Politika

"İdare Amiri görevini yapıyor" TBMM (A.A)

15 Kasım 2011 18:23

-"İdare Amiri görevini yapıyor" TBMM (A.A) - 15.11.2011 - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, geçen hafta TBMM Genel Kurulunda yaşanan gerginliğe atıf yaparak, ''Meclis İdare Amiri görevini yaparken, ilk oradaki yanlış fiili durum, malum milletvekilinden geliyor. Tabi ki İdare Amiri de görevini yapıyor'' dedi. Erdoğan, ''Anamuhalefetin Genel Başkanı, görevini yapan Meclis İdare Amirine hakaret etmeyi bıraksın, önce Genel Kurulu terörize eden, kendi partisi içindeki şovmenlere, küfürbazlara ahlak dersi versin'' diye konuştu. Başbakan Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, 15 Kasım 1983'te kurulan KKTC'nin bugün 28. kuruluş yıldönümünü kutladığını söyledi. Tanınma konusundaki sıkıntılara rağmen, KKTC'nin bağımsız bir ülke olarak, her zaman diyalog ve uzlaşmayı savunarak, 28 yılı geride bıraktığını belirten Erdoğan, Türkiye'nin, KKTC'nin kuruluşuna büyük destek verdiğini ve KKTC'nin tanınması için her türlü çabayı gösterdiğini ifade etti. Erdoğan, AK Parti Hükümetleri döneminde KKTC'nin kalkınması, refahı, ekonomik ve siyasi olarak güçlenmesi için çok büyük destekler sağladıklarını bildirdi. Başbakan Erdoğan, Kıbrıs'tan sorumlu olan Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın bugün KKTC'deki törenlere katıldığını ifade ederek, KKTC'nın kuruluşunu AK Parti Grubu olarak yürekten tebrik ettiklerini söyledi. Erdoğan, Türkiye'nin KKTC'ya altyapı ve üstyapı konusunda verdiği desteklerin yanısıra, denizin altından su nakli konusundaki çalışmaların da devam ettiğini ve bunu 2013'te tamamlamak istediklerini kaydetti. 18 Kasım'da başka bir anlamlı günü daha kutlayacaklarını dile getiren Erdoğan, 14 Ağustos 2001'de kurdukları AK Parti'nin 14 ay gibi kısa bir süre içerisinde örgütlenmesini tamamladığını ve girdiği ilk seçim olan 3 Kasım seçimlerinde Türkiye'nin birinci partisi olduğunu belirtti. Başbakan Erdoğan, AK Parti'nin 9 yılda, iktidarda yıpranmak yerine her seçimde oyunu artırarak, 3 dönem üst üste milletten yetki aldığını anımsattı. 9 yılın muhasebesini hep yaptıklarını ve yapmaya da devam edeceklerini belirten Erdoğan, ''Allah'a hamdolsun, millet bize kendisine hizmetkarlık yapmak gibi çok kutsal bir vazife tevdi etti. Biz de bu rütbeye layık olabilmek için 9 yıl boyunca çalıştık ve çalışmaya devam ediyoruz. 9 yılda eğitimden sağlığa, adaletten emniyete, ulaştırmadan enerjiye, toplu konuttan sanayiye, tarımdan kültüre, sanattan spora kadar her alanda ilkleri başardık, rekorların altına imza attık. 11.11.2011 tarihinde 8,5 milyar TL'lik 111 tesisin açılışını yaptık'' dedi. -''Suç şebekelerini adalete teslim ettik''- Erdoğan, 9 yıl boyunca alınlarının akı ile verdikleri bir mücadeleyi vurgulamak istediğini kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Türkiye'de siyasete, ekonomiye, iç ve dış politikaya, sosyal hayata, demokrasiye sirayet etmiş bir hastalığı, vesayet sistemini Allah'ın izni, milletimizin desteği ile sizlerin de özverili gayretleriyle bir daha dirilmeyecek şekilde tarihin tozlu raflarını havale ettik. Yola çıkarken, 'yeter söz de karar da milletindir' dedik. 9 yıl boyunca bu ilkemizden asla taviz vermedik. Bütün tahrikleri, kirli senaryoları boşa çıkarttık. Müdahale girişimlerini, müdahale senaryolarını deşifre ettik. Millet iradesine yönelik her türlü girişim ve eylem karşısında, milletin iradesini güçlü şekilde savunduk. Çetelerle, karanlık suç örgütleri, millet iradesini gaspetmek için kurulmuş teşkilatlarla kıyasıya mücadele ettik. Tüm o suç şebekelerini adalete sevkettik. Biz millet iradesi üzerindeki hiç bir vesayeti kabul edemeyiz. Hiç bir çete, örgüt, zümre veya kesim milletin üzerinde, millet iradesi üzerinde değildir. Demokrasi üzerindeki vesayeti, gölgeyi asla ve asla kabul etmiyoruz. Demokrasi, özgürlükler ve temel haklar üzerindeki her türlü vesayeti reddediyor, elimizin tersi ile itiyor, karşısında olduğumuzu ve olacağımızı bir kez daha vurguluyoruz. Şimdi birileri çıkmış AK Parti vesayetinden söz ediyorlar. Bunu dillerine dolayanlar statükonun psikolojik harekatına neferlik ettiklerinin artık farkına varsınlar. 'Takiye yapıyorsunuz.' Yıllarca bizim için böyle demediler mi? Ta belediye başkanlığımdan beri hep böyle söylüyorlar ama hep yanıldılar. 'Gizli gündemi var' dediler, yine yanıldılar. Sivil dikta ve vesayet rejimi çığırtkanlığı yapanlar da aynı şekilde yanılıyorlar. Milletimiz artık bu tür sanal tehlikelere, özel üretim korku hikayelerine prim vermiyor. AK Parti iktidarı değişimden, demokratikleşmeden, özgürlüklerden yana olduğu için, milletin değerlerini ve taleplerini baştacı ettiği için büyümektedir. Onun için şu anda Türkiye'de iki kişiden bir tanesi AK Parti'dendir. Buraya kolay gelinmiyor.'' -''CHP zihniyeti...''- Başbakan Erdoğan, AK Parti'nin dinamizmini, enerjisini ve gücünü; milletin hissiyatından ve değişim iradesinden aldığını söyledi. Bu yüzden Türkiye'nin en değişimci, dinamik partisi ve en büyük siyasi dönüşüm hareketinin AK Parti olduğunu belirten Erdoğan, ''Kimse AK Parti'yi statükocu, vesayetçi, baskıcı göremez, gösteremez. Çünkü AK Parti'nin varlık sebebi bunları ortadan kaldırmaktır. Bunun yerine ikame edilecek olan ise sadece ve sadece milletimizin değişim iradesidir, hak ve özgürlük talepleridir'' dedi. Erdoğan, AK Parti'nin başarısı ve millet nezdinde her gün artan teveccühü karşısında ne yapacağını bilemeyenlerin AK Parti vesayeti iddiası ile geçmişe olan özlemlerini dile getirdiklerini söyledi. Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Biz statükoya, vesayete karşı yoğun mücadele verirken, başta Ana Muhalefet Partisi CHP olmak üzere, vesayete kol kanat geren, bizim çetelerle mücadelemizi her adımda engellemeye çalışanlar çıkıyor. CHP vesayeti, statükoyu muhafaza etmek için 9 yıl boyunca yoğun gayret gösterirken, aslında kendisinin, yani CHP'nin de nasıl bir vesayet altında olduğunu topluma ispat ediyor. CHP'nin yeni genel başkanı, CHP üzerindeki o vesayetin bir ürünü, tasarımıdır. 22 Haziran seçimlerinde CHP Genel Başkanı, genel başkanlığının gereğini yerine getirmiş, Ergenekon zanlılarını kendi listelerinden milletvekili adayı göstermekten kaçınmamıştır. Neticesini bile bile göre göre kaçınmamıştır. Niye? Ergenekonun avukatı olduğunu açıklayan, bunu bizzat söyleyen bir kişi. 'Nerede bu Ergenekon?, gidip üye olacağım' diyen CHP, önceki gün de Silivri'ye gidip oradaki mahkemeye tiyatro benzetmesi yapmak gibi bir gafletin içerisinde olmuştur. Türkiye'nin bağımsız mahkemelerine tiyatro benzetmesini yapmak, bağımsız hakimleri vicdansız diye nitelendirmek, Ana Muhalefet Partisi CHP için talihsizlikten öte bir şey değildir. Demokrasiye, hukuk devletine ve seçilmiş hükümete karşı girişim içinde oldukları iddiasıyla yargılanan kişilerin sözcüsü gibi hareket etmek, demokrasiyi ve milli iradeyi önemsememek ve gereken ihtimamı göstermemek demektir. Silivri Cezaevini toplama kampı olarak ilan eden Kılıçdaroğlu, toplama kampının ne olduğunu siz çok iyi bilirsiniz. CHP zihniyeti... Eğer toplama kampları oluşturmak varsa bu ülkenin tarihinde bu işi onlar çok başarılı bir şekilde yapmışlardır. Türkiye'nin her yerinde bu toplama kamplarını oluşturmuşlardır. Bunu CHP zinhniyeti yapmıştır, inim inim inletmişlerdir. O işkenceler tarihin sayfalarına geçmiştir. Kılıçdaroğlu, senin dedelerindir onlar.'' -TBMM Genel Kurulundaki gerginlik- Başbakan Erdoğan, suç örgütlerine avukatlık yapan, bu örgütlere üye olmak için can atan CHP'nin, TBMM Genel Kurulunu terörizme etmekten kaçınmadığını söyledi. ''Malum bir milletvekilleri var, Meclis kürsüsünü adeta işgal ediyor. Meclis Başkanvekili kendisini uyarıyor, çekinmiyor hala devam ediyor'' diyen Erdoğan, bunun üzerine Başkanvekilinin Meclis İdare Amirini göreve çağırdığını söyledi. Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Meclis İdare Amiri görevini yaparken, ilk, oradaki yanlış fiili durum malum milletvekilinden geliyor. Tabi ki İdare Amiri de görevini yapıyor. Ne oldu? Bunların malum özel destek kıtaları da var, hepsi devreye giriyor. Çıkıyor bu genel başkan, milletvekilimizin geçmişteki sendikacığından bahsediyor, ta bindiği arabaya kadar, başlıyor onları konuşmaya. Geç bu işleri geç. Siyaset bu kadar basit, küçük değil. Geçen dönem Parlamentoda da senin, Türkiye'nin en büyük sendikası diye bilinen sendikanın genel başkanı üyendi. Onun nelere bindiği, nelere sahip olduğunu bu ülke, işçiler dünyası çok iyi bilir. Bu işlerle uğraşma. 'Yok Mercedes'e biniyormuş, yok şunu yapıyormuş, bunu yapıyormuş.' 'Ben Mercedes'e binmiyorum ama Audi'ye biniyorum.' Marka farklılığından başka ne var? Onun fiyatı da aynı onun fiyatı da aynı. Bununla bu milleti aldatamazsın, geçti bu işler geçti. Onun için Anadoluda vatandaşlar diyor ki 'Sayın Başbakanım bunların demesine bakmayın, sür eşeğini Niğde'ye.' Bu duruma geldik. 9 yıl boyunca her fırsatta Genel Kurulu engelleme çabası içinde oldular. AK Parti, milletin sorunlarına TBMM Genel Kurulunda çözüm üretmek için mücadele verirken, Anamuhalefet ve diğer muhalefet partileri genel kurulu yavaşlatmak, engellemek, genel kurulu çalıştırmamak için çabalıyorlar. AK Parti, millet adına yasama faaliyeti yaparken, onlar şahsi çıkarları adına Genel Kurulu tahrik etmek, provoke etmek, çalışmaları duracak noktaya getirmek için her yolu deniyorlar. 'Yemin etmeyeceğiz' dediler. Biz 'kuzu kuzu gelecekler' dedik. Ne oldu, geldiler mi? Geldiler. Şimdi de 'bizimle özel protokol yaptılar' diyorlar. İktidar partisi onlarla protokol yapmış. Eline diline dursun ya ne protokolu yapmış? Böyle bir protokol mecburiyetimiz mi var? Hangi protokol yapıldı, neyin sözünü vermişiz? Onların çıkarılacağına dahil bir sözümüz mü oldu, böyle bir şey mi var, nereden çıktı? Bunu çıkaracak olan merci yargıdır, bunun bizimle ne alakası var? Eğer çıkmayı hak ediyorlarsa yargı gereğini yapar çıkarır. Tutukluluk sürelerinin uzun olması meselesi. O ayrı mesele, bu ayrı mesele. Eğer uzuyorsa bu da yine sizin yüzünüzden. Bu anlayışta, mantıkta, zihniyette, devam ettiğimiz sürece, zaten bu süreçler kısalmaz. Hiç bir düzey ve kalite kaygısı olmayanlar, şov yapmayı hakaret etmeyi, Meclisi kilitlemeyi siyaset tarzı sanabilenler netice alamazlar. Meclisin itibarını 5 paralık etmekten çekinmeyen bu milletvekillerinin sergiledikleri manzara, emin olun ki milletimiz tarafından eleştirilmekte, şiddetle kınanmaktadır. Meclis İdare Salim uslu'nun tamamen yetkisi sınırları içerisindeki müdahalesini kampanyaya dönüştürmek için bu gayretlerine devam ediyorlar. Biz bu bayat senaryolara asla aldırış etmeyeceğiz. Bunlar da patinaj yapmaya devam edecekler. Ana muhalefetin genel başkanı, görevini yapan Meclis İdare Amirine hakaret etmeyi bıraksın, önce genel kurulu terörize eden, kendi partisi içindeki şovmenlere, küfürbazlara ahlak dersi versin.''