Özel Dosya

AB 2014 İlerleme Raporu açıklandı; AYM'ye 'direnç' övgüsü, hükümete 'medya baskısı' eleştirisi

Avrupa Birliği, 2014 Türkiye İlerleme Raporu'nda hükümete yönelik eleştiriler dikkat çekerken çözüm sürecinden övgüyle bahsedildi

08 Ekim 2014 16:27

Avrupa Birliği 2014 İlerleme Raporu'nda Anayasa Mahkemesi'nin YouTube, Twitter yasakları ve Hrant Dink cinayeti gibi mühim davalarda önemli kararlara imza attığı belirtildi. HSYK ile ilgili antidemokratik düzenlemelerin iptal edilmesine vurgu yapılan raporda, “Bu kararlar Türk anayasa sisteminin direncini göstermiştir” denildi. Raporda hükümet yetkililerinin medya ve gazetecilere yönelik korkutucu söylemleri ve baskılarına dikkat çekildi. Medya üzerindeki bu baskıların geniş çaplı otosansüre dönüşmesi ve bu nedenle gazetecilerin işten çıkarılması eleştirildi.

Bugün açıklanan 17. İlerleme Raporu'nda, MİT’e dinleme kayıtları ve izleme konusunda nisan ayında yargı kararı olmaksızın verilen soruşturma yetkisi eleştirilerek “Avrupa standartlarının tersine gidiyor” tanımlaması kullanıldı. “Komisyon hukukun üstünlüğü ve temel haklar konusundaki ciddi kaygılarını birçok defa vurguladı” denilen raporda, olumlu olarak vurgulanan tek unsur ise çözüm sürecine dair kabul edilen yasa oldu. Bununla ilgili olarak raporda, “11 Haziran’da kabul edilen yasa barış sürecini güçlendirdi ve istikrar ve insan hakları alanında koruma için olumlu katkı yaptı” ifadeleri kullanıldı.

Raporda 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarına da geniş yer verildi. Soruşturmaların ardından yapılan atama ve görevden almaların toplumu kutuplaştırdığına işaret edilen 2014 yılı AB İlerleme Raporu’nda sivil toplum örgütleri arasında da ayrımcılık yapıldığı belirtildi.

10 Ağustos'ta gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçimlerine de değinilen raporda, seçimlerin düzenli bir şekilde gerçekleştiği ancak kampanya döneminde, devlet kaynaklarının başbakanın yararına kullanıldığı ve medyanın yetersiz tarafsızlığı konularında endişelere neden olduğu dile getirildi. Rapordaki tespite göre, kesin olmayan seçimlere yönelik rekor sayıda itiraz ülkedeki belirgin kutuplaşmanın belirtisi niteliğinde.

 

Çözüm sürecine övgü

 

Raporda Türkiye, çözüm sürecinde atılan adımlar nedeniyle övüldü. AB Komisyonu'nun yayımladığı raporda, "Kürt meselesinin çözümünü hedefleyen süreç devam etti. Çözüm için seçenekler genişçe ve özgürce tartışıldı. Martta yapılan değişiklikler ile mahalli ve genel seçimlerde Türkçe dışındaki dillerde siyasi propaganda yapılabilmesini mümkün hale getirdi. Yüzde 3 barajını aşan partilere kamu yardımı sağlandı. Anadilde özel eğitime müsaade edildi. Kürtçe harfler X, Q, W’nun kullanımına ilişkin cezai yaptırımlar kaldırıldı" ifadesi kullanıldı.

Raporda, Kürt meselesinde "Nevruz dahil genel itibarıyla olumlu bir havanın hakim olduğu" ve terörün bitirilmesi ve sosyal entegrasyonu kuvvetlendirmeye yönelik TBMM'nin haziranda kabul ettiği yasanın, çözüm süreci müzakereleri için kuvvetli bir hukuki zemin sağlanmasını hedeflediği belirtildi. Çözüm sürecinde atılan adımların ayrıntılı işlendiği raporda genel değerlendirme olarak, "Çözüm süreci güneydoğudaki münferit tansiyonlara rağmen devam etti. Terörün bitirilmesine ve sosyal entegrasyonun kuvvetlendirilmesine yönelik kanun, çözüm müzakerelerinin yasal zeminini oluşturdu" tespiti yapıldı.

Raporda, faili meçhullerle ilgili zaman aşımını ortadan kaldıracak ve hesap verilebilirliği güçlendirecek yeni yasal düzenlemelere ihtiyaç duyulduğu belirtildi.

İlerleme Raporu'nda sivil-asker ilişkileri bağlamında "Genelkurmay, çözüm sürecine ilişkin tek istisna dışında yetkisini aşarak siyasi konularda yorum yapmaktan imtina etti" değerlendirmesi yer aldı.

AB Komisyonu'nun hazırladığı raporda, "Genel olarak ordu üzerinde sivil denetim sabit kaldı, istihbarat servisinin sivil denetiminde ilerleme kaydedilmedi. İstihbarata yargı denetimi bir hayli daraltıldı ve sektörün mali şeffaflığı daha da sınırlandırıldı. Ordunun, polisin, jandarmanın ve istihbarat servislerinin sivil denetimini iyileştirecek reformlara ihtiyaç vardır" ifadesi yer aldı. 

Rapoda öne çıkan diğer maddeler şöyle:

- Sosyal medyayı kısıtlamaya yönelik girişimler ve medyaya baskı yaygın bir otosansüre neden oluyor ve kısıtlayıcı bir ifade özgürlüğü yaklaşımını yansıtıyor. YouTube ve Twitter’e yönelik geniş kapsamlı yasaklar ciddi endişeye neden oldu.

- Aile içi şiddet, namus cinayetleri ve çocuk yaşta zorla evlendirmeler ciddi endişe nedeni olmayı sürdürüyor.

- Türkiye’nin daha fazla demokratikleşmesi için en uygun yol olmasına, özgürlüğü, demokrasiyi, eşitliği, hukukun üstünlüğünü, azınlıklara dahil insanların haklarının da dahil olduğu insan haklarını garanti altına alan kuvvetler ayrımını ve uygun kontrol ve dengeleri sağlayacak olan anayasal reform süreci beklemeye alınmış durumda. 

- Toplanma özgürlüğü alanında takınılan yaklaşım kısıtlayıcı. Gösterilerde sıklıkla aşırı güç kullanımı ve tutuklamalar endişe konusu.

-Türkiye’nin Ek Protokol’den kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmesi özellikle 8 başlıkta ilerleme kaydedilmesine olanak tanıyarak katılım sürecinde yeni bir ivme sağlayabilir.

- Türkiye’nin politikalarını AB açıklamaları ve AB Konseyi kararlarıyla uyumlu hale getirmesinde önceki yıllara oranla belirgin düşüş yaşandı.

AB 2014 Türkiye İlerleme Raporu'nun Türkçe metni için tıklayınız.

 

İlgili Haberler