-"CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ ENDEKSİ" GERÇEĞİ YANSITMIYOR ANKARA (A.A) - 18.10.2010 - Türkiye'yi Güney Afrika'nın gerisinde, 126. sırada gösteren ''Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi''nin gerçekleri yansıtmadığı, endeksin, tüm girişimlere rağmen geçen yıl olduğu gibi bu yıl da çeşitli uluslararası kuruluşların 2005, 2007 ve 2008 yılı raporlarından hazırlandığının ortaya çıktığı bildirildi. Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf'ın makamından yapılan yazılı açıklamada, siyaset, eğitim, istihdam ve sağlık alanlarında kadın erkek eşitliği incelenerek hazırlanan raporda, Türkiye sağlık alanında 61, siyasette 99, ekonomik katılım ve fırsat eşitliği konusunda 131, eğitim konusunda da 109. sıralarda yer bulurken, toplamda 126. sırada yer aldığı belirtildi. Türkiye'de kullanılan hesaplama yöntemiyle rapordaki kimi göstergelerde kullanılan hesaplama yönteminin birbirinden farklı olmasının da sonuçları Türkiye'nin aleyhinde etkilediği vurgulanan açıklamada, ''Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi''nin geçtiğimiz yıl da Türkiye'yi 129. sıraya yerleştirerek Nijerya, Zambiya, Etiyopya gibi az gelişmiş ülkelerin bile gerisinde gösterdiği hatırlatıldı. -''RAPOR TÜRKİYE GERÇEĞİNİ YANSITMIYOR''- Açıklamada görüşlerine yer verilen Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, raporun Türkiye gerçeklerini doğru olarak yansıtmadığını ifade ederek, ''Umarız uyarılarımız bu kez dikkate alınır ve 2011 yılı raporu Türkiye gerçeklerinin tam olarak yansıtıldığı bir rapor olur'' dedi. Endeksin tüm girişimlere karşın bu yıl da, çeşitli uluslararası kuruluşların 2005, 2007 ve 2008 yılına ait raporlarından hazırlandığının anlaşıldığını vurgulayan Bakan Kavaf, şunları dile getirdi: ''Ülkemizde kullanılan hesaplama yöntemiyle rapordaki kimi göstergelerde kullanılan hesaplama yönteminin birbirinden farklı olması da sonuçları Türkiye'nin aleyhinde etkilemiştir. Ülke sıralamasında 33. sırada yer alan Uganda, 102. sırada yer alan Surinam ile 126. sırada yer alan ülkemiz karşılaştırıldığında, Toplumsal Cinsiyet Uçurum Endeksi kapsamında yer alan veriler açısından oldukça geride kaldığımız söylenebilir. Örneğin ekonomik katılım ve fırsatlar başlığındaki ülke skorları incelendiğinde Uganda'nın 0.707, Surinam'ın 0.449, Türkiye'nin 0.389 puan aldığı görülmektedir. Bu endekste sadece cinsiyetler arasındaki oranlar dikkate alınmıştır. Örneğin tahmini elde edilen gelir ülkemizde kadınlar için 5 bin 352 dolar iken erkekler için 20 bin 441 dolardır. Surinam'da bu veri kadınlarda 4 bin 794 dolar erkeklerde 10 bin 875 dolar; Uganda'da ise sırasıyla 861 dolar, 1256 dolardır. Ülkemizdeki kadınlar, Uganda'daki kadınlardan yaklaşık olarak yedi kat fazla gelir elde etmelerine rağmen, endeksin kadın-erkek arasındaki oranı dikkate alınması sebebiyle, skor boyutuna bakıldığında ülkemiz 0.26 puan elde ederken, Surinam 0.44, Uganda 0.69 puan elde etmiştir. Yükseköğrenim okullulaşma oranlarına bakıldığında ise ülkemizde bu oran kadınlarda yüzde 34, erkeklerde ise yüzde 43'tür. Surinam'da bu oran sırasıyla yüzde 16 ve yüzde 9, Uganda'da yüzde 3 ve yüzde 4'tür. Ülkemizde yükseköğrenim düzeyinde kadınların oranı Surinam'ın 2, Uganda'nın 10 katıdır.'' -''GERÇEK RAKAMLAR''- Türkiye'de kadın ve kız çocuklarının eğitim, sağlık, siyaset ve karar alma mekanizmalarına katılım ve istihdam durumları ile ilgili fotoğrafın, rapordaki sonuçlardan farklı olduğuna işaret eden Bakan Kavaf konuyla ilgili şu bilgileri verdi: ''Türkiye'de okuma-yazma bilmeyenler nüfusun yaklaşık olarak yüzde 8'ini oluşturmakta olup kadınlarda bu oranın yüksek olduğu görülmektedir. 6 yaş ve yukarısına bakıldığında okumaz-yazmazlık oranı kadınlarda yüzde 12,3, erkeklerde ise yüzde 3,1'tür. Yıllar içinde okuryazarlık oranı sürekli artmasına rağmen, halen 4 milyona yakın kadın okuma-yazma bilmemektedir. 2009-2010 öğretim yılı rakamlarına göre, okul öncesi eğitimde 3-5 yaş grubunda okullaşma oranı toplamda yüzde 26,9 olup, kız çocukları için yüzde 26,5; erkek çocukları için ise yüzde 27,3'tür. 4-5 yaş grubuna bakıldığında ise söz konusu oranın toplamda yüzde 38,5; kız çocukları için yüzde 37,9; erkek çocukları için ise yüzde 39,2 olduğu görülmektedir. 2009-2010 öğretim yılında okul öncesi eğitime devam eden 980 bin 654 çocuk bulunmakta olup, bu çocukların yüzde 47,9'unu (469 bin 527) kız çocukları oluşturmaktadır. 2009-2010 öğretim yılında, ilköğretim kademesi net okullaşma oranı yüzde 98,17 olmuş, erkek ve kız çocukları için net okullaşma oranı sırasıyla yüzde 98,47 ve 97,84 olarak gerçekleşmiştir. 2009-2010 öğretim yılında ortaöğretimde net okullaşma oranı yüzde 64,95 iken, bu oran erkekler için yüzde 67,55, kızlar için yüzde 62,21 olarak belirlenmiştir. Ortaöğretime devam eden 4 milyon 240 bin 139 öğrencinin yüzde 45,7'sini kız çocukları oluşturmaktadır. İş gücü piyasasına ara eleman yetiştiren mesleki ve teknik liselere devam eden 1 milyon 638 bin 453 öğrencinin yüzde 42,2'sini kızlar oluşturmaktadır. Bu kızların çoğunluğu Kız Teknik Öğretim Genel Müdürlüğü'ne bağlı okul/kurumlara devam etmektedir. Ticaret ve Turizm Öğretimi Genel Müdürlüğü'ne bağlı okul/kurumlarda ise, erkeklerin yüzde 57, kızların yüzde 43 katılım gösterdiği görülmektedir. 2009-2010 yılı itibariyle üniversitede eğitimini sürdüren 3 milyon 529 bin 334 öğrencinin yüzde 44'ünü (1 milyon 566 bin701) kız öğrenciler oluşturmaktadır. Lisansüstü düzeyde yüksek lisans ve doktora programlarına devam eden öğrencilerin ise yüzde 46,8'ini kadınlar oluşturmaktadır. 2009-2010 Eğitim-Öğretim yılı boyunca Halk Eğitim Merkezlerince açılan 199 bin 589 kurstan 3 milyon 456 bin 432 katılımcı faydalanmış olup bunlardan 2 milyon 134 bin 201'i kadın, 1 milyon 322 bin 231'i erkektir. 2009-2010 öğretim yılında, okul öncesi eğitimde çalışan 42 bin 716 öğretmenin yüzde 95'i (40 bin 647), ilköğretimde çalışan 485 bin 677 öğretmenin yüzde 52'si (252 bin 729), ortaöğretimde çalışan 206 bin 862 öğretmenin ise yüzde 41,9'u (86 bin 688) kadınlardan oluşmaktadır.'' -''ANNE ÖLÜM ORANI YÜZ BİNDE 18,2'YE DÜŞTÜ''- Açıklamada, Türkiye'de bebek ölüm hızında çok hızlı bir azalma olduğuna işaret eden Bakan Kavaf, ''Bebek ölüm hızı, 1998-2003 ile 2003-2008 yılları arasındaki beş yıllık dönemde yüzde 48 azalmıştır. Aynı dönemde çocuk ölüm hızında yüzde 33; beş yaş altı ölüm hızında ise yüzde 41 azalma gerçekleşmiştir. Son 10 yılda binde 9-10 düzeyinde durağanlık gösteren çocuk ölüm hızında son beş yılda meydana gelen bu azalma oldukça dikkat çekicidir'' dedi. Anne ölüm oranının yüz bin canlı doğumda 18,2 olarak gerçekleştiğini anlatan Bakan Kavaf, sözlerini şöyle sürdürdü: ''TNSA 2008 Raporunda, 2008 öncesindeki beş yıllık dönemde doğum yapan annelerin yüzde 92'sinin son doğumlarının gebeliği sırasında bir sağlık personelinden doğum öncesi bakım hizmeti aldığı görülmektedir. Doğum öncesi bakım alma oranı, kırsal yerleşim yerlerinde yüzde 84'e; Doğu'da ve eğitimsiz anneler arasında yüzde 80'in hemen altına; 6 ve daha fazla çocuğu olan anneler arasında ise yüzde 72'ye gerilemektedir. TNSA-2008 öncesindeki beş yıl içinde meydana gelen doğumların yüzde 64'üne doktor; yüzde 27'sine de ebe ve/veya hemşire yardımcı olmuştur. Son 10 yıl içinde, yani 1998- 2008 döneminde sağlık personelinden alınan doğum öncesi bakım hizmetlerinde yüzde 27; sağlık personelinin yardımcı olduğu doğumlarda ise yüzde 21 artış olmuştur. Doğum sonrasına bakılacak olduğunda ise, Türkiye'de annelerin yüzde 85'inin, bebeklerin ise yüzde 90'ının doğumdan sonraki iki ay içinde bir sağlık personelinden doğum sonrası bakım hizmeti aldığı görülmektedir. Kırsal yerleşim yerlerinde, Doğu'da, eğitimsiz anneler arasında ve üst paritelerde hızla azalarak yüzde 70'e gerileyen doğum sonrası bakım hizmetlerinden yararlanma oranı, Batı'da, İstanbul'da ve özellikle eğitimli anneler arasında hızla artmakta ve yüzde 95'in üzerine çıkmaktadır.'' -KADININ SİYASET VE KARAR ALMA MEKANİZMALARINA KATILIMI- Kadınların siyaset ve karar alma mekanizmalarına katılımı ile ilgili bilgi veren Bakan Kavaf, Türkiye'de kadınların, dünyadaki pek çok ülkeden önce, 1930 yılında yerel seçimlerde, 1934 yılında da milletvekili seçimlerinde seçme ve seçilme hakkını erkeklerle eşit bir biçimde elde ettiğini anımsatarak, 22 Temmuz 2007 Genel Seçimlerinde Parlamentodaki kadın milletvekili sayısının 50'ye yükseldiğini, bu sayının oransal olarak yüzde 9.1'e tekabül ettiğini, Bakanlar Kurulunda 2 kadın bakanın bulunduğunu belirtti. Kadınların yerel yönetimlerde temsilinin ise sınırlı olduğunu belirten Bakan Kavaf, şunları söyledi: ''Bunun yanı sıra, Türkiye'de kamu kurum ve kuruluşlarında üst düzey yöneticiliklerde, kurul, komisyon ve komitelerde de kadınların temsil düzeyinin düşük olduğunu söylemek gerekir. Ancak, Türkiye'de uzmanlık gerektiren mesleklerde kadın oranları oldukça yüksek düzeydedir. Bugün ülkemizde üniversitelerde kadın öğretim elemanı oranı yaklaşık yüzde 41.5'tir. Bu kapsamda, profesörler içerisinde kadın oranı yüzde 27,4, doçentler içerisinde kadın oranı yüzde 31,6, öğretim görevlileri içerisinde kadın oranı yüzde 38,5'tir. Ayrıca, üniversitelerin yüzde 9,8'inde kadın rektör görev yapmaktadır. Mimarların yüzde 39'u, avukatların ise yüzde 36'sı ve bankacıların yüzde 50,2'si, polislerin yüzde 5,6'sı kadındır. Kadınların bürokrasi içerisinde üst düzey karar verici konumlarda yer alması da oransal olarak düşüktür. Bürokraside üst düzey yöneticilerin yüzde 93’ü erkek, yüzde 7'si kadındır. Ancak bu tür görevlere gelen kadınların çok başarılı oldukları da bir gerçektir.'' -TÜRKİYE'DE KADIN İSTİHDAMI- Kadın istihdamına ilişkin çok çeşitli ve çok yönlü çalışmalar yapıldığını anlatan Bakan Kavaf, ''Türkiye'de 2009 yılı verilerine göre; kadınların iş gücüne katılma oranı yüzde 26, istihdam oranı yüzde 22,3, girişimcilik oranı yüzde 13,3 iken işsizlik oranı yüzde 14'tür. İktisadi faaliyet kollarına göre istihdam oranlarına bakıldığında istihdam edilen kadınların yüzde 41,7'si tarım, yüzde 14,6'sı sanayi ve yüzde 43,7'si hizmet sektöründe yer almaktadır. İstihdama katılan kadınların yüzde 58,4'ü esas işinden dolayı herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı değildir'' dedi. Dünya Ekonomi Forumunun yayımladığı Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksinde, 134 ülkede yapılan araştırmaya göre Türkiye'nin, Güney Afrika'nın da gerisinde, 126. sırada yer aldığı aktarılan açıklamada, İskandinav ülkeleri ilk sıralarda yer bulurken, sondan üç ülkenin Yemen, Çad ve Pakistan olarak sıralandığı kaydedildi.