Cumhuriyet yazarı Çiğdem Toker, "Yap-İşlet-Devret" yöntemiyle yaptırılan 3. havalimanı projesinin halka “Milletin cebinden beş kuruş çıkmayacak" sloganıyla tanıtıldığını hatırlatarak "Oysa bu projede de milletin cebinden sanıldığından daha çok para çıkıyor" dedi.
Toker, bugün (31 Mayıs 2017) yayımlanan yazısında şunları söyledi:
"Kamu İhale Kanunu’nun 21/b maddesi işletildiğinde, açık ihale yapmak yerine, idare belli firmaları çağırıp aralarından seçerek yol yaptırıyor. Son dört yılın 'davet' yöntemli ihalelerine bakıldığında İGA konsorsiyumunu oluşturan firmaların, büyük ölçekli 'davet'li işler yaptığı görülüyor."
Söz konusu durumun "bütçeden zahmetsiz fonlama" anlamına geldiğini ifade eden Toker'in, "Davet’li yollar 3. havalimanına çıkıyor" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
3. havalimanı inşaatında çalışan kamyonların Fetih şovunu “korku filmi”ne benzetenler oldu. Daha fazlası bence. Kamyon şoförlerinin ortak jesti gibi sunulan bu “anlaşmalı” şov, uygarlık vaadi ardına saklanmış şiddet ve ilkelliği gözümüze sokan mütecaviz bir gösteriydi.
Birden çok kritere göre Cumhuriyet tarihinin en büyük projesi olarak takdim edilen 3. havalimanı, büyüklüğüyle orantılı olarak yeşili yok eden proje olarak da ilerliyor. Yap-İşlet-Devret yöntemiyle yaptırılan diğer mega projeler gibi 3. havalimanı da “Milletin cebinden beş kuruş çıkmadığı” sloganıyla tanıtıldı. Oysa bu projede de milletin cebinden sanıldığından daha çok para çıkıyor. Anlatayım:
3. havalimanını inşa eden İGA konsorsiyumu, beş tanınmış müteahhitlik şirketinden oluşuyor: Cengiz-MAPA-Limak-Kolin-Kalyon.
Karayolları Genel Müdürlüğü’nün, son 4-5 yıldır, olağandışı durumlarda kullanılan “pazarlık” yöntemini ihalelerde olağan bir yol olarak seçtiğini geçen pazar yazdım. Kamu İhale Kanunu’nun 21/b maddesi işletildiğinde, açık ihale yapmak yerine, idare belli firmaları çağırıp aralarından seçerek yol yaptırıyor. Son dört yılın “davet” yöntemli ihalelerine bakıldığında İGA konsorsiyumunu oluşturan firmaların, büyük ölçekli “davet”li işler yaptığı görülüyor. Aşağıda -derlediğim- yıllara göre İGA’yı oluşturan firmalara “verilen” davetli işleri paylaşıyorum;
2013 yılı
Ordu-Ulubey-Topçam 50.4 milyon TL Kalyon (TCK)
Batman-Siirt köprü yapımları 136 milyon Nurol+Cengiz
Genç-Servi yolu 79 milyon TL Cengiz+Özaltın
Şırnak-Pervari ayrı yolu 181.8 milyon TL Limak
Van-Hakkâri ayr. Başkale 305.2 milyon TL Mapa
Toplam: 752.4 milyon TL
2014 yılı
Samsun-Sinop ayrımı Güzelçay yolu
78.8 milyon TL Cengiz İnşaat
Kastamonu-Çankırı Ilgaz 213.3 milyon TL Cengiz İnşaat
Toplam: 292.1 milyon TL
2015 yılı
İzmir-Manisa Devlet yolu Sabuncubel
Tüneli ve bağlantı yolları yapımı 193 milyon TL Kalyon İnşaat
Tandoğan-Keçiören metrosu bağlantı 29.5 milyon TL Limak İnşaat (Ulaştırma Bakanlığı)
Trabzon-Aşkale(Dokap) Maçka-Kara-hava yolu 44.8 milyon TL Cengiz İnşaat
Toplam: 267.3 milyon TL
2016 yılı
İkizdere Ayr.-Ovit Tüneli bağlantı 390.5 milyon TL Cengiz İnşaat
Toplam: 390.5 milyon TL
2017 yılı
Kastamonu-Çankırı Kırık Barajı varyantı
yol yapım işi 607.3 milyon TL Cengiz İnşaat
Sabuncubel Tüneli ve bağlantı yolları 175 milyon TL Kalyon İnşaat
Toplam: 782.3 milyon TL
Havalimanı şirketlerine 2.5 milyar
Son beş yıldır 3. havalimanı şirketlerine çoğunluğu KGM olmak üzere, “pazarlık” usulüyle verilen işlerin toplamı 2.5 milyar TL’ye ulaştı. Bu tutarın yarıdan fazlasını ise (1.4 milyar TL’si) Cengiz İnşaat’a ihale edilen işler oluşturuyor.
Soru şudur: Deprem, afet, öngörülemez hallerde uygulanan davet yöntemi, kötüye kullanılmadan serbest rekabet ortamında normal ihale yapılsa, İGA şirketleri ve en çok da Cengiz İnşaat bu büyüklükteki yol ihalelerini alabilir miydi?
21/b yönteminde ısrarın özel bir nedeni mi var? Karayolu ihalelerinde ihale bedelleri, bütçeden direkt aktarılıyor. Acaba 3. havalimanının ilerlemesi, bütçeden 21/b yoluyla İGA şirketlerine aktarılan ihale kaynakları sayesinde (de) mi mümkün oluyor? Ne dersiniz?