-"KİMSE BİZDEN İYİ NİYET BEKLEMESİN" LEFKOŞA (A.A) - 19.07.2011 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kıbrıs Rum kesimin AB dönem başkanlığında, Türkiye-AB ilişkilerinin donacağını belirterek, Kıbrıs konusunda "kötü niyet karşısında kimse bizden iyi niyet beklemesin" dedi. KKTC'yi bugün ziyaret edecek olan Başbakan Erdoğan, dün AK Parti Genel Merkezinde kahvaltıda bir araya geldiği KKTC'li gazetecilerin sorularını yanıtladı. Toplantıda, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış da hazır bulundu. Başbakan'ın verdiği mesajlar, bugün bazı KKTC gazetelerine yansıdı. Kıbrıs Türk halkıyla tek yürek olduklarını belirten Başbakan Erdoğan, Rum yönetimin AB dönem başkanlığında ilişkilerin donacağını söyledi ve şöyle devam etti: "Güney Kıbrıs Rum yönetimi dönem başkanı olacak. Güney Kıbrıs Rum yönetimi dönem başkanlığında, kesinlikle kendileriyle görüşmeyiz. AB ile ilişkiler donar. 6 ay Türkiye-AB ilişkisi yoktur. Sadece biz Türkiye'den süreci seyrederiz. Rumlarla görüşmek bizim için söz konusu değildir. Tanımadığımız bir ülkeyle görüşmeyiz. Biz onlarla aynı masada oturmayı bile zül telakki ediyoruz BM'de. 2012 içerisinde bu iş bitecek mi bakalım. Bunlar 2012 içerisinde bu işi bitirdiler bitirdiler, bitirmediler artık başımızın çaresine bakmamız gerekecek. Bunu zaten onlar da biliyor. AB'yi Kıbrıs konusunda muhatap kabul etmiyoruz. AB, bunu kendi zeminine çekmeye çalışıyor. Biz diyoruz ki bu tamamen BM zemininde olacak. Bu da zaten AB'yi ciddi manada rahatsız ediyor.'' -''SU, 3 YIL İÇİNDE BİTECEK''- Kuzey Kıbrıs'ın gelişmesi noktasında, KKTC'ye su getirilmesini önemsediğini, bunun 3 yıl içinde biteceğini bildiren Erdoğan, ''Deniz altından Kuzey Kıbrıs'a elektrik çekebiliriz'' dedi. Başbakan şöyle devam etti: ''Kuzey Kıbrıs'ın su noktasında sorunu tamamen ortadan kalkmış olacak. Güney bu imkana sahip değil. Kuzey'in elektrik ve su sorununun çözülmüş olması Güney'i ciddi manada geleceğe yönelik çok daha zor durumlarda bırakacaktır. Son gelişmelerde görüldü. Kuzey'den elektrik alıyor, Kuzey insani olarak desteğini veriyor. Eşit ve adil anlaşma ile Kuzey ve Güney Kıbrıs'ta yaşayanlar huzur bulacaktır. Biz daha çok koşturacağız. Yatırımlar bazında Kuzey Kıbrıs'a artış olursa, balık tutma durumuna gelmiş olur.'' -DÖRDÜNCÜ ZİRVEYE BAKALIM- Cenevre'de 7 Temmuz'da yapılan üçlü Kıbrıs zirvesinde KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'nun iyi niyetini ortaya koyduğun, dördüncü üçlü zirvenin Ekim ayında New York'ta yapılacağını kaydeden Erdoğan, New York'taki görüşmeden çıkacak sonuca göre tekrar oturup değerlendirme yapacaklarını söyledi. ''Dikkat ederseniz biz kovalıyoruz, onlar kaçıyor'' diyen Başbakan Erdoğan, ''Benim Davos'ta söylediğim bir adım önde politikamız devam ediyor. Ben Papandreu'ya da söyledim. Garantör ülke olarak gel oturalım konuşalım. Eroğlu da olsun Hristofyas da. Bunun yanında BM sekreteri de olabilir. Hatta hatta İngilizleri de alalım. Ama cesaret edemiyorlar. Cesaret edemeyişlerinin sebebi, yani burada iki devletlilik eşit statü bunların işlerine gelmiyor. Olması gereken bu'' dedi. -''KÖTÜ NİYET KARŞISINDA KİMSE BİZDEN İYİ NİYET BEKLEMESİN''- Başbakan Erdoğan, Rumların kapalı Maraş konusundaki beklentisiyle ilgili olarak, şunları söyledi: ''Kötü niyet karşısında kimse bizden iyi niyet beklemesin. İyi niyete iyi niyet, kötü niyete aynısı. Maraş'ın açılması konusunda daha çok beklerler. Bütün olanlar karşısında tıkanma tehdidi altındayız. Ama ümit ederim ki dördüncü buluşma (New York görüşmesi) bu işin önünü açsın. Ama bu işin de nedeni Güney'den kaynaklanmaktadır. Kuzey devamlı yapıcı oldu, süreci açmaya destek verdi. Güney her zaman bu işi tıkamanın gayreti içerisindeydi.'' KKTC'nin tanınası konusunda farklı alternatifler olduğunu ifade eden Erdoğan, ''Farklı alternatifler bizim kendi dünyamızda var. Kuzey Kıbrıslı kardeşlerimizle konuşup görüşüp karara bağlayacağımız alternatifler var. Yani gerekirse bu süreç durur. Olmuyorsa ne yapacağız?'' dedi. -''TEK YÜREĞİZ''- Kıbrıs Türkleriyle tek yürek olduklarını vurgulayan Erdoğan, yapılan mitinglerde Türkiye aleyhinde açılan pankartlar konusunda gerekli tepkiyi vermediği için basına da sitem ederek şöyle konuştu: ''Şimdi bizim Kuzey Kıbrıs'ta yaşayan kardeşlerimizle aramızda bir ayrılık düşünülebilir mi? Tek yürek olmanın dışında bir şey olamaz. Ama orada bazı kendini bilmezler Türkiye'ye karşı kampanya yapmış olabilirler, benim partime karşı bir kampanya yapmış olabilirler, şahsımıza karşı yapmış olabilirler. Biz o kişilerin veya birkaç tane derneğin bu tür yapmış olduğu şeyleri hiçbir zaman Kuzey Kıbrıs'ın geneline mal edemeyiz. Böyle bir şey söz konusu olamaz. Orada kalkıp bir tane Türk bayrağı asmayıp veyahut da o toplantıda bulundurmayıp Güney Kıbrıs bayrağı bulunduranlaradır serzenişim. Onlara o fırsatı verenler de suçludur. Kim olursa olsun. Zaten hükümete de o dönemde gerekenleri söyledim.'' Son 9 yıldır, Kuzey Kıbrıs'ın hiçbir dönemde görmediği ilgi ve alakayı gördüğüne işaret eden Erdoğan, şöyle dedi: ''Bunları her şekliyle açıklarız. Bu farklılığı göreceksiniz. Biz bu imkanları en güzel şekilde vereceğiz ve buna rağmen birileri kalkacak orada böyle bir şey yapacak. Kuzey Kıbrıs kamuoyunun bu konuda gereken tepkiyi vermemesi bizi üzmüştür. Biz isterdik ki gereken tepki verilsin. Siz ne yapıyorsunuz, hangi ülkeye karşı böyle tepki koyuyorsunuz? Bu kimi sevindirir? Güney'dekileri sevindirir. Peki Güney'dekileri sevindirmeye bizim hakkımız var mı? O çirkin pankartlar yenilir yutulur pankartlar değil. Bunların hepsinin fotoğrafları, görüntüleri var. Ve biz ne yapmışız ki bizim günahımız ne biz ne yanlış yapmışız da bize bu yapılıyor? Bunlar Kuzey Kıbrıs'ın temsilcileri değildir. Bunlar Güney'in Kuzey'deki temsilcileridir. Çünkü kalkıp da Güney Kıbrıs'ın bayrağını omuzlarına alanın Kuzey'le bir bağlantısı olamaz. Bunlara da en büyük tepkinin Kuzey'deki medyadan olması gerekirdi. Sessiz kalırsanız, ortalığı boş bırakırsanız onlar ne yapar o boşluğu doldurur. O zaman o mahalle onların hakimiyeti altına geçer. Siz asıl sahiplerisiniz, siz asıl sahipleri olarak niçin mahalleyi onlara bırakıyorsunuz? Orada rezil pankartları açacaklar, dolaşacaklar ve kimse de bunların elinden bunu almayacak. Bu olacak iş mi, bu yenilir yutulur değil.'' -DUBLE YOLLAR- KKTC'de duble yol yapımını kendilerinin başlattığını ifade eden Erdoğan, KKTC'deki projelerde bazı ihalelerin Ankara'da açılması konusunun çözülebileceğini kaydetti. Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''İhalelerin Türkiye'de açılması çözülebilir. Burada açılması katılımın artırılması konusu. Burada açılan ihalelere Kıbrıslı müteahhitlerin girmesi konusunda bir sıkıntı yok. Ama bir de şu var; Kıbrıslı müteahhitlerin bu noktadaki kalitesi nedir, gücü nedir, bu çok önemlidir. Kalite yakalanmazsa, iş bitince Kuzey Kıbrıs'taki kardeşlerimiz bizi lanetlemeye başlar. O asfaltlar kalkmaya başlarsa, altyapılar çökmeye başlarsa. Kendi aralarında ortaklık yapabilir. Bu olur.'' -KTHY BAŞARISIZ BİR İMTİHAN- İflas eden Kıbrıs Türk Hava Yolları'nın KTHY) başarısız bir imtihan olduğunu, özelleştirmede kesinlikle adım atılması gerektiğini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu: ''KTHY ile ilgili çok başarısız imtihan oldu. Biz rica ettik, 'bunu almayın siz bunu işletemezsiniz'. Fakat önceki yönetim bunda çok ısrarlı oldu. 'Devlet olduğumuz için bayrağımız havada dalgalansın' dediler, ama dedik bak bunu yürütemezsiniz, yapmayın. Ne oldu? Yürümedi. Şu anda çok ciddi bir yük olarak Kuzey Kıbrıs'ın bütçesine kaldı. İş başa düştü gene.'' KKTC'ye uygulanan ambargoların kalması halinde limanların açılacağını belirten Erdoğan, ''Limanlar konusu at başı olacak. Eşit zamanda olacak. Biz açalım onlar beklesin yok. Zamanlama da aynı olacak. Önce Kuzey sonra Güney yok. Eş zamanlı buyursunlar yapalım. Bunun dışında hiçbir çıkışı yok. Finlandiya dönem başkanlığında bunu teklif ettik. Ama AB ülkelerine bunu kabul ettiremedi'' dedi. -''ASKER ÇEKMEYİZ. GÜZELYURT VERİLMEZ''- Rumların hala ''Kuzey Kıbrıs bizim olacak diye bekliyorlarsa daha çok bekleyeceklerini'' ifade eden Başbakan Erdoğan, şu mesajları verdi: ''Bu Türkiye burada olduğu sürece Kuzey Kıbrıs'ın bir garantörü olarak, daha çok beklerler. Çok açık söylüyorum bizim orada şehidimiz var, bizim orada gazimiz var. Biraz asker çekseniz olmaz mı? Hayır, asker de çekmeyiz. Biz hepsini Annan Planı'nda çok açık, net ortaya koyduk. Annan Planı'nda da asker çekmeyi kabul ettik. Bunlar ona bile yaklaşmadı, onlar kaybetti. Şimdi aynı şartta olur mu, yeniden onu da konuşmamız lazım. Bunların hepsi şimdi yeniden konuşulacak. Şapkadan bir tavşan bekliyorsanız, Türkiye Cumhuriyeti'nde ben başbakan olduğum sürece ki 4 yıl sürem var. Çok açık net söylüyorum, mesela benim kitabımda artık Güzelyurt yok. Annan Planı'ndaki gibi Güzelyurt'a bakmıyorum. Güzelyurt tamamen Kuzey Kıbrıs'ındır. (Annan Planı'nda Rumlara veriliyordu) Karpaz'da zaten en ufak oynama yapılamaz. Onlar ibadet yapmaya gelmek isterlerse gelsinler. Annan Planı'nın şartları değişti. Daha farklı oturacağız masaya. Onlar hala Annan Planı'nın üzerine biz daha ne alırızı konuşuyorlar. Kusura bakmasınlar geçti o. Biz çok açık ve net söylüyoruz. Bir defa iki kesimli, eşit statüde ve iki devletli bir yapı kabul edilebilir olmalı. Kabul ederler etmezler, artık kendileri bilir. Süre daraldı. Kuzey Kıbrıs verdiği sözü tuttu, bunu yaptığımız halde referandum neticesinde Kuzey Kıbrıs yüzde 65 'evet' Rumlar 75 'hayır' dedi.'' Kendilerinden taviz beklenmemesini isteyen Başbakan Erdoğan, ''Bu millet asildir. Hiçbir yerde taviz vermemiz söz konusu değildir. Bizden bunu kimse beklemesin. Şu anda biz Kuzey Kıbrıs'ta adımlarımızı en ideal şekilde atacağız'' diye konuştu.