Hülya Karabağlı
ANKARA
Devrimci 78’liler Federasyonu, 1996 ve 2000’li yıllarda ‘açlık grevi ‘ve ‘ölüm orucu’ sırasında ve sonrasında yanlış müdahaleler yüzünden, hayatlarının bir bölümünü unutan, günlük hayatta zorluklar çeken, ceplerinde not defterleriyle dolaşan Korsakoff hastası eski mahkumlar devlete, “ Serumla yapılacak bir müdahale açıkça cinayettir. Böyle bir müdahalede bulunmayın” çağrısında bulundu. Açlık grevinin 50. Gününde kimsenin sıcak bir şey içemeyeceğine dikkat çeken eski tutuklulara göre, “Eğer, canları acıtan, yakan bir şey olmasa hiç kimse açlık grevine başlamaz ve sürdürmez. Buçok ağır bir süreç. Cezaevlerinde her an ölüm yaşanabilir”.Ankara Şube’de bir gurup gazeteciyle yapılan basın toplantısı, sürecin ne kadar zorlu olduğunu bir kez daha gösterdi. Günlük yaşamlarını normale çevirmek için kimi 1996 kimi de 2000’den beri aile, yakınları ve arkadaşlarının desteğiyle hastalıklarıyla mücadele verenBarbaros Yılmaz, Ergün Bütüner, Fatima Akalın, aynı yoldan geçen arkadaşları için endişelerini aktardı. Bütüner, ‘ Serumla müdahale edilmeden önce daha iyiydim. Şekerli serumla yapıldığı söylenen müdahale yüzünden bu hastalığa yakalandığını düşünüyorum” dedi. Barbaros Yılmaz da, “ Serumla müdahale açık bir kosokofftur. Bunun cinayetten hiçbir fakı yok” dedi. Fatima Akalın, serumu reddetse de hastalığa yakalanmaktan kendini kurtaramamış.
Açlık grevindekiler günde 4-5 litre su
Son 12 yılını açlık grevi ve ölüm orucundan sonra sakat kalmamaları Korsokoff gibi ağır hastalıklarla yaşamamaları için çalışmalar yapan insan hakları savunucusu Cengiz Mendillioğlu, “Açlık Grevi Sırasında dikkat Edilmesi Gerekenler”, “ Açlık Grevine Son Verilmesi Halinde” yapılacakların yol haritasını çizdi. Buna göre,
'Mutlaka 20 bardak su'
-Günlük sıvı alımı özenle takip edilmeli. 4-5 litre su (20 bardak civarında) tüketim sağlanmalı. Sıvı alımında zorluklar, bulantı çıkması durumunda suyun tadını değiştirerek içme sağlanabilmeli. Suyun temizliğine dikkat edilmeli.
-Günlük 5-6 bardak şekerli su karışımı alınabilir.
-Bir çay kaşığını aşan dozda tuz alınmamalı.
-Nabız sayımı yapılmalı. Vücut ısısı normal mi değil mi bakılmalı?
-İlerleyen günde kan dolaşımının ve hareketin azalmasından dolayı üşeme hali olacağı için başta ayaklar olmak üzere sıcak tutmaya özen gösterilmeli.
- Ses ve ışıktan rahatsızlık ortaya çıktığında gözler bezle korunabilir. Kulak için tıkaç istenebilir.
-Havaların soğuması ve kilo kaybı, bağışıklık sisteminin çökmesi nedeniyle, banyo yerine vücut belli aralıklarla silinmeli. Üşütmemeye dikkat edilmeli.
-Günlük hayattan asla kopmamalı. Gazete, dergi, mektup ve cezaevi içinde olan olaylar bir şekilde izlenmeli.
-Uyku düzeni bozulacağından, sessizlik ve iç düzen ona göre ayarlanmalı.
-İleri günlerde grevcinin gerek yorgunluğu, gerek bilincinde çıkabilecek bulanıklıklar gerginliklere neden olabilir.
-İlaç alımı mide kanaması, zehirlenme gibi durumlar ortaya çıkarabilir.
WERNICKE-Korsakoff hastalığının orijinal tanımlanması, 1881 yılında Carl Wernicke tarafından, üç hasta üzerindeki klinik-patolojik gözlemlere dayanılarak yapıldı. Sendrom 30-70 yaş arası tüm insanlarda görülmekle birlikte özellikle 50 yaşından sonra görülme sıklığı artıyor. Uzun süre alkol kullanımı, açlık ve yetersiz beslenme, esansiyel besin maddeleri ve vitaminlerin eksikliği hastalığa yol açan etkenlerdendir. Bu hastalıkta, denge bozukluğu, yürümeye ve hatta ayakta durmaya engel olacak düzeyde olabiliyor. Ayrıca göz bozuklukları, kaslarda istemsiz kasılmalar, hafıza kaybı, öğrenme ve belleğe kayıt bozukluğu, el ve ayaklarda uyuşma ve yanmalar, yanan ayak sendromu gibi yakınmalar ortaya çıkıyor. İleri derecelerde beyinde hücre ölümüne bağlı olarak kalıcı hafıza kaybı ve kayıt bozukluğuna yol açıyor. Unutkanlık, yürüme bozukluğu, kendi başına hareket edememe ve hatırlayamama en büyük göstergeleri. Hastalığın bugüne kadar tedavisi bulunamadı.