Frankfurter Rundschau gazetesi çifte vatandaşlık konusunda varılan uzlaşmayı şöyle değerlendiriyor:
“Hrıstiyan Demokrat Birlik ve Sosyal Demokrat Parti, Alman vatandaşlığı yasasında çifte vatandaşlığa kapıyı, koalisyonun küçük ortağı Hrıstiyan Sosyal Birlik'in arzu ettiğinden biraz daha fazla açtı. Sosyal Demokrat – Yeşiller ortaklığında yönetilen eyaletlerin de desteğiyle Sosyal Demokrat Parti, Birlik partilerini ikna edebildi. Ancak şurası kesin ki büyük koalisyondan daha fazlası bekleniyordu. Uyum politikaları daha akıllıca ve insancıl olsaydı, vatandaşlık yasası büyük bir reformdan geçirilir ve burada on yıllardır yaşayan ve çalışan herkese çifte vatandaşlığın kapısı açılırdı. Ancak maalesef öyle olmadı…”
General-Anzeiger gazetesinde de aynı konuya ilişkin şu satırları okuyoruz:
“Varılan uzlaşma elbette bütün sorunların çözümü değil. Ancak Almanya modern bir vatandaşlık yasasına sahip olmak için adım adım ilerliyor. Adaletsizlikler azaltılıyor, ancak tamamen yok edildikleri söylenemez. Gençleri 23 yaşına kadar ait olacağı vatandaşlıkla ilgili bir seçim yapmaya zorlayan opsiyon modeli dünden beri artık yok.”
Nordsee-Zeitung da Almanya'daki nitelikli eleman sıkıntısına işaret ederek şu değerlendirmeye yer veriyor:
“Yaşlanan nüfusu ile nitelikli iş gücü sıkıntısı çeken Almanya, zaten burada yaşıyor olan gençlere hoyratça davranıyor. Bunu anlayan birileri var mı? Zira bunun aksinin olması gerekirdi. Yani şöyle: Evet, buraya hoş geldiniz. Biz sizi istiyoruz ve size ihtiyacımız var. Avrupa Birliği'nde her iki ülkeden biri çifte vatandaşlığı koşulsuz kabul ediyor…”
Der Tagesspiegel gazetesinde ise Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in Almanya ziyareti irdeleniyor:
“Çin, Almanya'nın Asya'da en önemli, dünya çapında da üçüncü büyük ticari ortağı… Sekiz yıl sonra Almanya'yı ziyaret eden ilk Çin Devlet Başkanı olan Şi Cinping kalabalık bir heyetle geliyor: Cinping'in ekonomi heyetinde 100'den fazla kişi yer alıyor ve bu seyahatte milyarlarca euroluk yatırımların görüşülmesi bekleniyor. Ziyaretin jeostratejik boyutunun yanı sıra Pekin’le ilişkilerin geliştirilmesi için çaba gösteren Başbakan Angela Merkel de ABD Başkanı'yla birlikte Batılı öncü bir lider olarak yer edindi. Merkel Doğu'da dünyanın en güçlü kadını olarak görülüyor. Ancak Çin'deki demokratikleşme ve insan hakları ihlalleri ile ilgili sorunları da konuşması gereken Merkel'in aynı zamanda Batı'nın Çin'i kendi yanına çekme girişiminin başarısızlığa uğramasını da engellemesi gerekiyor.”