Ukrayna’daki krizin Kırım’a yansımaları ve Rusya’nın tutumu, Almanya’da Avrupa
Parlamentosu seçimleri için yüzde 3’lük barajın Anayasa Mahkemesi’nce iptali ve
Fransa’daki ekonomik durum, bugünün Avrupa basınından seçtiğimiz yorum konuları.
İspanyol El Mundo gazetesi, Rusya'nın Kırım Yarımadası'nda baş gösteren kriz ile ilgili
tutumunu ele alıyor:
“Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, arı kovanını andıran Ukrayna’da gerilimi
tırmandırıyor. Moskova’nın, ordunun savaşa hazırlık seviyesinin denetleneceği
açıklaması, Putin’in intikamının gecikmeyeceği anlamına geliyor olabilir. Ama bu aynı
zamanda sadece Rus liderin keyfî ve sorumsuz diplomasi tarzı da olabilir. Uluslararası
topluluk bu krizin askerîleşmesine izin veremez. Bu, Ukrayna’da bir iç savaş tehlikesini
son derece artırır. Aynı zamanda da ortak bir çözüm bulma ve Ukrayna’nın iflasını
engelleme yönündeki umutları ortadan kaldırır.”
Avusturya'nın başkenti Viyana'da yayımlanan Der Standard
gazetesi devrimci protesto
hareketlerinin söz konusu ülkelerin imajını toptan değiştirdiğini belirtiyor:
“Maidan, Tahrir, Taksim... Bunlar sadece Kiev, Kahire ve İstanbul’daki meydanların
adları değil, son dönemlerin devrimci protestolarının kısa adı. Bu semboller, beyinlerdeki
Ukrayna, Mısır ve Türkiye tablosunu temelden ve kalıcı bir şekilde değiştirdi. Maidan
hareketi ve Turuncu Devrim öncesinde Ukrayna deyince ortalama bir AB vatandaşının
aklına ne geliyordu? Rusya’nın yakınlarında bir yerde uzak bir ülke, Rusya’nın bir
uzantısı. Ama Kiev’deki barikat görüntülerinin televizyonlarımızın ekranlarına
yansımasının ardından durum değişti. Bu barikatların arkasında duran insanları gördük,
dinledik. Genç, yaşlı, öğrenci, ev kadını ve aralarında demokrasi ve hukuk devleti talep
eden pek çok eğitimli insan. Yani bizim gibi Avrupalılar. Tabii ki şu farkla: Onlar bu
değerler için canlarını ortaya koymaya ve haftalar boyunca buz gibi soğukta kamp
kurmaya hazırlardı.”
Lüksemburg'dan Luxemburger Wort gazetesi ise Alman Anayasa Mahkemesi'nin,
Avrupa Parlamentosu seçimleri için yüzde 3’lük barajı iptal etmesi kararını ele alıyor:
“Almanya'da da geçerli olan kriz havası
göz önünde bulundurulduğunda sadece Hür
Demokratlar ya da Korsanlar gibi liberal ve özgürlükçü partiler değil, aynı zamanda
Almanya İçin Alternatif ve Cumhuriyetçi Parti gibi Avrupa karşıtı ve radikal partiler de
seçimlerde oylarını artıracak. Bu hoşa gitmeyebilir ama demokrasinin bir parçasıdır.
Ama sonuç itibariyle şu soruyu da sormak gerek: Avrupa Parlamentosu seçimleri için
tüm AB ülkelerinde geçerli bir ortak seçim hukuku oluşturmanın zamanı gelmedi mi?”
Fransız Le Télégramme gazetesi ise Fransa hükümetinin ekonomi politikalarını
eleştiriyor:
“Yunanistan’ın, evet yanlış duymadınız Yunanistan’ın tünelin ucundaki ışığı
gördüğü,
İspanya’nın gösterdiği çabaların ardından umut kazandığı, yeni İtalya Başbakanı'nın
ülkeyi resesyondan çıkarmak üzere reformlar için kolları sıvadığı bir dönemde Fransa
Cumhurbaşkanı François Hollande ve ekibi işsizlik eğrisini geri çevirme bahsiyle türlü
oyunlar oynuyor. Rekabet gücü, dayanışma, sorumluluk: Cumhurbaşkanının paktlarının
hiçbir anlamı yok. Çünkü içerikten yoksun. Ve hükümetin Fransızları vergi
bombardımanına tutarken fena halde yanılmış olduğunu herkes görüyor. Bu pek keyif
vermese de...”