Çevre

"İklim zirvesinde belge krizi

Danimarka'nın başkenti Kopenhag'da süren İklim Zirvesi'nde anlaşmazlıklar yaşanıyor.

11 Aralık 2009 02:00

Kopenhag'daki tartışmaları başlatan, bir grup zengin ülkenin biraraya gelerek üzerinde gizlice vardıkları söylenen bir anlaşma taslağının kamuoyuna sızması oldu.



İngiliz Guardian gazetesinde yayınlanan 13 sayfalık taslakta kalkınmakta olan ülkelere iklim değişikliğine uyum sağlamaları için zengin ülkeler tarafından yapılacak yardımların, bu ülkelerin karbon salımını azaltmaya yönelik adımlar atması koşuluna bağlanması isteniyor.

Metne göre gelişmekte olan ülkelere verilecek para yardımı da dünya bankası ve gelişmiş ülkelerin onayına bırakılıyor..

Yeşiller Partisi adına Kopenhag'daki gelişmeleri takip eden Mahir Ilgaz bu konuda şunları söylüyor: "Danimarka tarafından hazırlandığı öne sürülen bu anlaşma taslak metninin basına sızması büyük bir skandal yarattı. Metin, Kyoto Protokolü'nün bağlayıcı mekanizmalarını bir kenara bırakarak İklim Değişikliği konusunda Birleşmiş Milletleri baypas edebilecek hükümler içeriyor. Taslak metin kişi başı emisyon kotası oluşturulmasını öngörüyor ve 2050 yılı itibariyle zengin ülkelerin kişi başı emisyonu 2.67 ton olarak öngörülürken, yoksul ülkeler için bu oran 1.44 tonda sabitleniyor.Taslağa getirilen eleştiriler arasında kısa dönem emisyon azaltım oranı konusunun muğlak bırakılması da yer alıyor. Öte yandan, metinde iklim değişikliğine uyum konusunda sağlanacak mali yardımın Dünya Bankası tarafından yönetilmesi önerisi yer alıyor ve 2012-2015 dönemi için yoksul ülkelere sağlanacak yardım miktarı yılda 10 milyar dolar olarak öngörülüyor. Ayrıca sağlanacak mali yardım için, yoksul ülkelerin iklim değişikliği ile mücadele konusunda adım atmaları şartı aranıyor."

Taslağın basına sızmasının ardından Kopenhag’daki Konferans’ın merkezi Bella Center’da Afrikalı delegeler beklenmedik bir eylem gerçekleştirdi. Merkezin iki farklı noktasında kendilerini yerlere atan Afrikalı delegeler, gelişmiş ülkeler tarafından önerilen 2 derecelik sıcaklık artışının kendileri için ölüm demek olduğunu, artışın en fazla 1 dereceyle sınırlanması gerektiğini ifade etti.