-"ZEKA KÜPLERİ"NE YÜKSEKOKULLARDA KONTENJAN HAKKI ANKARA (A.A) - 20.09.2010 - Halter, güreş ve tekvando gibi branşlarda başarılı sporcuların yararlandığı Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokullarına kontenjan hakkından satranç oyuncuları da faydalanmaya başladı. Hacettepe Üniversitesi (H.Ü.) Spor Bilimleri ve Teknolojisi (SBT) Yüksekokulu'na (Y.O.) giriş yaparak, beden eğitimi ve spor yüksekokullarına (BESYO) giren ilk satranç oyuncusu olan Avrupa Şampiyonu Kübra Öztürk'ün ardından, şimdi de ''en genç Türkiye şampiyonu'' unvanlı Mustafa Yılmaz, bu bölüme giriş yaptı. Konuyla ilgili açıklama yapan Türkiye Satranç Federasyonu (TSF) Başkanı Ali Nihat Yazıcı, Kübra ile başlayan bu akımın devam ettiğini belirterek, ''Arkadan bir 'ordu' geliyor diyebilirim'' dedi. Devletin sporda yaptığı en büyük atılımlardan birinin, başarılı sporcuların BESYO'lara girebilmesi için kontenjan hakkı tanıması olduğunu ifade eden yazıcı, ''Bu haktan yararlanan ilk satranç oyuncusu Kübra'dır. Kübra bu bölüme girdiği dönem, satrancın spor olduğunu bilmeyip şaşıran çok olmuş. Mustafa da Kübra'nın ardından bu bölüme girebilmek için çok uğraştı'' diye konuştu. -''İSTESELER MÜHENDİS, DOKTOR, AVUKAT OLABİLİRLER''- Satranç oyuncularının bu bölümlere girmesinin, BESYO'larda satranç branşının açılması ve akademik çalışmaların yapılması açısından önemli bir adım olduğunu ifade eden Yazıcı, sporun hangi branşı olursa olsun Hidayet Türkoğlu ya da Kübra Öztürk gibi sporcuların kolay bulunmadığını söyledi. Bu tür sporculara istikbal vadedebilmenin çok önemli olduğunu vurgulayan Yazıcı, şöyle devam etti: ''Çocukların en büyük sıkıntılarından biri, sporun oturma yaşı olan 14-17 arası eğitimin önlerine koydukları sıkıntıları atlatamamalarıdır. Bu şekilde sporculara bir eğitim olanağı, garantisi verdiğiniz zaman sporcu çok rahatlıyor ve kariyerine odaklanabiliyor. Mustafa da Kübra da, sınavlara hazırlandıkları takdirde isteseler elektronik mühendisi, doktor, avukat olabilirler ama satrancın diğer sporlardan farkı yok. Günde 8 saat çalışıyorlar, yılda 200 gün turnuvada, her gün kamptalar. Çok yoğunlar. Sınavlara diğer insanlar gibi hazırlanma şansları yok. O yüzden böyle bir olanak çok iyi. Öncelikle satranç kariyerlerini devam ettirecekler. Ardından spor adamı, spor kadını olacaklar ve daha sonra akademik alanda ilerleyecekler. Bir gün, profesör doktor olabilecekler ve aktif oyunculuğu bıraktıklarında hem antrenörlük hem yöneticilik yapabilecekler. Ömürlerinin kalan kısmı da kaliteli bir şekilde devam edecek.'' -''SATRANÇ, İNSANLARI YANILTMASIN''- İlk etapta insanların satranç ile BESYO'ları bağdaştıramayabileceklerini anlatan Ali Nihat Yazıcı, ''Satranç insanları yanıltmasın. Bu sadece bir beyin sporu değil. İyi bir satranç oyuncusu olabilmek için 5 kilometre koşabilmeli ve yüzebilmelisiniz de. Bunu dünyanın en iyi oyuncularına Kasparov'a, Gurevich'e sorun söylesinler'' dedi. Satranç oyuncularının, fiziksel yeterlilik gerektiren bazı durumlarda diğerlerinden geri olabileceklerine dikkati çeken Yazıcı, sözlerini şöyle tamamladı: ''Fakat onların da arkadaşlarından üstün olacakları noktalar olacaktır. Bu anlamda bunun dengeleneceğini düşünüyorum. Tabi biz yine de oyuncularımıza, eğer BESYO'lara girmek gibi bir hedefleri varsa, mutlaka kendilerini performans açısından da hazırlamalarını söylüyoruz. Bu bölümlere yeterlilik sınavına girmeden alındıklarını, ancak en azından o sınıftaki 100 kişiden 99. da olmamaları gerektiğini vurguluyoruz.''