Berlin'de yayımlanan Die Welt gazetesi Rusya'nın Ukrayna krizine gösterdiği tepkiyi konu alan yorumunda şu görüşlere yer veriyor:
“Rusya, Vladimir Putin'in hayalindeki Avrasya İmparatorluğu'nu Ukrayna olmadan kuramaz. En azından şimdilik. Bunun sonuçlarını Putin açısından da sınırlandırmak mümkün olmaz. Rusya, dolar karşılığında Batı Avrupa'ya doğalgaz taşıyan borularını Ukrayna topraklarından geçirmek zorunda. Ancak bu gözü dönmüş Rusya'dan zarar gelmeyeceği anlamına da gelmez. Sihirli formül, kendi çıkarlarını göz ardı etmeden bütün taraflar arasında denge kurabilmektir. Önce Avrupa, Ukrayna'ya müdahale etmesinin son derece olumsuz sonuçlar doğuracağı hususunda Rusya'yı aydınlatmalıdır. Ama aynı zamanda Washington, Londra, Paris ve Berlin yönetimleri Rusya'nın menfaatlerini kale almazlık etmediklerini de açıkça göstermelidirler.”
Frankfurter Allgemeine Zeitung da Kırım yarımadasındaki huzursuzlukları konu alan bir yorum yayınlamış:
“Önde gelen Rus politikacılarının Kırımlıları Ukrayna'dan ayrılmaya çağırdığını kimse iddia edemez. Ancak kullandıkları ifadeler Rusça konuşan ayrılıkçılara geniş bir yorumlama alanı açıyor. Kırım'daki protestolara Moskova'nın Kiev yönetiminden farklı bakması anlaşılabilir bir tutumdur. Ama yine de Rus yönetimi sadece yurttaşlarının çıkarlarına sahip çıkmayıp başka emeller peşinde de koştuğundan şüphe duyulmasına adeta davetiye çıkarıyor. Yoksa Rus Karadeniz donanmasının üslendiği Sivastopol'da ateşle oynayanlara suskun kalmaz ve onlara dayanışma ziyaretlerinde bulunmazdı. Orada bir Rus vatandaşı silahlı birlikler kurup yollara barikat kuran harekete önderlik ediyor. Tansiyonun yükseldiği ortamda bu tehlikeli bir oyundur.”
Alman Anayasa Mahkemesi'nin Avrupa Parlamentosu seçimlerinde uygulanan 3'lük oy barajını, siyasi partiler arasındaki fırsat eşitliği ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle iptal etmesi, bugünkü Alman basınında geniş yankı buldu. Frankfurter Rundschau gazetesinin yorumu şöyle:
“Hür Seçmenler, Hayvan Severler ve diğer küçük partiler ilk kez Avrupa Parlamentosu'nda koltuk kazanma şansına kavuştu. Büyük bir heyecanla seçim kampanyası için kolları sıvayacaklar. Mahkeme kararı büyük partilerin seçmenlerini de moral bozukluğuna uğratmayacak, aksine motive edecektir. Çünkü aşırı Alman milliyetçilerinin Avrupa Parlamentosu'nda işi olmadığını düşünen herkes mutlaka sandığa gitmek zorunda olduğunu biliyor. Yüzde üçlük oy barajı Alman Nasyonal Demokrat Partisi ve kafadarlarını parlamentodan uzak tutmaya artık yetmiyor. Kitle partileri de seçim kampanyasında tansiyonun yüksek olacağını hesaba katacaklardır. Büyük partiler öncelikle Euro'yu kurtarmanın neden kaçınılmaz olduğunu seçmene anlatmak zorundalar. Bu bakımdan Anayasa Mahkemesi kararının birçok olumlu sonuç doğurduğu söylenebilir.”
Almanya'nın Essen şehrinde yayımlanan Neue Ruhr/Neue Rhein Zeitung gazetesi servet dağılımının giderek bozulmasını konu alan yorumunda devletin düzenleyici eline ihtiyaç duyulduğunu yazıyor:
“Devletin görünen eli, piyasanın sosyal meseleleri çözmekten aciz olan elini şimdiden kavrayıp ona yön vermelidir. Veraset vergisinin arttırılıp servet vergisinin yeniden yürürlüğe konmasını talep etmenin sosyalizmle ilgisi yoktur. Ne için? Eğitimi, kütüphaneleri, gençlik projelerini desteklemek için. Yaşlılıkta fakir düşme problemini çözmek için. Dünyada, büyük servetten bu kadar az vergi kesip güçlünün katkısından böylesine kayıtsızca feragat eden başka büyük sanayi ülkesi yoktur.”