-"İPOTEK KOYMAK VATANDAŞIN İRADESİNE SAYGISIZLIK" BİTLİS (A.A) - 01.09.2010 - Sağlık Bakanı Recep Akdağ, 'Gidip oy kullanmayın' diyenlerin niyetini bildiklerini ve bunların vatandaşın iradesine ipotek koymaya çalıştıklarını belirterek, ''Bunu ben demokrasiye ve vatandaşın iradesine saygısızlık olarak görüyorum'' dedi. Bitlis Valiliği ziyaretinde gazetecilere açıklama yapan Bakan Akdağ, referandumun, değişimin nişanesi olduğunu ve bu ülkede mutlaka halkın egemenliğini kayıtsız, şartsız hale getirmek gerektiğini söyledi. Bakan Akdağ, şöyle konuştu: ''Açık söylemek gerekir ki; bunu sadece TBMM'nin duvarına yazmak yetmez. Yetmiyor zaten, bunu gördük. 411 milletvekiliyle, bir Anayasa değişikliği yapmaya, öğrenim özgürlüğünün önünü açmaya çalışıyoruz, bir ana muhalefet partisi bunu yüksek yargıya götürüp bozdurabiliyor. Biz doktorlar artık devlette çalışırken, muayenehane açmasın diyoruz, ana muhalefet partisi koşa koşa Anayasa mahkemesine gidiyor, Anayasa mahkemesi de Danıştay el birliğiyle, yerindelik kararları vererek, 'Hayır doktorların aynı zamanda muayenehanesi de olsun' kararı veriyor. Anayasa değişikliğini bunun için yapıyoruz. Ben biliyorum ki bütün bölge halkı, bütün Türk halkı, 'evet' oyu verecek. Bu bizim ve çocuklarımızın geleceği için yapacağımız bir iş.'' -HÜKÜMET OLARAK BASKILARA MÜSAMAHA ETMEYECEĞİZ'' Referandumu bir siyasi çekişme haline getirmeyeceklerini anlatan Bakan Akdağ, ''Gidip oy kullanmayın'' diyenlerin niyetini bildiklerini söyledi. Bakan Akdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Onlar vatandaşımızın iradesine ipotek koymaya çalışıyorlar. Bunu ben demokrasiye ve vatandaşın iradesine saygısızlık olarak görüyorum. 'Gitme oy kullanma' ne demektir? Elbette biz hükümet olarak bu baskılara asla müsaade ve müsamaha etmeyeceğiz. Bunlar demokrasiyi yok edecek, geriletecek teşebbüslerdir. Bir taraftan özgürlüklerden, demokrasinin genişletilmesinden, haklardan, insan haklarından bahsedeceksin, öbür taraftan insanların en tabii hakkı olan, oy kullanma hakkına mani olmaya çalışacaksın. Bunu izah etmek mümkün değil. Sanıyorum ki vatandaşımız boykot çağrılarına hiç kulak asmayacaktır. 12 Eylülde sandığa gideceğiz, bu memleketimiz, çocuklarımız, yarınlarımız için hayırlı olanı yapacağız.'' Türkiye'de 13 Eylül günü halkın kendini çok daha özgür hissedeceğini açıklayan Bakan Akdağ, özgürlüğün hizmetleri arttıracağını kaydetti. -''HÜKÜMETİN ÖNÜ KESİLMEYECEK'' Bakan Akdağ, halka hesap verme zorunda olmayan bir yargının, yerindelik kararlarıyla, hükümetin önünü kestiği bir dönemin kapanmış olacağını bildirdi. Bakan Akdağ, şunları ifade etti: ''Biz halka hesap veren kişileriz. Milletvekilleri, Bakanlar, Hükümetler, Başbakanlar halka hesap verirler. Bunu işi bildiğimiz ve işimizi de iyi yaptığımız için, yeter ki önümüze engel çıkarılmasın, biz Allah'ın izniyle bu hizmetleri ikiye katlayacağız. Türkiye artık böyle bir ülke. Türkiye artık bir uçağın havalanma dönemine benzeyen bir ülkedir. Ama gençlerin okula gitmesi, kız çocuklarımız öğrenim özgürlüğünün önündeki engeli ortadan kaldırdığım zaman, buna Anayasa Mahkemesi engel olursa, doktorda muayenehane açmasın dediğimde buna Danıştay ve Anayasa Mahkemesi engel olursa, biz bunları yapamamış oluyoruz. Vatandaşa bu hizmetleri getirememiş oluyoruz. 12 Eylülden sonra ülke bir kere daha hizmet bölgesi haline dönecek, hepimiz daha huzur içinde olacağız, refah ülkesi olma yolunda hızla ilerleyeceğiz. Bu, bizim için önümüzdeki seçimlerden sonra da, tamamen sivil bir Anayasa'yı yapmanın kapısını açmak olacak. Bugüne kadar onu da başaramıyorduk. Onun da önüne dikilenler, en başta yüksek yargıdaki kast sistemiydi. Bunlar ortadan kalkmış olacak.'' -''YARGI HUKUKİ KARARLAR ALMALI'' Geçmişte yapımına başlanan bir hastane binasının 15-20 yılda tamamlandığını, kendi dönemlerinde ise bir hastane binasının en geç 2 senede bitirildiğini belirten Bakan Akdağ, artık hizmeti en iyi şekilde vereceklerine inandıklarını söyledi. ''Kendimize güveniyoruz. Yeter ki yargı önümüzden çekilsin'' diyen Bakan Akdağ, şunları dile getirdi: ''Biz kendi işimizi yapabilecek durumdayız. Yargı hukuki kararlar almalıdır. Yerindelik kararı almamalıdır. Hükümetin TBMM'nin yerine yargı geçer mi? Dünyanın neresinde böyle bir şey var. Kamuya neyin yararlı olup olmadığına yargı karar verecekmiş. Şimdi CHP diyor ki; işte yargı artık bunlara karar veremeyecek. Herhalde vatandaş, kendisine kimin faydalı iş yapacağını seçme ehliyetine sahiptir. Bunu vatandaş bilmiyor da Yargıtayın her hangi bir dairesindeki 5 hakim biliyor. Bu güne kadar bize bunları yutturdular. Artık bu dönem bitti. Halkın gerçek iktidarını İnşallah 12 Eylülden sonra oluşturacağız.''