Atina, 65 yıl sonra ilk kez Türkiye'den bir cumhurbaşkanını ağırlayacak. Celal Bayer'in 1952'de gerçekleştirdiği ziyaretin ardından bu kez Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Atina'da temaslarda bulunacak.
7-8 Aralık'ta gerçekleşecek ziyaret sırasında Erdoğan, Yunanistan Başbakanı Aleksis Tsipras'la bir araya gelecek. Mülteci krizi, ikili yatırımlar, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Yunanistan'a kaçan askerlerin iadesi, Ege'deki gerginlikler, Trakya'daki azınlıkların durumu ve Kıbrıs'ta barış için yürütülen müzakerelerin sonuçsuz kalması gibi iki ülke ilişkilerinde önemli yer tutan başlıklar masada olacak.
Gazeteci ve akademisyen Nikolaos Stelya, 65 yıl sonra gelen ziyaretin her iki başkent için "altın fırsat" taşıdığı görüşünde.
DW Türkçe'ye konuşan Stelya, "Yunanistan köşeye sıkışmış durumda. Kemer sıkma önlemleri, ekonomik kriz ve dış politikada yeni arayışlar var. Türkiye de dış politikada birçok alanda zor durumda kaldığı bir noktada. Yakınlaşması, yeni işbirliği sahaları tahsis etmesi iki ülkenin de çıkarına. Dış politika ve başka konular açısından köşeye sıkışmış iki ülke arasında altın fırsat diyebiliriz" sözleriyle ziyaretin önemini vurguluyor.
Yunanistan'ın önde gelen haber portalları arasında yer alan in.gr'nin haber müdürü Yannis Mandalidis ise ziyareti Türkiye'ye uzatılan bir yardım eli olarak yorumluyor. DW Türkçe'ye değerlendirmede bulunan Mandalidis, "Türkiye bir yalnızlık sürecine girdi ve bu yalnızlık sürecinde Atina'nın Ankara'ya gönderdiği mesaj 'Biz buradayız. Size elimizi uzatıyoruz'" değerlendirmesinde bulunuyor. Ancak Tsipras istese bile Türkiye'ye yönelik büyük açılımlar yapamayacağını ifade eden Yunan gazeteci, "Birincisi hükümet ortağı aşırı sağcı bir parti. Tsipras'ın partisi SYRIZA içinde de vatansever diyebileceğimiz bir kanat var. O açıdan Tsipras'ın hareket olanakları çok sınırlı" diyor.
"Mülteci anlaşmasının çökmesi Atina için felaket olur"
Peki, Atina Erdoğan'ın ziyaretinden neler bekliyor?
DW Türkçe'ye konuşan Stelya'ya göre Yunanistan için öncelikli konu mülteci meselesi. Ege'de son dönemde yaşanan mülteci hareketliliğinin Yunanistan'ı oldukça kaygılandırdığını dile getiren Stelya, "Türkiye ile Avrupa Birliği arasında bir anlaşma, ağır aksak olsa da hala yürürlükte. Atina'dan bakacak olursak, tek çıkar yol bir şekilde bu anlaşmanın canlı tutulması ve devamının getirilmesi. Bu anlaşmanın çökmesi Yunanistan açısından felaket olacaktır" diyor.
Yunan gazeteci Mandalidis de mülteci anlaşmasından vazgeçilmemesi konusunda Atina'nın baskı yapacağı görüşünde. Mandalidis, "Atina'nın bu konuda tepkisi, bunun sadece Türk-Yunan sorunu olmadığı aslında bu sorunun bir Avrupa Birliği sorunu olduğu şeklinde. Bu açıdan bakıldığında anlaşmaların uygulanması için Yunan tarafı Türk tarafına baskı yapacaktır. Yunanistan'ın daimi politikası her zaman bu olmuştur. Yunanistan bu konuyu her zaman Avrupa Birliği çerçevesinde ele almaktadır" diyor.
Türkiye ile Avrupa Birliği arasında mülteci krizinin çözümü için 18 Mart 2016'da varılan anlaşma, yasadışı yollardan Yunan adalarına giden sığınmacıların geri gönderilmesini sağlıyor. Mülteci anlaşması sonrası denetimin sıkılaştırıldığı Ege Denizi üzerinden Yunan adalarına kaçışlarda büyük ölçüde düşüş yaşanmıştı.
Darbeci askerlerin iadesi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın gündemindeki en önemli başlıklardan birini ise 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Yunanistan'a kaçan askerlerin iadesi oluşturuyor.
Yunanistan'da Yüksek Mahkeme, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ülkeye kaçan sekiz askerin Türkiye'ye iade edilmeyeceğine hükmetmişti. Türkiye, dört yüzbaşı, iki bin başı ve bir başçavuştan oluşan askerleri darbe girişiminde aktif rol almakla suçluyor.
DW Türkçe'ye konuşan iki gazeteci de Ankara'nın bu konudaki taleplerinin karşılıksız kalacağı görüşünde. Nikolaos Stelya, iadeler konusunda Yunan hükümetinin sözü yargıya bıraktığına dikkat çekerek "Yunanistan hükümetinin resmi söylemi‚ 'Bu artık yargıyı ilgilendiren bir konu, bizde yargı bağımsız ve yargının kararlarına saygı duymak durumundayız' şeklinde bir tez olarak karşımıza çıkmakta. Bu noktada sürprizler gündeme gelecek diye bir öngörüde bulunabilmek mümkün değil" diyor.
"Erdoğan AB perspektifiyle Atina'nın kapısını çalmayacak"
Peki Ankara'nın bu ziyaretten beklentileri neler? Avrupa Birliği ile ilişkilerin kopma noktasına geldiği bir dönemde gerçekleştirilen ziyarette Brüksel'le yaşanan gerginlikler konusunda verilecek mesajlar da merak ediliyor.
Stelya, "Benim bildiğim, Erdoğan'ın sadece Avrupa Birliği perspektifi ile Yunanistan'ın kapısını çalmayacağı. Özellikle ikili meseleleri ilgilendiren konulara odaklanacağı, Kıbrıs gibi Ege gibi konuların gündeme geleceği yönünde bir beklenti söz konusu olduğu, en azından Türk tarafından bakıldığında" diyor.
Yunanistan'ın Türkiye'nin AB perspektifini destekleyen ülkeler arasında yer almayı sürdürdüğünü belirten Stelya, ancak Türkiye'nin Avrupa Birliği ilişkilerinin normalleşme süreci içerisine girmesinin sadece Yunanistan'ın kontrolünde olmadığını da sözlerine ekliyor.
Türkiye'nin Batı açısından artık güvenilir bir muhatap olmadığını söyleyen Mandalidis ise "Türkiye hiçbir zaman Batı'dan bu kadar uzak durmamıştır. Bu çok eksenli bir bilinmeyendir Türkiye açısından, bölgesel açıdan ve uluslararası ilişkiler açısından" değerlendirmesini yapıyor.
Kıbrıs konusunda garantör ülkeler devreye girer mi?
Erdoğan ve Tsipras'ın, Kıbrıs'taki çözümsüzlüğü de gündeme taşıyabileceği belirtiliyor. Kıbrıs'ta Birleşmiş Milletler'in arabuluculuğunda iki yıl boyunca yürütülen müzakereler, garantörlük sistemi gibi başlıklardaki anlaşmazlıklar nedeniyle 7 Temmuz'da başarısızlıkla sonuçlanmıştı.
"İki garantör ülkenin tekrar kafa yorması gereken bir süreç söz konusu" diyen Stelya, bu konudaki beklentileri şu sözlerler dile getiriyor: "Kıbrıs meselesinde acaba Türkiye bir açılım yapar mı? Dış politikada birçok noktada sıkıntılar içerisinde olan Ankara, acaba Kıbrıs sorununu birşekilde hallederek yoluna devam etmek ister mi? şeklinde bir soru işareti var şu an itibariyle Atina'daki diplomatların kafasında".
Mandalidis ise 18 Şubat 2018'de Kıbrıs Rum tarafından yapılacak başkanlık seçimlerine dikkat çekiyor. Seçim gündeminin yeni bir sürecin başlamasını imkansız kıldığını vurguluyor.
Mandalidis, "Şu an Kıbrıs sorununda herhangi bir insiyatif ya da hareket beklenmemektedir. çünkü Güney Kıbrıs'ta seçimlerin bitmesi beklenmektedir" diyor.
Gündemde ekonomi de olacak
Ekonomik krizle boğuşan Yunanistan açısından ziyaretin bir önemi de ekonomik alanda yapılacak işbirliğinde yatıyor.
Yunanistan-Türkiye arasında son dönemde üç büyük proje öne çıkıyor. İzmir'den Selanik'e feribot seferlerinin başlatılması, İstanbul-Selanik arasında hızlı tren seferlerinin yapılması, Türkiye'nin İpsala ve Yunanistan'ın Kipi sınır kapılarını birbirine bağlayacak üçüncü köprünün inşaası bu projeleri oluşturuyor.
DW Türkçe'ye konuşan Stelya, ekonomik krizden çıkış arayan Yunanistan açısından Türkiye ile ekonomik ilişkilerin temasların gündeminde yerini koruyacağını vurguluyor.
Yunanistan ve Türkiye arasındaki ticaret hacminin 10 milyar dolar civarında olduğunu vurgulayan Mandalidis ise "Bu genişletilebilir. İkili sorunlara rağmen ticarette işbirliği devam etmektedir" değerlendirmesini yapıyor.
Özge Artunç
© Deutsche Welle Türkçe