Yedi aylık tutukluluk sürecinin ardından geçen hafta tahliye edilen HDP Kars Milletvekili Ayhan Bilgen, “Türkiye’nin içerisinden geçtiği dönemin bir yansıması ve parçası olarak siyasetçilerin tutuklanması, gazetecilerin, insan hakları savunucularının ve yurttaşların yaşadıklarının bir parçasıdır” dedi.
HDP Kars Milletvekili Ayhan Bilgen, Kobane olayları öncesinde HDP MYK'sinin yaptığı sokağa çıkma çağrısına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında yaşadığı yedi aylık tutukluluk sürecini anlattı.
BirGün'den Hüseyin Şimşek'e konuşan Bilgen, “Türkiye’nin içerisinden geçtiği dönemin bir yansıması ve parçası olarak siyasetçilerin tutuklanması, gazetecilerin, insan hakları savunucularının ve yurttaşların yaşadıklarının bir parçasıdır” ifadesini kullandı.
Bilgen, siyasetin asıl görevinin toplumun özgürlüğünü, emeğini, barışını savunmak olması gerekirken, siyasetçiyi kendisini savunmak zorunda bırakmanın aslında toplumsal iradeyi baskı altına almak olduğunu söyledi.
Artık siyasetçiler hakkında verilen kararların hukuki tartışmasını yapmanın anlamsızlaştığını dile getiren Bilgen, “Son derece net bir siyasal durumla karşı karşıyayız. Kişisel durumlarımızdan daha önemlisi, Türkiye’nin daha fazla bu koşullarda yaşamasını engelleyecek kalıcı kazanımları hayata geçirmektir” diye konuştu.
“Umut içerecek bir alternatif”
Özellikle toplumsal muhalefetin ortak hareket etmesi ve demokratikleşmeye dair umut içerecek bir alternatif inşa etmesi gerektiğini dile getiren Bilgen, “İnşa edilecek bu alternatif, halen cezaevinde bulunan ve bu sürecin bedelini ödeyen herkes için de bir an önce özgürlüğe kavuşmanın en önemli güvencesi olacaktır” ifadelerini kullandı.
“Tahliyeye itiraz olmamalı”
Tahliye kararına yapılan itirazı da değerlendiren Bilgen, “Ceza Muhakemesi Kanunu’ndaki düzenleme çok açıktır. Tutukluluğa itiraz mümkün ama tahliyeye itirazın söz konusu olmaması gerekiyor. Nitekim IŞİD’liler ile ilgili davada bunu dikkate alan bir yaklaşım sergileniyor. Hukuk, öngörülebilirliktir. Bu kadar muğlak ve keyfi uygulama, yargı eliyle işletilmeye devam ettiği müddetçe hukuk devletinin asgari koşullarından bile söz etmek mümkün değildir” dedi.
“Pozisyonumun önemi yok”
Tutuklanmadan önce HDP sözcülüğü görevini yerine getirdiğini ancak tutuklanmasının ardından bu görevi Osman Baydemir’in aldığını hatırlatan Bilgen, bundan sonrasına ilişkin, “Hangi pozisyonda görev yapacağımın hiçbir önemi yok. Sonuçta cezaevindeyken de elimizden geldiğince bu mücadelenin çok kısıtlı ve zor koşullara rağmen kendi çapımızda yürütülmesine katkı sunmaya çalıştık. Şimdi de öyle olacak” diye konuştu.
“Mesaj bana ait değil”
Türkiye’de insanca ve onurlu bir şekilde yaşamanın çabası içerisinde olacaklarını dile getiren Bilgen, şunları söyledi:
“Birçok arkadaşımız, gazeteciler ve insan hakları savunucuları gibi benim dosyamda da tutuklu yargılanmayı gerektirecek hiçbir somut iddia yoktu. Meclis’teki fezlekemde örgüt üyeliği ile ilgili bir iddia da bulunmamasına rağmen sırf tutuklayabilmek için komik bir gerekçeyle savcının sonradan eklediği bir sosyal medya mesajı nedeniyle tutuklandım. Üstelik tutuklanmama gerekçe olan sosyal medya mesajı da bana ait değildi.”