Gündem

65+ Yaşlı Hakları Derneği TBMM'ye önerilerini sundu: Yaşlılara karşı suçlarda cezalar artırılsın, 'ayrımcılık tazminatı'nda üst sınır kaldırılsın, yaşlılara 'toptancı vesayet'e son verilsin

30 Haziran 2022 10:39

65+ Yaşlı Hakları Derneği, ilk toplantısını yapan TBMM Yaşlıların Sorunlarını Araştırma Komisyonu’nda, Türkiye’de yaşlılarla ilgili yasal düzenlemeler, ve yaşlılara yönelik hizmetler konusunda tespitlerini, görüş ve önerilerini anlattı. Dernek, yaşlılara karşı cezaların artırılması, 'ayrımcılık tazminatı'nda üst sınırın kaldırılsını, yaşlılara 'toptancı vesayet'e son verilmesini talep etti.

TBMM’de yeni kurulan Yaşlıların Sorunlarını Araştırma Komisyonu’na başkanlık eden AKP İstanbul Milletvekili Erol Kaya, toplantıyı açış konuşmasında, hem dünyanın, hem de Türkiye’nin hızla yaşlanmakta olduğunu belirterek, “8 milyon 65 yaşını aşmış insanımız vardır. 65 yaş üstü 1,5 milyon kişi ise tek başına yaşamaktadır,” dedi.

Yaşlıların toplumsal hayata katılımı, yaşlı hakları ile ilgili yasalar, yaşlılık ekonomisine yönelik çalışmalar, yaşlı dostu kentler gibi konuların önem arz ettiğini belirten Kaya, "TBMM'de ilk defa yaşlıların sorunları hakkında kapsamlı bir araştırma imkanı doğmuştur. Ülkemiz tecrübeleri ve dünya örneklerini inceleyip bir yol haritası çıkaracağız." diye konuştu. 

65+ Yaşlı Hakları Derneği toplantıya Dernek başkanı Prof. Dr. Rümeyza Kazancıoğlu ve Yönetim Kurulu üyeleri Doç.Dr. Murat Şentürk ve Y.Mimar Dr. Esra Akan’la katıldı. Dernek adına görüş bildiren Prof. Kazancıoğlu, kadın, çocuk ve engelli gibi kırılgan gruplara ilişkin uluslararası sözleşmeler bulunmasına  rağmen yaşlı haklarına ilişkin bir sözleşmenin henüz olmadığına dikkat çekti ve Dernek olarak, “yaşlı haklarına ilişkin devletleri bağlayıcı, denetleme mekanizmaları olan uluslararası bir sözleşme ortaya çıkarılması için Birleşmiş Milletler düzeyinde sürdürülen çalışmaları yakından izliyoruz. Türkiye’nin bu çalışmalara, en üst düzeyde öncülük etmesini talep ediyoruz.” açıklamasını yaptı. 


65+ Yaşlı Hakları Derneği Başkanı Prof. Dr. Rümeyza Kazancıoğlu

Prof. Rümeyza Kazancıoğlu, hem Anayasa’da hem de Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu’da, yaşa dayalı ayrımcılığın yasaklandığını, ve yaşlıların karşılaştığı çeşitli eşitsizlikleri giderme konusunda devlete görev verildiğinin altını çizdi. Buna karşılık yaşlılarla ilgili özel hukuki düzenlemelerin olmamasının önemli bir eksiklik olduğunu belirtti, ve bu durumun en tepeden başlayarak düzeltilmesi gerektiğini söyledi.

Kazancıoğlu, bir örnek olarak Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde Engelli ve Yaşlı Hizmetleri’nin tek bir Genel Müdürlüğü çatısı altında yürütüldüğünü belirterek, “Engellilik ve yaşlılığın bir arada zikredilmesi hem engelliler hem de yaşlılar açısından doğru değildir. Her engelli, yaşlı olmadığı gibi her yaşlı da engelli değildir. Dolayısıyla Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü gibi yaşlılar için de ayrı bir genel müdürlük oluşturulmalıdır. En tepede yapılacak bu düzeltme, kademe kademe bütün idari yapıya yansıyacak bir iyi örnek oluşturacaktır.” değerlendirmesini yaptı. 

65+ Yaşlı Hakları Derneği’nin TBMM Araştırma Komisyonuna sunduğu öneriler arasında, Medeni Kanun, Ceza Kanunu ve İş Kanunu’nda bir dizi değişiklik yapılması var.

Prof. Kazancıoğlu, yaşlılara yönelik, zaman zaman ölümle sonuçlanan şiddet olaylarının arttığa, hatta zayıf ve korumasız addedilen yaşlıların aile içi şiddet ve suistimal hedefi olduğa, organize suç oluşumlarının, yaşlıları hedef alan finansal suistimal girişimlerinin sık rastlanan olaylar haline geldiğine dikkat çekerek, “Türk Ceza Kanunu’nda, yaşlıların sıkça mağdur olduğu belli suçlar için, tıpkı bazı suçlarda mağdurun kadın veya çocuk olmasının, cezayı ağırlaştırıcı sebep sayılması gibi, yaşlılık halinin ağırlaştırıcı sebep olarak eklenmesinin, cezanın “caydırıcı” olma özelliğini pekiştireceğini savunuyoruz.” düşüncesini dile getirdi.

TBMM Yaşlıların Sorunlarını Araştırma Komisyonu ilk toplantısında

65+ Yaşlı Hakları Derneği’nin TBMM Araştırma Komisyonu’na Sunduğu Öneriler

İş Kanunu’nda işçinin dört aylık ücretiyle sınırlanan “ayırımcılık tazminatı”nda, üst sınır kaldırılmalı. Hakime, ayırımcılık halini ve sonuçlarını, mağdurun uğradığı zarar ile çektiği acıyı dikkate alarak tazminata karar verebilme olanağı verilmeli.

6701 sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu’a göre, yaş ayırımcılığının tespiti halinde, ihlalden sorumlu olanlara uygulanan 1.000 TL’den 15.000 TL’ye kadar idari para cezası caydırıcı olacak şekilde artırılmalı.

İş Kanunu, sadece “iş ilişkisinde” değil, “işle ilgili duyurularda” ve “İş sözleşmesinin yapılmasında” da yaş ayırımcılığının yasak olduğunu açıkça ifade edecek şekilde değiştirilmeli.

Medeni Kanun’un kabulünden bu yana ortalama yaşam süresinin ciddi ölçüde uzadığı; artık yaşlılığın biyolojik, fizyolojik, bilişsel, psikolojik, ekonomik, sosyal boyutlarda, farklı şekillerde ve farklı hızlarda yaşanan bir olgu olarak kabul edildiği dikkate alınmalıdır. Medeni Kanun’umuzdaki vesayet düzenlemesi bu gerçekle uyum içinde değil. Vesayet altına alınan kişi, hukuki, ekonomik, sosyal, siyasal haklarını tümden kaybetmektedir. Bu toptancı “vesayet” düzenlemesi, gözden geçirilmelidir. Bu süreçte Medeni Kanun’un 429. Maddesinde düzenlenen “yasal danışmanlık” kurumuna ağırlık verilmesi, doğru bir başlangıç noktası olabilir.

Türk Ceza Kanunu’nda, öldürme, yaralama, eziyet, tehdit-santaj-cebir, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, konut dokunulmazlığının ihlali, verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme, güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık, kötü muamele, banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması gibi yaşlıların sıkça mağdur olduğu belli suçlarda, yaşlılık hali ağırlaştırıcı sebep sayılmalıdır.

Ceza Kanunu’nda “Nefret ve ayrımcılık” suçunun kapsamının tanımlandığı m.122/1’de “Dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılığından kaynaklanan nefret” ifadesine “yaş” da eklenmelidir.

Ceza Kanunu’nda, “Aile hukukundan doğan bakım veya destek olma yükümlülüğü” sadece çocuklar ve kadınları kapsamaktadır. Oysa, Devletimizin yaşlılar konusunda önceliği, aile yanında, evde bakımdır. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, "Evde Bakım Yardımı" kapsamında, 130 binden yaşlının ailesine nakdi destek sağlamıştır. Bu nedenle, “Aile hukukundan doğan yükümlülükler” aile içindeki yaşlılara bakımı da kapsayacak şekilde düzenlenmelidir.

Belediyelerin yaşlı hemşehrileri için yaptıkları her türlü faaliyet, stratejik plandan başlayarak, performans kriterlerine, öngörülen bütçeye ve bütçe gerçekleşmesine kadar açık ve şeffaf biçimde izlenebilir olmalıdır.

Belediyeler düzeyinde iyi örneklerin paylaşılması, sorun ve engellerin tartışılması, tecrübe ve bilgi birikiminde ortaklaşılması, yaşlılara hizmet veren uzman kadroların konum ve saygınlıklarının güçlendirilmesi için Dünya Sağlık Örgütü’nün, 2006’dan bu yana yaygınlaştırmaya çalıştığı “Yaşlı Dostu Kent Ağı” kavramını hayata geçirecek bir “Yaşlı Dostu Kentler Birliği” kurulmalıdır.

Çeşitli düzenleme ve uygulamalara bilimsel temel hazırlanabilmesi için yaş temelli veri toplanmalı, ve bu veriler şeffaf bir biçimde hem kurumlar arasında, hem de kamuoyu ile paylaşılmalıdır.