İNGİLTERE BASINI
İngiltere gazeteleri, Başbakan Gordon Brown'ın Washington'da ABD Başkanı Barack Obama'yla yapacağı görüşmeyi öne çıkarıyor bu sabah. Independent, "Brown, yarım yüzyıldır görülen en ağır resesyon karşısında küresel ekonomiyi kurtarma planlarına, dünyanın en güçlü adamının desteğini almaya çalışacak" yorumunu yapıyor.
"Brown İngiltere'yle ABD arasındaki 'özel ilişki'yi tazelemeye kararlı şekilde vardı Washington'a.
"Obama'ya hediye olarak da bundan 130 yıl önce köle ticaretini önlemekte hizmet veren HMS Gannet gemisinin kerestesinden doğranmış özel bir kalemlik getirdi. Oval Ofis'te başkana ait masanın kerestesi de bu gemiyle aynı cinsten kerestenin kullanıldığı HMS Resolute'dan geliyor.
"İngiltere Başbakanı'nın bürosu, hediyenin iki ülke arasındaki tarihi bağları temsil etmek üzere tasarlandığını açıkladı."
'Laf değil icraat' Independent başyazısında da Londra ile Washington arasındaki özel diplomatik bağların abartılageldiğini, ancak özellikle bu ziyarette,"lafa değil, icraate bakılması gerektiğini" vurguluyor.
"Bu gezi, Obama'dan çok Brown için önemli. Başbakan, Washington'u ziyaret eden ilk Avrupalı lider olmanın tadını çıkaracak ama Obama, aynı oranda heyecanlanmayacak. Bu görüşmede küresel ekonomik krizin ağırlık taşıyacağı anlaşılıyor.
"Bu açıdan bakıldığında, Londra'da gelecek ay yapılacak G20 zirvesi önemli. Zira 30'lu yıllardaki krizin çok ağır yaşanmasının nedenlerinden biri de, ülkelerin, deflâsyon ve toplu işsizlik gibi sorunlarla uluslararası mücadele yerine, komşularının kaybı pahasına, tek başlarına önlemler almayı seçmeleriydi.
"İkili ilişkilerin kalitesi de nihayetinde geçmiş başarılarla değil, mevcut olanla ölçülür. Brown da övgüler karşısında dikkatli hareket edip sonuca odaklanmalı."
Kamuoyu yoklamaları
Guardian gazetesinin haberine göre ise İşçi Partisi, son kamuoyu yoklamalarında, gelecek seçimlerde bozguna uğrayacak gibi görünüyor, bu nedenle de kabine üyeleri, Brown'ı yarın Amerikan Kongresi'nde yapacağı konuşmayı, İngiltere'deki hataları itiraf etmek için kullanmaya çağırdı.
"İngiltere Başbakanlık bürosundan yapılan açıklamaya göre, Gordon Brown konuşmasında korumacılıkla mücadele çağrısı yapacak.
"Brown ayrıca Amerikan Başkanı'na, uluslararası bankacılık sistemini denetleyecek bir mekanizma kurulması için bastıracak."
Darling mülakatı İşçi Partili hükümetin ekonomi konusunda çizdiği tablo Daily Telegraph'ın bir haberinde de tartışılıyor.
Gazete manşetten Maliye Bakanı Alistair Darling'in özel mülakatını öne çıkarmış; haberin başlığı:
Darling: "Ekonomide hatalar yaptık"
"Maliye Bakanı, gazeteye verdiği mülakatta, hükümetin, ülkeyi ekonomik gerilemeye sürükleyen olaylardan alması gereken pek çok ders olduğunu söylerken bankalardaki düzenlemelerin hatalı olduğunu kabul etti.
"Kısmen son on yılda mali piyasaların kontrolden çıkmasına izin veren bakanları töhmet altında bırakan mevcut ekonomik kriz konusunda hükümetin üst düzey bir yetkilisi, ilk kez sorumluluğunu kabul ediyor.
"Başbakan Brown'ın eski ekonomi danışmanı Ed Balls da daha sıkı düzenlemelere başvurmuş olmaları gerektiğini kabul etti. Ancak Balls, Muhafazakârların da bankalara yönelik düzenlemelerin hafifletilmesine yeşil ışık yakmış olduklarının altını çizdi."
"Maliye Bakanı'nın açıklamalarının, Brown üzerinde, mali çöküşteki rolü yüzünden Washington'da özür dilemesi yolunda baskı yaratacağı belirtiliyor.
"Zira Brown'ın Maliye Bakanlığı sırasında uygulamaya konan pek çok düzenleme şimdi mercek altında...
"ABD Başkanı Obama hâlihazırda son on yılda alınan kararlardan duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Ancak Başbakan, yaşanan sorunlardan devamlı küresel güçleri sorumlu tuttu.
Mülakat, Independent gazetesinin Com Res şirketine yaptırdığı kamuoyu anketine rastlıyor. Ankete katılan seçmenlerin yüzde 35'i ekonomi konusunda hükümetten çok muhalefetteki Muhafazakârlara güveniyor.
Kasvetli gün Financial Times, "dünya piyasaları için kasvetli gün" manşetiyle çıkmış bu sabah.
"Dünya borsaları, küresel mali krizin bitecek gibi görünmemesinden duyulan kaygı karşısında alt üst oldu. Dow Jones, 1997 yılından bu yana en düşük seviyesine geriledi.
"Londra'daki FTSE endeksi de son altı yılın en düşük noktasında faaliyet gösterdi. Bu tabloyu Asya borsalarında büyük düşüşler izledi.
"Financial Times, krizin Körfez ülkelerini de vurduğuna dikkat çekiyor:
"Ekonomik yavaşlamanın Körfez'e dek ulaştığını kanıtlayan son işaretler, Dubai'den geldi.
"Burada faaliyet gösteren sözleşmeli müteahhitler ve aracı firmalar, nakit akışında ciddi sıkıntılarla karşı karşıya.
"Bu durum, temel olarak devletle bağlantılı planlamacıların kredi piyasalarından zarar görmelerine, yatırımcıların dışarı kaçmasına ve yerel emlak piyasasının sarsılmasına bağlı olarak, mali taahhütlerini yerine getirememelerinden kaynaklanıyor.
"Bazı müteahhitlere ve proje danışmanlarına altı aydır ödeme dahi yapılmadığı belirtiliyor."
'Ukrayna iflasın eşiğinde' Independent gazetesi Ukrayna'daki ekonomik duruma iki sayfa ayırmış, haberin başlığı:
"Ukrayna: İflasın eşiğine gelen ulus"
"Independent yazarlarından Mary Dejevsky, Kiev'den gönderdiği haberde, Ukrayna'nın borç içinde yüzdüğünü ve bu hafta doğalgaz borcunu ödeyemediği için kesintiye hazırlandığını yazıyor.
"Amerika hapşırdı, kıta Avrupa’sının bankaları ağır soğuk algınlığı geçirdi, yeni Avrupa'nın mini ekonomileri ise birer birer gribe teslim oldu.
Ama başını Ukrayna'nın çektiği doğudaki komşu ülkelerde sıtma tehlikesi var. Kimliğini açıklamayan uluslararası finans uzmanlarına göre Ukrayna hâlihazırda iflas etmiş durumda.
Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick, Brüksel'deki AB toplantısı öncesinde Avrupa'yı son 20 yılın başarılarının bir ekonomik kriz yüzünden kaybedilmemesi amacıyla ortak hareket etmeye çağırdı. Avrupa Birliği Ukrayna'yı kısmen yabancı bankaların ihtiyatsızlığı kısmen de kendi hatalarını yansıtan kaderinden kurtarabilir mi ya da kurtarmalı mı, orası tartışılır. Ama ekonomik krizin ateş hattında sıradaki ülkenin Ukrayna olduğuna şüphe yok."
Bauer iş başında Jack Bauer, yeniden dünyayı kurtarıyor.
Tüm dünyada milyonlarca izleyicisi bulunan "24", karbondan arınmış ilk televizyon dizisi olmaya hazırlanıyor.
Dizinin yapımcıları, set jeneratörlerinde kullanılan yakıttan ulaşıma ve özel efektlere kadar bir çok açıdan dizinin yol açtığı kirliliği azaltıyor.
Ancak Bauer'in kötü adamları çevreyle uyumlu hibrit bir otomobilde kovalaması yeterince heyecanlandırmaz, diyen dizinin hayranlarının korkmalarına gerek yok.
Zira dizideki patlamalar, hızlı kovalamalar azaltılmayacak sadece doğaya verilen zarar dengelenecek ve bunun için de Hindistan'daki rüzgâr enerjisi yataklarından faydalanılacak.
ABD BASINI (2 Mart) Christian Science Monitor Irak’ta sağlanan gelişmelere rağmen Kerkük’ün statüsü ve petrol gelirlerinin paylaşımı konularının hala çözülemediğine dikkat çekiyor. Gazete, bu nedenle Obama yönetiminden Irak’tan çekilme takvimi konusunda esnek davranmasını istiyor.
"Irak henüz güllük gülistanlık bir ülke haline gelmedi. Bu nedenle Obama askerlerin nihai çekilme takvimi konusunda katı bir tavır izleyemez. Obama’nın muharip güçleri 2010 yılına kadar çekip geride 50 bin kadar asker bırakma konusundaki katı tavrı, Iraklı politikacıları kendi aralarında uzlaşmaya zorlamanın bir yöntemi olarak görülmelidir. Obama, Irak’ın kargaşaya veya diktatörlüğe sürüklenmesini göze alamaz. Özellikle İran’ın artan nüfuzu da göz önüne alındığında, bölgenin demokratik bir Irak’a ihtiyacı var. Amerika, Irak’ta çok fazla hata yaptı. Yeni bir hatayı daha kaldıramaz."
USA Today Irak’taki belirsizliklere rağmen, bir çekilme takvimi açıklanmasını destekliyor. Gazete, Obama’nın açıkladığı takvimle ilgili şu yorumda bulunuyor:
"Kuzeyde, fiili bir bağımsızlık yaşayan Kürtler, petrol gelirlerini merkezi hükümetle paylaşmak istemiyorlar. Ülke yönetiminde egemen olan Şiiler, Sünnileri güvenlik güçlerine dahil etme konusunda ayak sürüyorlar. Amerikan askerleri çekilirken, Amerikalı diplomatlar da bu sorunların çözümü için çaba harcamaya devam edecektir. Ancak son tahlilde, Irak savaşının ne kaybedilmesine ne de sonsuza kadar sürmesine izin verilebilir. Bazı Obama yandaşları kandırıldıklarını düşünseler de, açıklanan çekilme planı, belirli esneklikler içermek koşuluyla, oldukça makul bir plandır."
Boston Globe Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın Ortadoğu gezisini değerlendiriyor. Gazete, İsrail ile Filistin arasında iki devletli bir çözüme ulaşılması için Amerika’nın sabırlı ancak kararlı davranması gerektiğini vurguluyor.
"İsrail’de, Filistin devletine karşı olan Likud lideri Benyamin Netanyahu bir sağ koalisyon kurmaya çalışıyor. Filistin’de de siyasi durum İsrail’dekinden daha parlak değil. Bill Clinton’un Camp David’de sağlayamadığı barışı gerçekleştirmek Hillary Clinton için onurlu bir tutku olmalıdır. Amerika ve müttefikleri açısından, İsrail-Filistin barışı kadar faydalı olabilecek çok az diplomatik başarı vardır. Ancak Clinton’ı çok zor bir süreç bekliyor. İsrail-Filistin barışı için öncelikle bölgesel bir çerçeve oluşturulması gerekiyor. Bu konuda müttefiklerden destek istemeli ve çok akıllıca hareket etmelidir."
Washington Post Pakistan hükümetinin Taliban’la anlaşarak Svat bölgesinde şeriat ilan etmesini tehlikeli bir gelişme olarak görüyor. Gazete, Washington’un terörle mücadele konusunda Pakistan’a daha fazla baskı uygulamasını istiyor.
"Pakistanlı liderler ve komutanlar, Taliban’ın giderek güçlenmesinin yol açtığı tehlikenin farkında oluklarını söylüyorlar. Ancak, pratikte Pakistan ordusunun büyük bir kısmı Hindistan’a karşı konuşlanmış durumda. Üstelik militanlara karşı yeterli eğitim ve donanıma da sahip değil. Ancak Amerika’nın da elinde bazı kozlar var. Pakistan hükümetinin Amerika’dan istediği askeri ve ekonomik yardım, hükümet güçlerinin ülkenin batısında yeniden denetimi ele almasına ve aşırı unsurları temizlemesi koşuluna bağlanmalıdır. Bu amaca uygun bir askeri ve siyasi strateji oluşturulmalıdır."
(Amerika'nın Sesi)
(Not: Saat farkından ötürü ABD basını gecikmeli olarak verilebilmektedir)ALMAN BASINIGazze Şeridi’nin yeniden imarı için dün düzenlenen uluslararası yardım konferansı ve Almanya’nın Hannover kentinde başlayan CeBİT bilişim fuarı, 3 Mart 2009 tarihli Alman basınında öne çıkan konular…
Frankfurter Allgemeine Zeitung, Gazze’ye yapılacak yardımların kalıcılığının şüpheli olduğu yorumunda bulunuyor:
“Amerikalılar Gazze Şeridi’nin yeniden imarı için yaklaşık bir milyar dolar harcayacak. Almanya 150 milyon euro ayıracak. Zengin Arap ülkelerinden de yüksek miktarlarda para akacak. Ancak tüm bu plan ve mali yardım vaadleri, acil ihtiyaç üzerine inşa edilen her şeyin bir sonraki çatışmada yerle bir edilmesi korkusunun gölgesinde kalıyor. Barış sürecinin tarafları, İsrail ve Filistinliler’in ahvali iyi görünmüyor.”
Münih’te yayımlanan Münchner Merkur gazetesinin yorumu ise şöyle:
“Gazze Şeridi’ndeki son savaşın açtığı yaralar korkunç. İnsanların yardıma ihtiyacı var. Arap ülkeleri de, ABD ve Almanya da yardıma hazır. Ama bu paralarla kurulacak okul, klinik ve diğer binaların İsrail ile bir sonraki çatışmada yeniden enkaza dönüşmesi tehlikesi karşısında yardımların bir anlamı var mı? Yeni savaşların çıkması ancak kalıcı barışla önlenebilir. Bu da Hamas ve El Fetih’in barışması, militan Hamas’ın El Fetih lideri Mahmud Abbas ile iktidarı paylaşmayı kabul etmesi ve İsrail karşıtı tutumunu değiştirmesi ile mümkün olabilir.”
Mitteldeutsche Zeitung gazetesi, toplanan paraların gerçekten ihtiyacı olanlara ulaşıp ulaşmayacağı sorusunu yöneltiyor yorumunda.
“Hamas’ın yardım konferansına davet edilmemesi gerçeği bile, radikal İslamcılar’a verilen değeri ortaya koyuyor. Uluslararası topluluk Hamas’a güvenmiyor. Ancak paranın gerçekten ihtiyacı olan ailelere ulaşması yolu da tıkanmış oluyor. Hamas hükümeti bu konuda teklif getirmiyor. İnsanlardan dağıtılan paraları ‘bağış’ adı altında yeniden geri alması tehlikesi de var. Sonuçta kaynakların aktarımı net siyasi koşullara bağlanmalı. Böylece Hamas’ın kurban rolüne geri dönmesi de engellenebilir. Çünkü Hamas aynı zamanda yaşanan yıkımın sorumlularından biri.”
Mannheimer Morgen gazetesinin yorumu ise şöyle:
“Ortadoğu Dörtlüsü’nün şimdiye kadarki sloganı, ılımlı Mahmud Abbas’ın kontrolündeki Batı Şeria’yı destekleyip Abbas’ı güçlendirmekti. Gazze Şeridi ise halkın Hamas hükümetinin nelere yol açtığını görmesi için kendi başına terk edildi. Şimdi uluslararası topluluk Gazze’ye yatırım yapmak istiyor. Benzer hesaplarla. Bu sefer Gazze’nin İran dahil, radikal İslamcı etkilerden arındırılması isteniyor. Hamas ile ateşkes yapmadan bu hedefe ulaşılamaz.”
Neue Osnabrücker Zeitung ise ekonomik kriz ışığında AB genişlemesi ile ilgili tartışmaları ele alıyor yorumunda.
“Mevcut ekonomik ve mali kriz AB’yi de rayından çıkarmış durumda. Sübvansiyon yarışı tam hız sürüyor. Çoğu hükümet için, her zaman açıkça itiraf etmeseler de ulusal öncelikler Avrupa’dan önde geliyor. Bu tür bir bencilliği siyasi açıdan anlamak mümkün, ama sonuçta dar görüşlü bir bencillik. Prag’da dün yapılan toplantıda AB üst düzey yetkilileri haklı olarak, beş yıl önceki Doğu’ya genişlemenin tarihi bir başarı olduğunu vurguladı. O dönemde on Doğu Avrupa ülkesinin Birlik’e alınması ekonomik açıdan Birlik’in eski üyelerine pahalıya patlamış olabilir. Ama her açıdan değdi. Çünkü o zamandan beri Avrupa kıtasının büyük bölümünde yaşam daha serbest, daha güvenli ve daha istikrarlı hale geldi.”
Almanya’nın Hannover kentinde başlayan bilişim Fuarı CeBİT ile ilgili yorumlara geçiyoruz şimdi de. Augsburger Allgemeine gazetesi sektörün durumunu ele alıyor yorumunda:
“Ekonomideki gerileme sektöre daha tam yansımasa da etkileri görülmeye başladı. CeBİT’e katılım son 20 yılın en düşük seviyesinde kaldı. Şirketlerin çoğu, fuara katılmaya gerçekten değip değmeyeceği sorusunu soruyor ve sonuçta tasarruf etmeyi tercih ediyor. Bir kısmı da Berlin’deki elektronik fuarı IFA gibi rekabete dayalı organizasyonlara bel bağlıyor. Bazıları ise katı rekabet nedeniyle zaten gerilerde kalmış durumda.”
Würzburg’da yayımlanan Main-Post gazetesinin yorumu ise şöyle:
“2008’e göre katılımcılarda dörtte birlik düşüş, sergi alanında beşte birlik küçülme. Bilgisayar fuarı CeBİT, 1990’daki seviyesine geriledi. 1990, İnternet’in daha yeni yeni tutunmaya başladığı, cep telefonu ağırlığının hala kilo ile ifade edildiği bir dönemdi. CeBİT gibi fuarlar artık enformasyon teknolojisi alanındaki şirketler için her şeyin ölçütü değil. Ancak CeBİT tüm kötü gidişata rağmen yeniden uzman kitleye çark etti. Özüne dönüş, CeBİT’e iyi gelecek.”
(Deutsche Welle Türkçe)