Krizle birlikte ABD'de hızla artan fakirlik oranı aşevlerinin ve yardım kuruluşlarının ihtiyaç sahiplerine yetmemesine neden oluyor. Evlerine haciz gelen çok sayıda insan ise çadır kentlerde yaşam mücadelesi veriyor.
Küresel krizin doğum yeri ABD yeni bir sorunla boğuşuyor; fakirlik. Yaklaşık 50 milyon ABD'linin sağlık sigortası yok. Üstelik bu rakam her geçen gün artıyor. Hisse senedi fiyatlarının dibe vurduğu, banka ve şirket gelirlerinin yerlerde süründüğü ülkede 32 milyondan fazla insan gıda kuponu ile yaşamını sürdürmeye çalışırken 15 milyona yakın kişi de işsiz. Evsiz nüfusundaki artış, kredi borçlarının ödenmemesi nedeniyle bankalar tarfından el koyulan evlerin sayısına paralel olarak artıyor. Mart 2009'da el konulan evlerin sayısı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 45 daha fazlaydı.
Fakirliğin bu kadar derinleşmesi ülkede sosyal huzursuzluğu da körüklüyor. Seattle'dan California'ya kadar çok sayıda eyalette evsizler, bir zamanlar sadece uyuşturucu satıcılarının barındığı çadır kentlerin hızla büyümesine neden olurken aşevleri de gelen misafirlere yetişmekte zorlanıyor. Sadece New York City'de aşevlerine gelenlerin sayısı dört katına çıkarken bütçeler ise hızla kısılıyor.
Kriz bağışları da vurdu
Yerel yönetime göre 2007'de 1.3 milyon kişiye ücretsiz yemek verilirken 2008'in Ekim-Kasım ayları arasında fakirlik sınırının altında yaşayan New York'lu sayısı bir anda 3 milyona çıktı. Krizin bir başka etkisi de kilise, aşevleri, çeşitli sosyal kurumlar gibi yardım kuruluşlarına yapılan bağışların hızla gerilemesi şeklinde ortaya çıkıyor. Yardımlarla ayakta kalan bu kurumlar kendilerine başvuran ihtiyaç sahiplerine yeterince yanıt veremiyor.
Der Spiegel'de perşembe günü yayınlanan bir makalede görüşlerine yer verilen Bowery Mission adlı bir yardım kurumunun yöneticisi James Macklin, sadece kendi kurumlarına yapılan bağışların bir yılda yüzde 13 gerilediğini belirtti.
6 milyon yeni işsiz
Uzmanlar, ABD'de yaşanan ekonomik krizin 1929 Büyük Buhran döneminden bu yana görülmemiş bir toplumsal krize neden olduğunu vurguluyor. Üstelik bu kriz sadece düşük profilli kentlerde değil Los Angeles gibi büyük ve zengin kentlerde de etkilerini gösteriyor.
Der Spiegel'e göre Los Angeles'in zengin banliyölerinden Venice Beach'te yol kenarlarında çadırlar, karavanlar sıralanmış durumda. Politikacıların, lobicilerin ve avukatların yoğun olarak yaşadıkları Washington D.C.'nin saygın bölgelerinden Georgetown'da gece arabasını kilitlemeyi unutanlar sabah arka koltukta uyuyan son derece şık giyimli, ancak evine el konulmuş kadınlarla karşılaşabiliyor.
ABD'de işsizliğin hızla artması orta sınıfı alışkanlıklarını değiştirmeye zorluyor. Perşembe günü açıklanan haftalık işsizlik başvuruları 640 bine ulaştı. Önceki hafta bu rakam 613 bindi. Mart ayında işsizler kervanına 690 bin, şubatta 850 bin ve ocak ayında da 510 bin kişi katılmıştı.
Krizin başlangıcı kabul edilen 2007 yılı yazından bugüne kadarki süreçte ABD'deki işsizler nüfusuna 6 milyon yeni kişi katıldı. Son yıllarda ülkede hakim olan tüketim çılgınlığı, işsizlik de beraberinde gelince, bankalardaki birikimlerin kısa süre içinde tükenmesine neden oldu. Der Spiegel'deki makalede, orta sınıfın yatırım hesaplarının yüzde 40 eridiği, işsizliğin fakirliğe giden süreçte önemli bir unsur olduğu vurgulanıyor.
First Lady destek turunda
Son günlerde ABD'li politikacılar sık sık evsizlerin kaldıkları barınakları ziyaret ederek hükümetin yetersiz kaldığı yardımların yerini doldurmaya çalışıyor. Aynı tavır, 2001 yılında, teknoloji balonunun patlamasıyla bir anda rüya vadi olmaktan çıkarak "ölü vadi"ye dönen Silikon Vadisi'ndeki iflas eden şirketler karşısında da sergilenmiş, politikacılar sık sık bu şirketleri ziyaret etmişti.
Mart ayının başında ABD Başkanı Barack Obama'nın eşi First Lady Michelle Obama, Washington'da evsizlere ve muhtaçlara yemek dağıtan "Miriams Kitchen" adlı hayır kurumuna gerçekleştirdiği sürpriz ziyaretle Başkan Obama'nın göreve gelmeden önce üzerinde hassasiyetle durduğu evsizlere yardım konusuna destek olarak algılanmıştı.
Ancak Obama'nın, gelecek için öngördüğü sürdürülebilir ekonomik büyüme ile doğacak iyi işler ve artan gelirler hayali çoğu insan tarafından içi boş olarak nitelendiriliyor. Çünkü halihazırda atılan herhangi bir adım olmadığı düşünülüyor. Artık hayır kurumları ve aşevleri, gelen talepleri karşılayamaz durumda. Hatta evsizlerin barınabilmesi için yapılan ek barınma birimleri de yetersiz kalıyor.
Krizde ayakta kalmaya çalışan çok sayıda kurumsal şirket, sosyal refah projelerine verdikleri desteği çekmek zorunda kaldı. Kitlesel fakirliğin hızlal yayıldığı ülkede hükümet evsizlere yardım için ek fon çıkarırken yerel yönetimler sosyal konulara ayırdıkları bütçelerinde kesintiye gitmek zorunda kalıyor. Çünkü California gibi ülkenin en zengin eyaleti bile iflasın eşiğine geldi.
Suç oranında patlama
ABD'de sosyal patlama hızla yaklaşırken ve fakirlik de zirveye koşarken uzmanlar suç oranlarındaki artışa dikkat çekiyor. Geçtiğimiz günlerde Washington Post'a konuşan Kriminolog James Alan Fox, uzun süredir krizle ilintili suçlarda patlama yaşanacağına dikkat çekmeye çalışıyordu.
Fox, gazeteye yaptığı değerlendirmede, "Amerikan rüyası pek çok insan için kâbusa döndü. Fırsatlar ülkesi tanımlaması ise sadece acımasız bir şaka" yorumunu yaptı.
Son istatistiki verilere göre nisan ayı şimdiden ABD tarihinin en kanlı aylarından biri olarak tarihe geçti. Paskalya'dan bir hafta önce 22 yaşındaki bir genç 3 polisi öldürdü. Aynı gün, 34 yaşında bir adam önce 5 çocuğunu, ardından da kendisini vurdu. Bundan bir gün önce bir adam göçmen merkezinde 13 kişiyi öldürdükten sonra intihar etti. Nisan ayında bir başka adam karısını, kız kardeşini, 11 yaşındaki yeğenini, 16 yaşındaki kızını ve son olarak da kendisini öldürdü.
Washington Post'un görüşlerine başvurduğu Northeastern University öğretim üyesi Kriminoloji Profesörü Jack Levin, "Bu kadar kısa bir süre içinde gerçekleşen, bu kadar çok insanın dahil olduğu bu kadar çok sayıda cinayeti hiç görmemiştim" dedi. 2008 yılının son aylarında yaşlı bir kadın, ev kredisini ödeyemediği için intihara teşebbüs etmiş ancak son anda kurtarılmıştı.
Uzmanlar, bu şiddet ortamından en kötü etkilenenlerin çocuklar olduğunun altını çiziyor. Ülkede fakirlik kötü eğitimi de beraberinde getiriyor.