa ve Ortadoğu’daki koalisyon müttefikleriyle paylaşabileceği net bir savaş sonrası stratejisinden yoksun olduğunu belirtti.
Chollet, MEE’ye yaptığı açıklamada, “Ortaklarla çalışan ABD’nin, zaman içinde IŞİD’e ciddi bir askeri darbe vuracağına dair şüphe yoktu. Ama hepimiz biliyorduk ki asıl bundan sonra ne geleceği önemliydi. Ve şimdi kendimizi o anda bulduk. Şimdiki yönetim, temelde, süregelen IŞİD karşıtı stratejiyi yakından takip etti. Fakat bugün yüzleştiğimiz çatışma sonrası şartları için başvurulacak bir strateji yok” diye konuştu.
Toplantının gündemin başında, bakanların IŞİD sonrası Irak için plan hazırlaması olmalı. Militanların tamamı Musul’dan atılmış olabilir ancak Telafer, Hawija ve Batı Anbar’ı hâlâ kontrol altında tutuyorlar. Ve örgütün, saldırı için geleneksel taktiklerinden olan intihar saldırılarına dönmesi muhtemel.
Binlerce sivil öldü, 1 milyon sivil evini terk etti
Militanların kontrolündeki en büyük şehir Musul için verilen savaşta binlerce sivil öldürüldü ve yaklaşık bir milyon kişi evinden ayrılmak zorunda bırakıldı. Şehrin övünülen mimarisi Büyük el Nuri Cami de dahil harap edildi.
Birleşmiş Milletler (BM) Musul’un temel altyapısının yenilenmesinin bir milyar dolardan fazlaya mal olacağını açıkladı. BM’nin Irak’taki insani koordinatörü Lise Grandei ise 700 binden fazla insanın yerinden edildiğini; barınak, yemek, su, ilaç ve tuvalete acil ihtiyaç duyulduğunu belirtti. Grande “Travma seviyesi bugüne kadar görülen en yüksek seviyelerden biri” diye konuştu.
Daha yapacak çok işi var
İngiltere Savunma Bakanı Micheal Fallon’a göre daha yapılacak çok iş var. Fallon, yayınladığı bildiride “El yapımı bomba tehdidi nedeniyle Musul ve çevresinde temizleme işlemlerine ve Fırat’ın batısındaki kalıntıların kazılmasına ihtiyaç var” ifadelerini kullandı.
Kuveyt ise IŞİD’e katılıp çatışmalardan sağ kurtulan Arap militanların kendi ülkelerine dönmesiyle ortaya çıkacak güvenlik tehdidine işaret etti. Dışişleri bakan yardımcısı olan Kuveyt elçisi Nasser el Subaih, Kuveyt Haber Ajansına yaptığı açıklamada “bu savaşçıların adil yargılandıktan sonra rehabilite edilerek tekrar topluma kazandırılması için” projeler hazırlandığını duyurdu.
Bu süreçte Irak güvenlik güçlerinin de desteklenmesi gerek. Pentagon’dan bir kaynağa göre, Musul’daki savaşa öncülük eden Terörle Mücadele Kuvvetleri’nde yüzde 40 oranında kayıp yaşandı. ABD Savunma Bakanlığı ise, Irak kuvvetlerini desteklemeye devam etmek için –yönetimden- sadece 2018 yılı için 1.3 milyar dolar talep etti.
Bu çabalara rağmen Irak hâlâ belirsizlikle karşı karşıya ve uzun vadeli istikrar ancak 2003 yılında Saddam Hüseyin’in devrilmesiyle ülkeyi yerle bir eden mezhep çatışmalarına son verilmesiyle mümkün olacak.
Suriye: Daha karmaşık bir durum
Suriye’de IŞİD’e karşı savaş ise çok daha karmaşık. IŞİD, hükümet yanlıları ile çeşitli isyancı gruplar arasında yaşanan, Rusya, İran, Türkiye, Körfez, ABD’nin silah ve para temin ettiği iç savaş nedeniyle oluşan güç boşluğunu başarıyla sömürdü.
ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri (SDG) bayrağı altındaki Kürt ve Arap milisler şimdi 3-4 bin militanın savaştığı bubi tuzağı ve harekete karşı duyarlı mayınlarla döşenmiş Rakka’nın tarihi Eski Kentinde savaşıyor.
BM, Rakka’da 50- 100 bin kişinin çatışmaların arasında kaldığını ve kurtarma operasyonu sırasında “büyük sivil kayıplar” yaşandığına dikkat çekti. Tanıklar, şehirden kaçmak isteyenlerin kaçakçılara büyük miktarda para ödediğini fakat militanlara yakalananların vurulduğunu duyurdu.
Trump Esad'a karşı ancak ihtiyatlı
Şimdi Washington ve müttefikleri için sorun ABD destekli savaşçıların Suriye’nin doğusunda bulunan Rakka ve çevresini IŞİD’den geri aldıkça, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ve onun başlıca uluslararası destekçileri olan Rusya ve İran yanlısı gruplarla karşı karşıya gelmesi.
Trump, Esad’a karşı; ancak Trump yönetimi Esad’ın iktidarda kalmasına itiraz etmek için ihtiyatlı davranıyor. Aynı şekilde, ABD ve Körfez müttefikleri de Tahran’ın Lübnan’daki Hizbullah militanlarına açılan kara koridoruyla savaştan çıkmasına izin vermek konusunda ihtiyatlı davranıyor.
Washington’un gelişmekte olan IŞİD sonrası stratejisi ise Rusya ile gerilimi azaltıyor. Bu strateji, Trump ile Putin’in Hamburg’daki G20 zirvesinde yaptıkları görüşmede Suriye’nin doğusundaki ateşkes ve “çatışmasızlık bölgeleri” için anlaşma sağlanmasını hızlandırmış olabilir. Görüşmeden sonra Trump, Twitter’a “Suriye ateşkesi düzenleniyor gibi. Birçok hayat kurtulabilir” yazmıştı.
Astana'da anlaşmaya varılamadı
Rusya, Türkiye ve İran, Suriye’de “çatışmasızlık bölgeleri” yaratmak için hazırlanan anlaşmayı sonuçlandırmak için Astana görüşmelerine katıldı. Fakat, görüşmelerde bir anlaşmaya varılamadı.
Körfez ülkeleri arasındaki diplomatik kriz ise koalisyon elçileri arasındaki görüşmeleri etkiliyor. Suudi Arabistan, Bahreyn, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri, Katar’ı İran’la yakınlaşmak ve terörizme yardım etmekle suçlayarak yaptırım uygulamaya başladı. Fakat, Katar iddiaları reddediyor.
IŞİD karşıtı savaş geri plana itilebilir
Georgetown Üniversitesi’nden Sosyal Bilimci Ross Harrison, Foreign Policy dergisindeki yazısında, IŞİD karşıtı savaşın İran ve Suudi Arabistan arasındaki geleneksel düşmanlık nedeniyle geri plana itilebileceği konusunda uyardı.
Harrison MEE’ye verdiği demeçte “Musul ve Rakka’nın kurtuluşundan sonra IŞİD’in yeniden birleşmesi ve diğer benzer fikirli grupların bu alanları doldurmasını önlemek için harcanan somut çabaya bakılırsa, bu, bölge ve Suudiler için iyi bir haber değil. IŞİD ve diğer cihatçı gruplar, Arap düzenine karşı ayaklandılar. Onların sürekliliği İran ve Türkiye’den daha çok Arap bölgesine zarar vermektedir” İfadelerini kullandı.
Çeviri: Elif Özmen Belek