Afrin operasyonuna dair gelişmleri değerlendiren Habertürk yazarı Serdar Turgut, "Washington algı operasyonuyla Türkiye’nin “DEAŞ’a karşı savaşın zayıflatılmasına, hatta ileride DEAŞ’ın bölgede yeniden canlanmasına yol açacağı” algısını yayacak" dedi. 'Yönetimin üzerinde çalıştığı Türkiye’ye karşı algı operasyonunun bir başka ayağı daha olduğunu söyleyen' Turgut, "İstihbarat kaynaklarına ve sahadaki YPG militanlarına bu konuda talimatın çoktan verildiği belirtildi. Bu istihbarat/algı operasyonu, Afrin’de çok sayıda sivilin öldüğü yalanına dayandırılacak. Ayrıca özellikle kadınların ve çocukların öldüğü yalanı da medya aracılığıyla yayılacak" ifadesini kullandı.
Turgut'un "ABD’nin tepki hazırlığı" başlığıyla yayımlanan (23 Ocak 2018 yazısı şöyle:
Amerikan yönetimi, Türkiye’nin Münbiç harekâtına tepkisini en erken Türkiye saatiyle bugün sabaha karşı verebilecek. Şu anda burada federal hükümet, bütçe sorunları nedeniyle resmen kilitlenmiş durumda.
Birimler Türkiye’ye yönelik tepkilerini pazartesi günü koordine etmeye çalışacaklar. “Hızlı hareket edilirse aynı gün akşamüstü yönetimin neler yapmayı düşündüğü ortaya çıkar” diyor buradaki kaynaklar.
Kaynaklara, “Amerika’nın tepkisi nasıl olur?” diye sorduğumda özetle şu konulara vurgu yaptılar:
1- Komutanlar daha önce açıkladılar, Fırat’ın batısında Amerikan askeri varlığı bulunmuyor. Bu yüzden askeri bir tepki zaten hiç gündeme gelmedi.
2- Yönetim Suriye’deki Amerikan ordusu biçiminde algıladığı YPG unsurlarına karşı harekâta tamamen sessiz kalamaz. YPG şimdiden Afrin’deki gelişmeler nedeniyle Rusları suçlamaya başladı bile. Bu Washington’un arzu ettiği bir gelişmeydi; çünkü Suriye’nin siyasi geleceğinin konuşulmaya başlandığı bir ortamda bölgedeki Kürtler üzerindeki kontrolün ABD’nin elinde olması Washington’un Moskova’ya karşı bir zaferi olarak algılanıyor yönetimde.
Algı operasyonu
3- YPG’nin Moskova’daki bürosundan, Washington’daki bürosuna haber geliyor, onlar da yönetime bilgileri iletiyorlar. Moskova’dan gelen bilgiye göre, YPG Rusya’ya Afrin yüzünden tepkili olmaya başlamışken Amerika Türkiye’ye bir şekilde tepki gösterip etki gücünü artırmaya çalışacak.
Bunu da diplomasi ağırlıklı bir “algı operasyonu” yla yapma kararı aldılar.
4- Yönetimin üzerinde çalıştığı “Türkiye aleyhine algı operasyonu”nun şu unsurlardan oluştuğu söyleniyor:
A- Washington bu operasyonuyla Türkiye’nin “DEAŞ’a karşı savaşın zayıflatılmasına, hatta ileride DEAŞ’ın bölgede yeniden canlanmasına yol açacağı” algısını yayacak. Bunu bana anlatan kaynaklar, algı operasyonunun bu bölümünün zayıf bir temele dayandığını vurguladılar. Şöyle ki: Yönetim DEAŞ’a karşı askeri zaferin kazanıldığını çoktan ilan etti, hatta “DEAŞ’a karşı zafer kazanıldıysa neden oradan çekilmiyoruz?”sorgulaması bile Senato’da yapılmaya başlandı. Yönetim, Suriye’nin kuzeyinde bulunma nedenleri olarak artık İran tehdidini ileri sürmeye bile başladı. Bu ortamda yönetimin Türkiye’yi DEAŞ’a karşı mücadeleyi zayıflatmakla suçlayabilmesi kolay görünmüyor.
B- Ancak yönetimin üzerinde çalıştığı Türkiye’ye karşı algı operasyonunun bir başka ayağı daha var. İstihbarat kaynaklarına ve sahadaki YPG militanlarına bu konuda talimatın çoktan verildiği belirtildi. Bu istihbarat/algı operasyonu, Afrin’de çok sayıda sivilin öldüğü yalanına dayandırılacak. Ayrıca özellikle kadınların ve çocukların öldüğü yalanı da medya aracılığıyla yayılacak.
Bunu bana anlatan kaynaklar, sahada özellikle YPG’nin kadın birliği olan YPJ’nin öne sürülmesinin ve sivil halkın YPG tarafından kalkan olarak kullanılmasının teşvik edildiğini vurguluyor. Ayrıca Washington’daki YPG çevrelerinin nasıl düşündüğünü bilen bir uzman, “Bu nedenle sahadaki militanlara kırsal alandan şehirlere çekilin talimatı gönderildi” diyor. YPG, şehirdeki çatışmalarda sivil zayiatın daha fazla olacağı beklentisine göre yapıyor bu acımasız hesabını.
Anlayacağınız iki gündür Amerika’dan fazla ses çıkmadığına bakmayalım. Burada anlattığım gibi bir şeyler planlanıyor, sadece yerel koşullar nedeniyle bunu oluşturmakta geciktiler.
Ayrıca ABD’nin, “sivillere zarar verildi yalanı”nı başta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi olmak üzere çeşitli global forumlara diplomatik kanallardan taşıyabileceği de söyleniyor.