Gündem

6.2 milyon işsiz var

"AKP iktidarında çalışma yaşamı, bir mezarlığa dönüştü"

01 Mayıs 2018 16:52

Türkiye'de son 16 yılda 22 binin üzerinde emekçinin iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiği belirtilirken, çalışma şartlarının ağırlaştığı ve işsizlik oranının giderek yüskeldiği kaydedildi. 2009’da 3 milyon 95 bin olan işsiz sayısı düzenli olarak artış gösterirken 2017’de 3.4 milyona ulaştı. Yapılan hesaplamalarda geniş tanımlı işsizlik oranının 2017 için yüzde 18.3 olarak gerçekleştiği, 2014’te 5.9 milyon olan işsiz sayısının 271 bin artarak 2017’de 6.2 milyona çıktığı ifade edildi.

Cumhuriyet'ten Şehriban Kıraç'ın haberinde aynen şunlar kaydedildi:

AKP, 16 yıllık iktidarında çalışma yaşamında büyük bir mezarlık yarattı. Zonguldak, Soma, Ermenek, Şirvan, Şırnak ve onlarca yerde 22 binin üzerinde işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Bu sürede, işsizlik arttı, grevler yasaklandı, ücretler düştü ve çalışma saatleri uzadı. AKP’nin 16 yıllık iktidarı, işçi sınıfının kayıplar yılı oldu. Buna rağmen, milyonlarca emekçi 1 Mayıs’ı OHAL, hak gaspları, taşeronlaşma, iş cinayetleri, sendikasızlaştırma, KHK ile ihraçlar ve yasaklara inat kutlayacak.

Yetmedi, OHAL geldi

İşçilerin yaşam ve çalışma koşulları zaten kötüyken bu duruma bir de OHAL eklendi. OHAL ilanı sonrası ilk uygulama, zaten son derece zayıf olan emekçilerin iş güvencelerini koruyan yasaları fiilen ortadan kaldırmak oldu. On binlerce emekçi işsiz kaldı, diğer emekçiler de işsizlik tehdidi ile en temel haklarını dahi arayamaz duruma geldi. Devlet grevleri yasaklamaya ve grev kırıcılığı yapmaya; sendikal kadrolar örgüt üyeliğinden tutuklanmaya başlandı. Sendikal örgütlenme özgürlüğüne dönük ağır baskılar hayata geçirildi. AKP’nin iktidarda olduğu son 16 yılda emek cephesinde hiç de parlak bir tablo söz konusu değil. 6.2 milyon kişi işsiz. OHAL KHK’leriyle 111 bin kamu emekçisi işinden edildi. Sendikalaşma oranı yüzde 12’ye indi. 22 binin üzerinde işçi kötü çalışma koşullarına kurban gitti. Taşeronlaşma arttı. Özelleştirmeler nedeniyle birçok kişi işini kaybetti. İşte AKP’nin emek dünyasında yarattığı karanlık tablonun özeti:

111 bin kişi ihraç edildi

İktidarın emek düşmanı politikaları kesintisiz sürerken, OHAL’in ilan edilmesinin ardından işçiler ve emekçiler yeni saldırılarla karşı karşıya kaldı. Yayımlanan kanun hükmünde kararnamelerle (KHK) toplam 110 bin 778 kişinin ihraç edildi. Daha sonra sadece 3 bin 604 çalışan göreve iade edildi. Üniversiteler neredeyse boşaltıldı. Birçok akademisyen görevinden uzaklaştırılırken görevden uzaklaştırılan onlarca doktor, öğretmen intihar etti. OHAL döneminde çıkarılan zorunlu BES, Varlık Fonu, patronlara İşsizlik Fonu’ndan yeni teşvikler verilmesi gibi düzenlemelerle işçi ve emekçilerin hakları daha da geriletildi.

14 grev yasaklandı

Devlet grevleri yasaklamaya ve grev kırıcılığı yapmaya; sendikal kadrolar örgüt üyeliğinden tutuklanmaya başlandı. Sendikal örgütlenme özgürlüğüne dönük ağır baskılar hayata geçirildi. AKP iktidara geldiği 2002’den bu yana tam 14 grevi yasakladı. Yasaklanan 14 grevin 6’sı OHAL döneminde oldu. ILO verilerine göre; dünyada her 15 saniyede 1 işçi, iş cinayetlerinde hayatını kaybediyor. Her yıl 2 milyon fazla işçi meslek hastalığı ve iş kazaları sonucu hayatını kaybediyor. Ülkemizde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin verilerine göre; 2017’de 2006 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. 2018’in ilk 3 ayında ölen işçi sayısı en az 386’ya ulaştı. 2002-2017 arasında en az 22 bin işçi hayatını kaybetti.

Çalışma şartları öldürüyor

İşyerlerinde alınmayan önlemler, işçi sağlığına yapılacak yatırımı maliyet gözüyle bakan patron zihniyeti, kâr hırsı, artan üretim baskısı, esnekleşen ve kuralsız hale gelen çalışma koşulları işçilerin sağlığını bozuyor, iş cinayetlerini ortaya çıkarıyor. İstihdamın değişen yüzü taşeron çalışma, kiralık işçilik, gibi giderek yaygınlaşan esnek çalışma biçimleri, sağlık ve güvenlik önlemlerini esnekleştiriyor. Esnekleşen çalışma koşulları, uzayan çalışma saatleri iş kazalarına, iş cinayetlerinin kaçınılmaz hale gelmesi demektir. Mevcut sistem meslek hastalıkları, takipsizlik tespit sürecindeki zorluklar yüzünden ortaya çıkartılmıyor. İş cinayetlerinin gerçek sorumluları hak ettikleri cezaları almıyor, davalarda işverenlerin sorumluluğu örtbas ediliyor.

Kiralık işçi dönemi

Esnek çalışma biçimleri AKP iktidarları döneminde yaygınlaştırıldı ve yasal statüye kavuşturuldu. Kamuda çalışan taşeron işçileri kadro beklerken taşeron sistemine bile rahmet okutacak bir uygulama hayata geçirildi. AKP, özel istihdam bürolarına işçi kiralama yetkisi veren bir yasa teklifini geçen mayıs ayında Meclis’ten geçirdi. Böylece işçilerin tümüyle güvencesiz ve haklarından mahrum şekilde köle gibi kiralanmalarının önü açılmış oldu.

Yüzde 12’si sendikalı

2001 yılında işçilerin resmi sendikalaşma oranı yüzde 57.2 idi. Şu anda ise Türkiye’deki her 100 işçiden sadece 12 tanesi sendikaya üye. 2018 başında açıklanan verilere göre Türkiye’deki işçilerin yüzde 12.38’e sendikalı. Toplamda sendikalı işçi sayısı ise 1 milyon 714 bin civarında. Örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmıyor, her yıl anayasal haklarını kullanarak sendikalı olan yüzlerce işçi işten atılıyor. Sendikalaşmada kadınların oranı ise her geçen yıl düşüyor. Kadınların çalışanların sendikalaşma oranı yüzde 8 civarında. Erkeklerde ise bu oran yüzde 14’lerde. Bu oran kayıtsız kadın işçiler hesaba katıldığında daha da yükselecektir. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği sendika üyeliği alanında da devam ediyor.

Asgari ücret açlık sınırının altında

Milyonlarca çalışanı ilgilendiren asgari ücret, her yıl aralık ayında, çoğunlukla patronların talepleri doğrultusunda belirlendi. Bu yıl da durum değişmedi. Bu yıl için geçerli olan asgari ücret 1.603 TL olarak kararlaştırıldı. İşçilerin almış olduğu zam ise, dolardaki artış ve tüketim mallarına yapılan zamlarla çoktan eridi. Türk-İş’in 2018 Nisan ayı verilerine göre dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 1.680 TL, yoksulluk sınırı ise 5.473 TL oldu.

İnsana yaraşır iş şart

DİSK’e göre istihdamda kalıcı ve güvenceli artış sağlanması için önerileri şöyle: l İş başında eğitim adı altında çırak, stajyer, kursiyerlerin ve bursiyerlerin ucuz işgücü deposu olarak kullanılması uygulamasına son verilmeli.

-“Herkesin çalışması için, herkesin daha az çalışması” ilkesi doğrultusunda haftalık çalışma süresi gelir kaybı olmaksızın 37.5 saate, fazla mesailer için uygulanan yıllık 270 saat sınırı, 90 saate düşürülmeli. 

-Uluslararası çalışma normları doğrultusunda herkese en az bir ay ücretli yıllık izin hakkı tanınmalı.

-Kamu istihdamının artırılması, kamuda eğreti ve güvencesiz çalışma biçimleri yerine, kadrolu ve güvenceli istihdam artışının sağlanması yaşamsal önemdedir. Kamu girişimciliği ve hizmetleri istihdam yaratacak şekilde yeniden ele alınmalı ve kamuda personel açığı derhal kapatılmalı.

-Güvencesiz çalışma biçimlerine son verilmeli, tüm taşeron işçilere kadro verilmeli. Kamu taşeron işçileri kamu işçisi olarak kadroya alınmalı.

-Uluslararası Çalışma Örgütü ILO’nun “insana yaraşır iş” yaklaşımı temelinde herkese güvenceli ve nitelikli işler sağlanmalıdır.

-Sendikal hak ve özgürlüklerin kullanımı güvence altına alınmalı, sendikal barajlar kaldırılmalı, herkesin sendika hakkını özgürce kullanabilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalı.

-İşsizlik Sigortası Fonun’un amaç dışı kullanımına son verilmeli.

6.2 milyon işsiz var

Son yıllarda gerek işsiz sayısı gerekse işsizlik oranları düzenli bir tırmanış içinde. 2009’da 3 milyon 95 bin olan işsiz sayısı düzenli olarak artmış ve 2017’de 3.4 milyona ulaştı. TÜİK tarafından açıklanan işsizlik oranları işsizliğin gerçek boyutlarını ortaya koymaktan uzak olduğundan alternatif işsizlik oranına diğer ifadeyle geniş tanımlı işsizlik oranlarına bakmak gerekir. Yaptığımız hesaplamalara göre geniş tanımlı işsizlik oranı 2017 için yüzde 18.3 olarak gerçekleşti. 2014’te 5.9 milyon olan geniş tanımlı işsiz sayısı 271 bin artarak 2017’de 6.2 milyona çıktı. Geniş tanımlı işsizlik yüzde 18.3 olarak gerçekleşirken genç işsizliği yüzde 21’e yaklaştı. Ne eğitimde ne de istihdam olan gençlerin oranı ise yüzde 24.2’ye yükseldi. Böylece her dört gençten biri istihdam ve eğitimin dışında kaldı. 2014’te yüzde 20.4 olan yüksek öğrenimli genç kadın işsizliği 2017’de yüzde 26.1’e yükseldi.