-"YENİ ANAYASAYA MİLLET KARAR VERSİN" ANKARA (A.A) - 25.05.2011 - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "bizim yeniden iktidara geleceğimiz çok fazla tartışılmıyor. Ama iki şey tartışılıyor, 340-350 ile mi gelecekler yoksa 367'nin üstünde mi gelecekler. Birilerinin korkulu rüyası oldu bu. Biz ikisine de razıyız. Anayasayı mecliste 367 değil 467 oyla bile çıkarsak yine de referanduma sunacağız. Biz değil millet karar versin" dedi. Bülent Arınç, TGRT'de canlı yayında soruları yanıtladı. Arınç, ''BDP ile CHP'nin iş birliği yapabileceği aklınıza gelir miydi?'' sorusuna, ''Hiç aklımıza gelmeyen şeyler Sayın Kılıçdaroğlu zamanında aklımıza geliyor. Yani mesela, Sayın Baykal'dan böyle bir şey kimse beklemezdi'' yanıtını verdi. ''Bir gazete temsilcisinin iki gün önce Kandil'de yaptığı röportajda Murat Karayılan'ın KCK'nın PKK'ya direkt bağlı olduğunu itiraf etmesi ve ana muhalefet liderinin KCK davası konusunda cumhuriyet başsavcısına baskı yapması ve davayı eleştirmesi'' ile ilgili soru üzerine Arınç, şöyle konuştu: ''Siyasetçi için intihar denecek kadar büyük bir yanlıştır. Aynı zamanda da Türk Ceza Kanunu'na göre ağır bir suçtur. Adli yargılamayı etkilemeye teşebbüstür. Bir başsavcıdan hesap sorması, iddianamesi yapılmış, yargılaması başlamış bir konuda 'Bunlar masumdur, halkın seçtiklerini niye içeri atıyorsunuz, niye bunlar dışarda değil?' demesi, Silivri ile bağlantı kurmuş ve oradan aday göstermiş bir parti için çok şaşılacak bir şey değil. Ama köklü bir siyasi parti, gelenekleri olan bir siyasi partinin, Türkiye'nin bütünlüğü konusunda bugüne kadar iddia taşımış bir siyasi partinin de yapacağı şey değil. Yaptığı tamamen suçtur. Çünkü ben iddia etmiyorum, başsavcının iddianamesinde ve şu anda yargılaması devam eden davanın içeriğinde, Karayılan'ın röportajında söylediğini biz tekrarlıyoruz, bu PKK'nın bir şehir yapılanmasıdır.'' Bunun bir terör örgütü yapılanması olduğunu belirten Arınç, ''Sadece benim aklımda kalan bir yanlışlık şudur, bu insanlar ifade vermeye götürülürken ellerine kelepçe takılmış ve sıraya dizilmişlerdir. O gün yayınlanan fotoğraf vicdanları yaralamıştır. Kim olursa olsun, burada adeta bir kampa götürülüyormuşçasına, belediye başkanlarının, içlerinde bayanlar da olduğu halde esir kampına götürülür gibi elleri kelepçeli fotoğraflarının çekilmesi ya kasıtlıdır ya da büyük bir yanlışlıktır'' dedi. -YENİ ANAYASA ÇALIŞMALARI- Bülent Arınç, ''Yeni anayasa çalışmalarına diğer siyasi partiler katkı sağlamazsa AK Parti bunu nasıl sağlayacak'' sorusuna şu yanıtı verdi: ''Büyük bir cesaretle anayasanın en önemli 26 maddesinde değişiklik yaptık. Ama nasıl yaptık? CHP karşı çıktı, MHP karşı çıktı, BDP karşı çıktı. Kendi oylarımızla 336'yı bulduk, milletin önüne koyduk. O referandum kapsamında ne hakaretler yedik, ne ağır sözler işittik ama millet yüzde 58 ile 'evet' dedi. Şimdi o kararlılığı görünce biz 12 Eylül'den sonra Başbakanımız dedi ki 'Artık böyle 70 maddesi değişmiş bir anayasayla yürüyemeyiz. Daha yeni, daha sivil, daha çağdaş, daha özgürlükçü, insan odaklı bir anayasa yapmalıyız.' 1960'tan bu yana 50 sene geçti, iki darbe anayasasıyla yönetiliyor ülke, bu ayıp değil mi? Kendi parlamentomuz niçin anayasa yapmasın dedik ve bunun alt yapısını hazırladık. Bunun altyapısında da bizim hazırlıklarımız var, onu güncelleyeceğiz. Diğer partilere de parlamento içinde, dışında, siz de hazırlığınızı yapın, 9 ay size müsaade. 12 Haziran'dan sonra bir araya gelelim parlamentoda. Herkesin hazırlığı ortaya dökülsün, eşit sayıda bir uyum komisyonu kuralım. Sonunda en büyük uzlaşmaya gidecek bir ortak nokta arayalım. Bir sene mi çalışırız, iki sene mi çalışırız, zaman önemli değil ama sonunda mutlaka yeni anayasa yapalım. Şimdi bugün bizim yeniden iktidara geleceğimiz çok fazla tartışılmıyor. Ama iki şey tartışılıyor, 340-350 ile mi gelecekler yoksa 367'nin üstünde mi gelecekler. Birilerinin korkulu rüyası oldu bu. Biz ikisine de razıyız. Bizim düşüncemiz şu, öyle bir anayasa yapalım ki daha kısa, daha öz olmalı, insan odaklı olmalı, ideolojisi olmamalı ama bu anayasayı mecliste 367 değil 467 oyla bile çıkarsak yine de referanduma sunacağız. Biz değil millet karar versin. Buna da hiç kimsenin itiraz etmemesi lazım. Ben yapayım ama millet kabul etmezse de reddetsin. Tabii bir sene mi olur, iki sene mi olur dedim ama iki seneden fazla da uzamaması lazım. Onlar katkı sağlarlar, katkı sağlamazlar hiç umurumuzda değil. Elinde ne varsa getirsin, ortaya koysun. CHP eminim ki böyle bir şeye hiç yanaşmayacaktır. MHP zaten ucundan kenarından geçmiyor. Ama parlamentonun yapısı ne olur veya o gün nasıl bir tavır ortaya çıkar, orada bir parantez açmamız lazım. Bize en az 330 oy lazım. 330'u bulduk mu milletin önüne götürürüz. 330'u bulamazsak kimse bize kabahat bulmasın.'' Bülent Arınç, ''Demokratik özerklikten bahsedenler, CHP, o zaman hayır diyecektir dediniz. Hayır dediğinde büyük bir paradoks olmayacak mı?'' sorusuna ''Olacak ama zaten bir gün bile uzun bir mesafe yani Kılıçdaroğlu'nun birkaç saatte bile fikir değiştirdiğini biliyoruz'' diye konuştu. -KASET OLAYLARI- Arınç, ''CHP ve MHP'deki kaset olaylarını ve bu partilerin kaset olayları konusunda iktidar partisini suçlamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusu üzerine, şunları kaydetti: ''Bunlar çirkin şeyler. Ama bu kasetler yayıldıkça ve içeriği konusunda kamuoyu bilgi sahibi oldukça iki türlü endişe ve iki türlü üzüntü ortaya çıkıyor. Bir, neden bu özel hayata müdahale ediliyor? Kim bu gizli çekimleri yapanlar? Neden bir insanı yok etmek için böylesine ahlak dışı bir işe giriyorlar? İkincisi de biz bu adamları şöyle, böyle bilirdik. Yani bunlar nasıl böyle böyle ilişkiler içinde olabiliyorlar. Demek ki biz aldatılmışız. Çünkü geçende birisi güzel bir şey söyledi, 'Eşini aldatan herkesi aldatır' diye. Sadece siyasetçilere ait şeyler de değil bunlar. Türkiye'de maalesef gayriahlaki ilişkilere, aile dışı ilişkilere giren, bulaşan pek çok insan da olabilir ama toplumda örnek alınması gereken, hele hele toplumun ortak değerlerine sahip çıktığını ilan eden, bu doğrultuda siyaset yapan insanların aile hayatlarının, özel hayatlarının çok daha düzgün, çok daha örnek olmaları gerekir. Bir düş kırıklığı yaşanıyor, bu düş kırıklığı da inanın birisinin siyasette etkisiz hale gelmesinden daha kötü. Çünkü bir kötü örnek gördüğünüz zaman, 'Biz ne kadar güveniyorduk, bunlar bizim güvenimizi istismar etmişler' bu söz insanı yaralıyor. Ancak şüphesiz ayıplar da kabahatler de şunlar da bunlar da araştırılmamalı. Bunlar özel olarak çekim yapılmamalı, yayınlanmamalı. İnsanlar kendi yaptıklarıyla belki iyi de olsa kötü de olsa, günah da olsa sevap da olsa, karşılığını kendisi bulmalı. Şimdi bu kaset meselesinde her iki tarafın da AK Parti'yi suçlaması o kadar deli saçması bir şey ki.'' ''Herhalde iki partinin liderinden de memnunsunuz'' sorusunu da Arınç şöyle cevaplandırdı: ''Allah selamet versin derim. Tayyip Bey ile herhalde o konuda biraz ayrı düşünüyoruz. O Baykal'dan çok memnundu. Ben Baykal gidip Kılıçdaroğlu gelince biraz ümitlenmiştim. Ama şimdi o haklıymış. Gelen gideni arattı. Öyle bir hale düştük. Bahçeli konusunda çok fazla bir şey söylememeye çalışırım. Ona karşı bazı özel sempatim olan haller de oldu. Ama sanıyorum ki seçim sonuçları Türkiye'de siyasi partilerde belki bazı sorgulamalara yol açacak. Yani lider değişikliği demeyelim, uykuları kaçmasın ama o partinin tabanları da o partinin yönetimleri de biz nerede hata yaptık, millet bizi nerede silkeledi, bizim milletle bağımız nerede koptu diye bir muhasebe içine mutlaka girecekler. 12 Haziran seçim sonuçlarının Türkiye'de siyasete yeniden daha güçlü bir şekil vereceğini, bunun bir fırsat olacağını düşünüyorum.'' Arınç, ''Baykal'a yapılan operasyonun arkasındakiler MHP kasetlerinin de arkasındalar şeklinde yorumlar yapıldı. Bu kasetlerde asıl hedef AK Parti'dir denildi. Bu yorumlara katılıyor musunuz?'' sorusu üzerine, şunları kaydetti: ''Bilebildiğim, hakkında kanaatim olduğu konularda veya elimde bir delil, belge varsa ona göre konuşurum. Komplo teorileri konusunda becerim yok. Bunun için özel yetişmiş insanlar vardır Türkiye'de ve televizyonlarda boy boy konuşuyorlar. Şimdi merkez aynı mıdır değil midir bilmiyorum ama amaç aynıysa bu merkezde mutlaka bir şeyi planlamak istiyor olabilir ama somut, elimle tutabildiğim bir şey yok. Hissedebildiğim şeyler olabilir, hissettiklerimle de böyle bir kişiyi ya da kurumu suçlamak noktasında değilim ama şundan çok eminim, bu tür olaylardan AK Parti hiçbir menfaat beklemez. Ahlaken de hiçbir AK Partili böyle bir kepazeliğin içine girmez. Çok şükür hem özel hayatımıza dikkat eden hem de başkalarının özeline saygı duyan insanlarız. Bundan rant elde etmeyi de düşünmeyiz. Asıl bunları düşünenler, kaset ortaya çıktıktan sonra Baykal ile ilgili ağlama grupları oluşturan, 'gel seni özledik' diye bağıran, günde üç defa görüşüp çıktıktan sonra 'aday değilim' diyen ama ne olduysa ertesi gün aday olup genel başkan seçilen, o ağlama gruplarının kaybolduğu, kongrede yalnızlaştığı bir nokta. Burada kim var bilemiyorum.'' Türkiye'de 8,5 yıllık iktidarları döneminde siyasetin itibar kazandığı, rayına girdiği belirten Arınç, ''Kasetlerle en küçük bir ilişkimiz yoktur. Bunları keşke konuşmasak da ama işin ikinci boyutuyla vicdan azabı çektiğim için, beni aldatan insanların bu tür davranışlarını hoş görmediğimi de her zaman ifade ediyorum'' diye konuştu.