Gülen cemaati medyasını operasyonel habercilik yapmakla suçlayan eski AA Genel Müdürü, Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk, “Cemaat'in AA’yı hedef alan asıl operasyonları, 30 Mart 2014 Yerel Seçim öncesi yaşandı. AA’nın ilk defa Cihan’a alternatif olarak sandık sonuçlarını vereceğini açıklaması, o cephede büyük rahatsızlık yarattı. Seçimlere bir hafta kala Taraf Gazetesi sürmanşetten AA’nın seçim sonuçlarını manipüle edeceği haberi yaptı. Neredeyse bir hafta boyunca bu tür yalan haberleri sürmanşetten verdi. Bu haberler her zamanki gibi yine Zaman ve diğer Cemaat gazetelerinde alıntılandı, sonra milletvekillerinde soru önergesi oldu, tekrar haber oldu bu döngü böyle devam etti” dedi.
Öztürk yazısında, “Seçim gecesi ise başka bir kabus yaşadık. RedHack isimli (güya komünist) siber korsan, seçim gecesi dünyadaki tüm hacker gruplarına AA’ya saldırması için çağrıda bulundu. AA yerel seçim gecesi hayatında görmediği bir siber saldırı ile karşı karşıya kaldı. Önceden aldığımız önlemler yüzünden sistemimiz çökmedi ama iki saat yavaşlatıldı. Aynı gece CHP ve MHP genel başkan yardımcıları ve başkan adayları o gece, Cihan Haber Ajansı sonuçlarının farklı olduğu gerekçesiyle, tam dört basın toplantısı düzenleyip, AA’nın seçim sonuçlarını manipüle ettiğini iddia etti. Bu iddialar büyük yankı buldu. Hatta sosyal medyada ajansa fiziki saldırı yapılması çağrıları yapıldı ve AA’nın tüm santralleri gelen telefonlarla kilitlendi. Ancak AA, yerel seçim sonuçlarını o gece başarıyla verdi. O gece AA sonuçları alternatif olarak vermeseydi bir iç savaşın bile çıkartılabileceğini gördüm” ifadelerine yer verdi.
Öztürk “Seçimden günler sonra, RedHack isimli korsanın izi tespit edildi ve iz Cemaat'in istihbaratçı polislerinin kullandığı bilgisayarlara kadar uzandı, ancak kimse yakalanamadı” diye konuştu.
Kemal Öztürk’ün Yeni Şafak gazetesinin bugünkü (8 Ocak 2015) nüshasında yayımlanan, “Cemaat'in benzersiz gazetecilik faaliyeti” başlıklı haberi şöyle:
‘Cemaat'in benzersiz gazetecilik faaliyeti’
Dün Cemaat'in “örnek gazetecilik” faaliyeti hakkındaki yazıma devam ediyorum. Cemaat Arapça yayınlarımız ve Haber Akademisi nedeniyle 2012 yılından itibaren sistematik olarak Anadolu Ajansı (AA) aleyhine çalışmalar yaptı. 2013 yılında ise Ekrem Dumanlı’nın işaret fişeği niteliğindeki yazısıyla Cemaat'in ilişkide olduğu tüm medyada aleyhte haberler zirveye çıktı.
Neredeyse hep aynı şeyleri tekrar tekrar yazdılar ama asıl kaynak Sayıştay uzmanları tarafından hazırlanan taslak metindeki bilgilerdi. Bunlar kaynağı açıklanmadan, önce Taraf Gazetesi’nde sonra Zaman ve diğer Cemaat gazetelerinde haber oluyordu. Haberlerdeki tüm yanlış bilgiler defalarca tekzip edildi, ancak hiçbir tekzip yayınlanmadı.
Muhalefet milletvekilleri kampanyaya katılıyor
Bu haberler, TBMM’de CHP ve MHP milletvekilleri tarafından soru önergelerine dönüştürülerek hükümete gönderildi. Bu kez soru önergeleri, ‘AA’daki tartışmalara Meclis el koydu’ denilerek Cemaat medyasında haberleştirildi. Sorulara verilen cevaplar da ayrıca haber yapıldı. Sayıları neredeyse 50’yi bulan bu soru önergeleri hep Cemaat'le yakın ilişkisi olan milletvekilleri tarafından verildi.
Bu arada Başbakanlığa, AA’nın vergi ödemeleri konusunda sorunları olduğuna dair isimi bilinmeyen kişiler tarafından şikayet mektupları gitti. Başbakanlık Teftiş Kurulu bu tuhaf ve tutarsız şikayetler için işlem yapmaya gerek görmedi. Hal böyleyken kimsenin bilmediği bu konu Cemaat medyasında ve Hürriyet Gazetesi’nde, ‘AA’ya Teftiş Kurulu soruşturma açtı’ diye haberler çıktı. Bu haberler yine soru önergesine dönüştü, yine haberleştirildi.
Tüm bu haberlerin aynı zamanda İngilizce'ye çevrilip Today’s Zaman’da, medya sitelerinde, Twitter ve diğer paylaşım sitelerinde de yaygınlaştırıldığını unutmayın.
Terör örgütü üyesi yapılıyoruz
17 Aralık darbe girişimi patlak verince bu kez ikinci bir şok yaşadık. AA telefon santrallerinin, ben dahil bir çok yöneticinin telefonlarının usulsüzce dinlendiğini öğrendik. Savcılığa giderek şikayetçi olduk. Savcı bize hakkımızdaki dinleme kararlarını gösterdi, beni ve arkadaşlarımı hayali bir terör örgütü üyesi yapmışlardı. Dikkatimi bir şey çekti, usulsüz dinleme kararının alındığı tarih benim Başbakan Basın Danışmanı olduğum ya da AA’da göreve başladığım 2011 yılı değil, yine 2012 yılıydı. Yani Arapça yayınlarımızın tüm Ortadoğu’da etkili olmaya başladığı tarih. Bu hayali örgüt suçlamalarıyla ilgili savcılık bilgileri yine sızdırıldı ve Cemaat'e medyasında, sosyal paylaşım sitelerinde yayınladı. Ancak savcılıkta büyük bir felaketin eşiğinden döndüğümüzü anladım. Ailem ve yakınlarımla yaptığım özel görüşmeleri bile kaydedecek kadar gözleri dönmüş insanlar olduğunu gördüm.
Ortadoğu’da aleyhte toplantılar
Cemaat, 17 Aralık’tan sonra Tunus, Fas, Ürdün, Kuveyt, Dubai, Mısır başta olmak üzere bir çok Arap ülkesinde toplantılar düzenleyerek Zaman, Cihan ve Bugün’den gazetecileri konuşturdu. Tüm konuşmacılar hükümeti ve Türkiye’yi kötülerken, AA’yı da karalamayı unutmadılar. Üstüne bir de ilişkide oldukları bazı medya organlarında aleyhte haber yaptırdılar. Bu kez AA olarak biz de bu ülkelerde toplantılar yapıp, hem kurumu tanıttık hem de Türkiye hakkındaki asılsız iddiaları yalanladık. Cemaat gazetecilerinin bu aleyhte toplantıları Afrika ve Asya ülkelerinde de tekrarlandı.
Asıl saldırı yerel seçimlerde oldu
Cemaat'in AA’yı hedef alan asıl operasyonları, 30 Mart 2014 Yerel Seçim öncesi yaşandı. AA’nın ilk defa Cihan’a alternatif olarak sandık sonuçlarını vereceğini açıklaması, o cephede büyük rahatsızlık yarattı. Seçimlere bir hafta kala Taraf Gazetesi sürmanşetten AA’nın seçim sonuçlarını manipüle edeceği haberi yaptı. Neredeyse bir hafta boyunca bu tür yalan haberleri sürmanşetten verdi. Bu haberler her zamanki gibi yine Zaman ve diğer Cemaat gazetelerinde alıntılandı, sonra milletvekillerinde soru önergesi oldu, tekrar haber oldu bu döngü böyle devam etti.
Siber korsanlar saldırıyor
Seçim gecesi ise başka bir kabus yaşadık. RedHack isimli (güya komünist) siber korsan, seçim gecesi dünyadaki tüm hacker gruplarına AA’ya saldırması için çağrıda bulundu. AA yerel seçim gecesi hayatında görmediği bir siber saldırı ile karşı karşıya kaldı. Önceden aldığımız önlemler yüzünden sistemimiz çökmedi ama iki saat yavaşlatıldı.
Aynı gece CHP ve MHP genel başkan yardımcıları ve başkan adayları o gece, Cihan Haber Ajansı sonuçlarının farklı olduğu gerekçesiyle, tam dört basın toplantısı düzenleyip, AA’nın seçim sonuçlarını manipüle ettiğini iddia etti. Bu iddialar büyük yankı buldu. Hatta sosyal medyada ajansa fiziki saldırı yapılması çağrıları yapıldı ve AA’nın tüm santralleri gelen telefonlarla kilitlendi.
Ancak AA, yerel seçim sonuçlarını o gece başarıyla verdi. O gece AA sonuçları alternatif olarak vermeseydi bir iç savaşın bile çıkartılabileceğini gördüm.
Seçimden günler sonra, RedHack isimli korsanın izi tespit edildi ve iz Cemaat'in istihbaratçı polislerinin kullandığı bilgisayarlara kadar uzandı, ancak kimse yakalanamadı.
Şimdi o kalemi yavaşça cebine koy
Taraf ve Zaman gazetelerinin yalan haberleri mahkeme tarafından tespit edildi ve tekzip yayınlamak zorunda kaldılar. Ancak hiçbir zaman AA aleyhine haber yapmaktan vazgeçmediler.
Şimdi meydanlarda, uluslararası basında gazetecilik yaptıkları için baskı gördüklerini söyleyen Cemaat medyasına ilgi gösteren yabancı basın bakalım bu yazdıklarıma ilgi gösterecek mi? Tabii ki göstermeyecek.
Şimdi Ekrem Dumanlı’ya diyorum ki (Yıldıray Oğur’un harika cümlesinden esinlenerek), elindeki o Montblanc kalemi yavaşça cebine koy ve sakın bir daha gazetecilik yaptığını kimseye söyleme.