Yavuz Baydar*
Kaba bir tabirle, Türkiye gazetecilerinin ve bağımsızlıkta ısrarlı yazarlarının bu sene içinde başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmedi.
Avustralyalı yönetmen Peter Weir'in namını tüm dünyaya salan filmdi, The Year of Living Dangerously.
Türkçesiyle, ‘’Tehlike İçinde Yaşamanın Yılı’’.
Hikâye, Endonezya Cumhurbaşkanı Sukarno'nun bir darbe ile devrilmesine giden 1967 yılı günlerinde bazı gazetecilerin nasıl ateş hattı ortasında kaldığını, nasıl birtakım zor ahlaki tercihlerle karşı karşı kaldıklarını anlatır.
Ama eninde sonunda, o ‘’tehlike’’ dediğimiz şey, ülkeden haber geçmeye çabalayan yabancı muhabirlerin çevresinde anlatılır.
Sene 2015 – Türkiye'nin gazetecileri bakımından her şeyin baştan aşağı tehlikeye dönüştüğü bir 365 günün toplamı.
Bu sene hepimiz ülkedeki en tehlikeli mesleğin habercilik olarak tescillendiğini en acı tecrübelerle anladık.
Daha doğrusu anlamış olmalıyız.
Tutuklanan, hapse atılan gazeteciler... Mesleki değerlere ve standartlara sadakatte ısrar ettikleri için kapı önüne konulan medya çalışanları – muhabirler, fotoğrafçılar, kameramanlar, editörler, yazı işleri müdürleri, köşe yazarları, TV programı yapımcısı ve sunucuları... En sert yöntemlerle baskına uğrayarak kapatılan veya iktidarın hizmetine sunulan gazetelar ve TV kanalları... Patronlarına ağır baskı ve tehdit üzerinden habercilik hariç her türlü hükümet ve rejim propagandasının borazanı haline getirilen büyük medya grupları... Matbaada yayınlara el koymalar... Ardı arkası kesilmeyen yayın yasakları...Muhabirlerin şakağına silah dayamalar... Akreditasyonla gerçek medyanın tek tek dışlanması... Basın kartı yönetmeliğindeki değişikliklerle sadece iktidara biat edenlerin makbul sayılacağı bir düzen inşası...
Yoğun ve kesintisiz bir kara propaganda ile cesur gazeteciliğin terörist faaliyetler, yardım ve yataklık, casusluk ve darbecilik gibi devasa suçlara eşitlendiği bir sene...
Kaba bir tabirle, Türkiye gazetecilerinin ve bağımsızlıkta ısrarlı yazarlarının bu sene içinde başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmedi. Bunu anlamak için sadece Türkiye'nin medya özgürlüğü ve bağımsızlığı sıralamasında ‘’özgür olmayanlar’’ arasında yer almasına, 180 ülke içinde 154'üncü sıraya itilmiş olmasına bakmak kadar, sene sonuna doğru yayınlanan dökünlere de göz atmak yeterli.
Özgürlük İçin Basın (ÖİB) projesi kapsamında hazırlanan 'İfade ve Basın Özgürlüğü İhlalleri' başlıklı rapor başlı başına yeterli fikri veriyor.
Rapora göre şu veriler 2015'in tarihe nasıl geçeceğini gösteriyor:
- Aralık 2015 sonu itibarıyla cezaevinde toplam 32 gazeteci var.
- 2014'te 4 gazeteci tutuklanırken bu sayı 2015'te 16'ya yükseldi. Yani son bir yıl içinde cezaevine konulan gazeteci sayısında 4 kart artış oldu. (Buna son ay içindeki tutuklamalar dahil değil.)
- 'Cumhurbaşkanına hakaret' gazetecileri, özellikle de köşe yazarlarını caydırmak, kovulmalarını sağlamak ve ifadeden ötürü mahkumiyet vermek açısından bir rutin uygulamaya, ayrıca her türlü eleştirinin hakarete eşitlendiği anti-demokratik bir 'norm'a dönüştü.
- 2014 yılında 330 ve 2015'te 442 olmak üzere iki yılda en az 772 gazeteci işsiz kaldı.
- 2014 yılında hakkında soruşturma açılan gazeteci sayısı 88 iken bu rakam 2015 yılında 119'a, dava açılan gazeteci sayısı 2014'te 77 iken 2015 yılında iki katına (157) çıktı.
- 2014'te 10 gazeteci hapis cezası alırken bu yıl bu sayı 13'e yükseldi.
- İpek Medya Grubu'na ait iki gazete ve iki TV kanalına kayyım yoluyla el kondu. Bir kanal kapatıldı, diğerlerinin yayın çizgisi hükümetin icraat destekçiliğine endekslendi.
- 2012'de ülkedeki toplam erişim yasaklı site sayısı 15 bin 92 iken, 2014'te 66 bin 244'e ve 2015'te bir kez daha katlanarak 103 bin 877'ye ulaştı.
- Cumhurbaşkanlığı ve hükümet, Türkiye'de halkın beşte dördünün tek haber kaynağı olarak izlediği, yüksek etkili TV mecrasını hemen hemen tümüyle editoryal denetim altına aldı. 7 TV kanalı dijital platformdan çıkarıldı, ardından toplam 13 kanal, hukuken tartışmalı bir süreç ardından Türksat uydusundan da çıkarıldı.
Bu saptamalara şunlar da eklenmeli:
- Aralık 2015 itibarıyla ülkede iktidarın doğrudan veya dolaylı müdahalesi dışında kalmayı başararak eleştirel ve/veya muhalif içerikli yayın yapan ulusal kanallar dörde (IMC TV, Bengü TV, Halk TV ve Can Erzincan) indi.
- Başta Doğan Grubu, Cumhuriyet ve Zaman Grubu olmak üzere, medya kuruluşları üzerindeki tehditler, mali denetim baskısı ve ilan kısıtlamaları geometrik şekilde arttı.
- Merkezî ve yerel düzlemde yolsuzluk, rüşvet, hak ihlalleri ve görev suiistimallerine dair şüphe, iddia ve karartmaların ayyuka çıktığı 2015 yılı içinde, bir demokrasinin 'olmazsa olmaz'ı sayılan araştırmacı gazetecilik, bir-iki gazete ve mali olarak ve toplumun geniş kesimine erişim açısından güçlükler çeken internet haber siteleriyle sınırlı kaldı. Kapsam daraldıkça bu tür yayınların da engellenmesi ve topyekun karartma uygulanması için baskılar daha da yoğunlaştı.
Bence 2015'in en kaygı verici gelişmesi, 'terör örgütü üyeliği' suçlamasıyla Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca ile başlayan, onun açtığı emsal üzerinden gazeteciliğin üzerine bir ağ gibi atılan ‘’kriminalize etme’’ dalgası oldu. ‘’Devletin gizli kalması gereken belgelerini temin etmek’’le cezaevine konan Mehmet Baransu ile devam eden bu dalga, Nokta Dergisi editörleri Cevheri Güven ve Murat Çapan'ın derginin kapağı üzerinden 'halkı silahlı isyana teşvik' suçlamasıyla, ardından da Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Büro Şefi Erdem Gül'ün ‘’teröre yardım ve yataklık’’, ‘’casusluk’’ ve ‘’gizli belgeleri açıklamak’’ suçlamasıyla tutuklanmalarını getirdi.
Sedat Laçiner Haberdar'daki yazısında bu noktayı net bir şekilde özetliyordu:
'Geri demokrasilerde gazeteciyi üç suçlama ile susturabilirsiniz:
1) Onu düzene karşı çıkmak ve hükümeti devirmekle suçlarsınız,
2) Gazeteciyi başka bir devlet namına casusluk, hainlik, ajanlık vs. yapmakla suçlarsınız,
3) Gazeteciyi terörist olmakla veya teröristlere yardım etmekle suçlarsınız.''
Bu altı meslektaşımıza yöneltilen suçlamalar ve ağır suç isnadı, yığılan hakaret ve tazminat davalarının çok ötesine geçiyor ve Türkiye'de yayıncılık ve gazeteciliği düpedüz ucu müebbet hapse uzanan bir mayın tarlasına çevirmeye yetiyor.
Ahmet Altan'ın P24'te yazdığı gibi:
'AKP iktidarının diğer iktidarlardan farkı, gazetecileri “casusluk” ve “silahlı terör örgütü üyesi” olmakla suçlaması ve bu suçlamaları ciddiye alacak mahkemeleri olması.''
''Sanırım Takrir-i Sükûn kanunundan bu yana en ağır saldırıyla karşı karşıyayız.''
''O kadar çok suç işlediler ki özgür bir ülkede yargılanmaktan kurtulamayacaklarını bildiklerinden, özgürlüğün sınır muhafızlarını yok edip, barbarca bir işgali gerçekleştirmeye uğraşıyorlar.''
''Bunu yaparken, gazetecilik dünyasında doğal biçimde oluşan “manevi” bir hiyerarşiyi de bilinçli bir şekilde altüst etmeye uğraşıyorlar, toplumun yıllar içinde kabul edip saygı gösterdiği gazetecileri “casusluk” gibi manasız suçlarla suçlarken, gazetecilik geçmişlerinin ne olduğu bile bilinmeyen insanları “suçlayıcı” konumuna yerleştirerek onları medyanın önemli insanları yapmaya uğraşıyorlar.''
Laçiner'in şu cümleleri, 2015 Türkiye'sinin nasıl büyük bir hızla 1980 ve 90'lara dönüş yaptığını anlatıyor:
''Şurası artık kesin; Bu ülkede gazetecilik yapmak suçtur. Tarih buna şahittir. Eğer muktedirleri eleştirmeye kalkarsanız kendinizi işsiz bulabilirsiniz… Muhalefetinize devam ederseniz o zaman da yeriniz ya hapishane olur ya da mezarlık…''
Tutuklu ve hükümlü gazeteciler:
1– Ali Konar Azadiya Welat Gazetesi
2– Cengiz Doğan Azadiya Welat Gazetesi
3– Cüneyt Hacıoğlu Dicle Haber Ajansı
4– Ensar Tunca Azadiya Welat Gazetesi
5– Erdal Süsem Eylül Dergisi
6– Erol Zavar Odak Dergisi
7– Faysal Tunç Dicle Haber Ajansı
8– Ferhat Çiftçi Azadiya Welat Gazetesi
9– Gültekin Avcı Bugün Gazetesİ
10– Hamit Duman Azadiya Welat Gazetesi
11– Hatice Duman Atılım Gazetesi
12– Hidayet Karaca STV
13– Kamuran Sunbat Dice Haber Ajansı
14– Kenan Karavil Radyo Dünya
15– Mehmet Baransu Taraf Gazetesi
16– Mikail Barut Özgür Halk Dergisi
17– Miktat Algül Mezitli FM
18– Mustafa Gök Ekmek ve Adalet Dergisi
19– Nuri Yeşil Azadiya Welat Gazetesi
20– Ömer Gül Dicle Haber Ajansı
21– Sami Tunca Mücadele Birliği Dergisi
22– Sevcan Atak Özgür Halk Dergisi
23– Seyithan Akyüz Azadiya Welat Gazetesi
24– Şahabettin Demir Dicle Haber Ajansı
25– Tahsin Sağaltacı Yürüyüş Dergisi
26– Ufuk Erhan Gelecek Gazetesi
27– Muhammed Resul Více News
28– Cevheri Güven Nokta Dergisi
29– Murat Çapan Nokta Dergisi
30– Can Dündar Cumhuriyet Gazetesi
31– Erdem Gül Cumhuriyet Gazetesi
* Bu yazı, Bağımsız Gazetecilik Platformu P24'te yayımlanmıştır.