2008'de yerle bir olan dış borsalar 2009'a da kötü başladı. Piyasaları yakından izleyenlerin iyi bildiği “Ocak ayı kötü başlayan yıllar, borsalara yaramaz” sözü 2009’un tamamı için doğru çıkacak mı?
2009 yılına küresel krizin etkilerinin yavaşlayacağı umudu ile giren global borsalar için ocak ayı da pek iç açıcı geçmedi.
Uluslararası arenada finans sisteminin hâlâ alarm veriyor olması, reel kesimde giderek azalan istihdam ve birçok sektörün resmen durma noktasına gelmesi borsaların 2009'a yönelik umutlarını törpülemeye devam ederken, global borsalar arasında son bir ayda en büyük kaybı Rusya verdi. Rus borsasının ardından ocak ayında en büyük kayıp Avusturya, Almanya ve Japonya borsalarında yaşandı.
Capital Dergisi Genel Yayın Koordinatörü Rauf Ateş, tempo24’deki ilk yazısında piyasa analistlerinin iyi bildiği ‘Ocak etkisini’ ve borsaların 2009’daki durumuna yönelik öngörüsünü anlattı:
Yılın ilk ayı, sonraki 11 ayın kaderini belirler mi?
Piyasaları yakından izleyenler ‘Ocak etkisini’ (Jaunary effect) bilirler. Başta ABD olmak üzere bütün dünyadaki para piyasalarında Ocak ayı yükselişle geçer. Kasım-Aralık aylarında başlayan, Ocak ayı boyunca da süren etki, bazen sonraki aylara da sarkar. Yılın özelliğine göre borsalardaki yükselişle yüzde 10-30 arasında değişir.
Ancak, tıpkı 2008’de olduğu gibi bu yıl da öyle olmadı… Bütün dünya borsalarının izlediği Amerika’daki endeksler Ocak ayını eksi ile kapattılar. Standard&Poors 500 Endeksi yüzde 8.6, Dow Jones Endeksi ise yüzde 8.8 oranında değer kaybetti. Geçen yıl bu endekslerdeki değer kaybı yüzde 6’lar düzeyinde kalmıştı.
Geçen yılı unutmak mümkün değil
Beklentilerin aksine yüzde 6 düzeyinde düşüşle kapanan Ocak ayının ardından yıl da tatsız geçmiş, borsalar tarihi düşüşler yaşamıştı. S&P Endeksi de yılı yüzde 38.5 düzeyinde düşüşle kapatmıştı. Düşüş oranları gelişmekte olan bazı ülkelerde yüzde 50’lere kadar ulaşmıştı.
Yılın ilk ayının mesajı
Şimdi teori şu: Ocak ayı kötü başlayan yıllar, borsalara yaramaz, yıl boyu kötü performans gösterir. Teoriyi ileri sürenlerin esin kaynağı ise doğal olarak geçmiş yıllar… 1920’lerden bu yana Amerikan borsalarını ve ona bağlı olarak Batı piyasalarını analiz edenler, “Nasıl başladıysa öyle gider” görüşünü savunuyorlar.
Örneğin, Winans International’in danışmanlarından Ken Winans, “1973’den bu yana yıllık bazda yüzde 15 ve üstündeki düşüşlerin olduğu dönemlerde, ocak ayı hep gerileme ile tamamlanmıştır” sözleriyle, bu yaklaşıma destek çıkıyor. Bu cephede yer alanlara göre, yatırımcı, ocak ayını, yıl tamamını anlamak için bir işaret olarak görüyor. Yatırımcının heyecanını bir ölçüde bu ay ortaya koyuyor.
Stock Trader’s Almanac adlı yayının geliştirdiği “Ocak Barometresi” (January Barometer) adlı çalışma da bu bulguları destekliyor. Barometre, 1950’den bu yana yapılmış ve asla yanılmamış. Yani düşüşle başladığında, düşüşle devam ettiğini kanıtlamış.
Bu kez nasıl olacak?
“Tarih tekerrürden ibarettir” sözü bu kez doğru çıkacak mı? Bunu bilmek ve öngörmek çok zor… Ekonomi ve piyasalarda, her yeni ortaya çıkan durum, farklı bir sonucu da beraberinde getirebilir. Başkan Obama’nın yapacağı yeni atılımlar ve faiz indirimlerinin etkisi, “Ocak uğursuzluğunu” belki yaşatmayacaktır. Ancak, piyasalarda son yaşanan gelişmeler, bana bir eğilimi hatırlatıyor.
Borsalar, Ekim ayından bu yana her yeni yükseliş fırsatını, bir satış fırsatı olarak değerlendirmiş. Şöyle ki, kriz sonrasında Fed’in aldığı önlemler coşkuyla karşılanmış. Ancak, hemen ardından büyük satışlar gelmiş ve Dow Jones Endeksi 1500 puandan kapanmış. Bunu, FED’in 75 baz puanlık faiz indirimi ve yeni bir yükseliş izlemiş. Ve ardından düşüş gelmiş ve endeks 1325’e düşmüş. Sonra Bear Stearns, Mali Paket, Fannie ve Freddie, Kurtarma Planı, Citibank Kurtarması ve Obama etkisi… Endeks, 30 Ocak 2008 Cuma gününü 8000 puandan kapatmıştı. 2 Şubat günü ise 8000’lerin de altına düştü.
Şimdi herkesin aklında şu soru var: “Obama yükselişi, yeni bir düşüşü, yani dip düzeyini mi beraberinde getirecek?”
Türkiye’ye ilgisi olur mu?
Bu tip soruların yanıtı tek değildir. Ancak, göründüğü kadarıyla, önümüzdeki günlerde böyle yeni bir “dip” olacak. Ve yukarıda dikkat çektiğim teori de test edilip, onaylanacak. Yukarı gitmeyen borsalar, yeniden aşağılarda kendine bir destek arayışına girecek. Tabii bu sadece ABD’de değil, bütün dünyada, doğal olarak Türkiye’de de kendini gösterebilecek.