Gündem
BBC Türkçe

23 Kasım İngiltere basın özeti

Guardian gazetesi, MHP'nin desteğiyle yaşama geçirilecek yeni anayasa değişikliğiyle Erdoğan'ın 2029'a kadar görevde kalabileceğini yazıyor. Financial Times, Türkiye'nin AB Büyükelçisi Selim Yenel'in Türkiye-AB ilişkileri üzerine yazdığı mektubu yayımlıyo

23 Kasım 2016 12:07

Guardian gazetesi, Türkiye'de Milliyetçi Hareket Partisi'nin yeni anayasa için hükümete destek konusunda kırmız ışık yakmasının, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2029'a kadar görevde kalmasını sağlayabileceğini yazıyor.

Guardian, Bahçeli'nin Salı günü yaptığı, "AKP'nin değişiklik önerilerini genel olarak makul buluyoruz" açıklamasına dikkat çekiyor.

'Milliyetçilerin desteğiyle yeni anayasanın zorluk yaşanmadan kabul edilebileceğini' yazan gazete, başkanlık sistemini içeren yeni anayasa kapsamında Erdoğan'ın 75 yaşında olacağı 2029'a kadar ülkenin başında kalabileceğini belirtiyor.

Gazete CHP ve MHP'ninse yeni anayasaya karşı olduklarını hatırlatıyor.

Guardian'ın haberinde Türkiye'de 15 Temmuz darbe girişimi sonrası girişilen tasfiyelerin devam ettiği, Avrupa Parlamentosu'nun Salı günü Türkiye'nin üyelik görüşmelerini ele aldığı ve TBMM'de tartışmalı 'cinsel istismar' önergesinin geri çekildiği de belirtiliyor.

Financial Times, mektuplar sayfasında, Türkiye'nin AB Büyükelçisi Selim Yenel'in, Pazartesi günü gazetede çıkan bir analize karşı kaleme aldığı yazıyı yayımlıyor.

Yenel yazısında, Türkiye ve AB'nin yıllar içinde birçok zor dönemden geçtiğini ancak her zaman ilişkilerin çöküşüne karşı bir çözüm bulunduğunu belirtiyor ve ilişkilerin ileriye doğru gitmesinin yolunun aranması gerektiğini savunuyor.

FT Pazartesi günü, editoryal görüşlerinin aktarıldığı sayfasında Türkiye-AB ilişkilerini ele almış ve ilişkilerde bir dönüm noktasının yaklaştığını belirtmişti.

Gazete, 'Türkiye'de yönetimin otoriterliğinin Ankara'nın AB üyeliğini olanaksızlaştırdığı' yorumunu yapmıştı.

Selim Yenel mektubunda, bu makaleyi hatırlatması ardından, "Size bu ilişkinin, birkaç fırtınalı dönemden geçtiğini hatırlatmama izin verin. Bununla birlikte biz her zaman, tam bir çöküşü engelleyecek bir yol bulduk" diye yazıyor.

Yenel kendisini kaygılandıranın, hâlihazırda neredeyse olmayan müzakereleri durdurma, dondurma, askıya almayı önerme eğilimindeki Avrupa Parlamentosu'nun tutumu olduğunu belirtiyor.

Böylesi bir önerinin, herhangi bir yaptırımı olmayacağını belirten Yenel bununla birlikte bunun ilişkiler üzerinde olumsuz etkisi olacağını yazıyor.

Yenel şöyle devam ediyor:

"15 Temmuz'daki önlenen darbenin kapsamı ve derinliğini ve de bunun sonrasında alınan tedbirlerin nedenlerini açıklamada zorluk yaşamış olabiliriz, bu doğru. AB'nin bu travmatik deneyim boyunca, Türkiye'ye, bir üye ülkeye, empati göstermediği de doğru.

"Biz, bu dramatik durumla başa çıkarken dahi, Türkiye hâlâ, vizesiz seyahatin gerektirdiği tüm kıstasları karşılamanın bir yolunu bulmaya çalışıyor. Göçmen anlaşmasıyla ilgili taahhütlerimizi yerine getirmeyi de sürdürüyoruz".

Yenel yazının sonunda, 'iki tarafında da daha fazla diyalog ve anlayışa ihtiyacı olduğu bir dönemde Avrupa Parlamentosu'nun önyargılarını uzakta tutmak istediğini göstermesi ve de ileriye doğru daha iyi bir yol aramak için elini uzatması gerektiğini' yazıyor.

Guardian gazetesi, Orta Amerika ülkeleri Guatemala, El Salvador ve Honduras'ta suç örgütlerinin kadın ve kız çocuklarını cinsel sömürü için hedef alması nedeniyle, bu duruma maruz kalan kişilerin aileleriyle Meksika'ya kaçtığını yazıyor.

Haberde özetle şu bilgiler yer alıyor:

"El Salvador, Guatemala ve Honduras'ta git gide artan sayılarda kadın, suçluların sistematik olarak genç kızları seks kölesi olarak hedeflemelerine dair kanıtların artması nedeniyle ülkelerini terk ediyor.

"Bölgedeki solcu gerillalar ve ABD destekli diktatörlükler arasındaki yoğun çatışmaları bitiren barış anlaşmalarının imzalanmasından 20 yıldan fazla süre geçmesi ardından, kuzey üçgeni olarak adlandırılan bu üç ülke hâlâ, savaşın sonuçlarıyla mücadele ediyor.

"Yolsuzluk içindeki güvenlik güçleri, uluslararası uyuşturucu kartelleri ve birbirleriyle çatışma halindeki sokak çeteleri burayı, dünyanın, gerçek savaşların olduğu yerlerden dışındaki alanları dışındaki en tehlikeli bölgesine çevirmeye yardım etti.

"Kadınlara ve kızlara yönelik cinsel şiddet Amerika'nın yanı başında büyüyen mülteci krizinin, artan nedenlerinden biri.

"Geçen yıl Meksika'da tutuklanan 32 bin 142 kadın göçmenin hemen hemen üçte ikisi 18 yaşının altındaydı. 2014'ten bu yana, kuzey üçgeninden yaşları 12 ila 17 arasındaki yaklaşık 15 bin kız tutuklandı.

"Birleşmiş Milletler'in, köleliğin çağdaş şekilleriyle ilgili özel raportörü olan Urmila Bhoola, kadın ve kızları cinsel faaliyete zorlamanın modern köleliğin kanıtı olduğunu söylüyor.

'Bhoola, 'Kızların ve genç kadınların çetelerle bağlantılı faaliyetler için zorla çalıştırılmaları, özellikle de hapishanedeki çete üyelerine 'karı kocayla ilgili ziyarette' bulunma üzerinden fuhuşa zorlanmaları, cinsel sömürünün ve insanı aşağılamanın uç formlarıdır' diyor.

"Bhoola, 'Bu çeteler, bölgede geçerli olan, derinlemesine erkek egemen iktidar yapılarını yansıtmaktadır. Bu, milyonlarca kadın ve kızı etkileyen bir problemdir' diyor".

Guardian gazetesi hükümetlerin ise bu sorunu kabul etmediğini yazıyor:

"Uluslararası Af Örgütü'nün Amerikalar direktörü Erika Guevara, 'Kadınlar ve kızlar sürekli olarak bir korku ortamı içinde yaşıyor. Ülkelerini büyük oranda kontrol eden çetelerin aralarındaki acımasız savaşta ganimet olarak görülüyorlar. Yönetimler, göçü durdurmak için aldıkları milyonlarca doların bir bölümünü bu kadınların evlerinde kalabilmelerini sağlamak için kullanması gerekiyor' diyor".

Guardian haberde bazı mağdurların hikâyelerine yer vermiş.

Örneğin, 18 yaşına yeni giren Sara Rincon adlı genç kadın, El Salvador'un başkenti San Salvador'da birkaç okul dönüşünde bir çete tarafından tacize uğraması ve 30'larındaki bir adam tarafından kız arkadaşı olmazsa öldürüleceği yönünde tehdit edilmesi ardından ülkeden kaçmış.

Rincon ve babasının şimdi Meksika'nın bir kentinde küçük bir odada kaldığını aktarıyor Guardian.

Honduras'ta bir sabah çeteler tarafından kaçırılan ve bir hafta boyunca zorla alıkonan 17 yaşındaki Andrea Hernandez ise ailesiyle birlikte kaçıp geldiği Meksika'daki bir göçmen kampında gazeteye konuşmuş.

O bir hafta içinde neler yaşadığı sorusuna "Anlatamam" cevabını veren Hernandez, hiçbir şeyini alamadan ve arkadaşlarına hoş çakal dahi diyemeden ülkeden ayrıldığını belirtmiş.

Hernandez'in annesi ise "Kızım zar zor yemek yiyor, travma geçiriyor. Eskisi gibi değil. Honduras'tayken örnek bir öğrenciydi, mimar olmak istiyordu. Hepimiz için her şey bir günde değişti" demiş.

İngiltere'de gazetelerin bugün hepsinin odaklandığı haber ise, İngiltere'de Maliye Bakanı Philip Hammond'ın yapacağı sonbahar açıklaması.

İngiltere maliye bakanları parlamentoya ekonomik gidiş konusunda yılda iki büyük açıklama yapıyorlar.

Bunlardan biri sonbahar açıklaması olarak bilinen bir tür mini bütçe raporu, diğeri de ilkbaharda yeni mali yıla girmeden önce yapılan bütçe konuşması.

Sonbahar açıklaması genel olarak bütçe ve plan hedeflerinin ne ölçüde tutturulabildiği konusunda bir brifing işlevi görüyor.

Daily Telegraph açıklamanın detaylarını ilgili haberini manşetten duyurmuş.

Telegraph, Hammon'ın sosyal yardım harcamalarına 1 milyar Sterlin ayırdığını duyuracak olmasına dikket çekiyor.

Telegprah bunu, yine Muhafazakâr Parti tarafından daha önce yapılan kesintilerin olumsuz etkilerini yatıştırmayı hedeflediğini belirtiyor.

Guardian ise Hammond'ın geçim sıkıntısı çeken ailelerin konut sorunun çözmek adına 1.4 milyar Sterlin bütçe ayıracak olmasına vurgu yapıyor.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir