Tevhid-Selam örgütüne yönelik yapılan operasyonda 2000 yılında gözaltına alınan ve bir süre tutuklu kalanlar Mazlum-Der’de basın açıklaması yaptı. 2000 yılında Tevhid-Selam örgütüne yönelik yapılan Umut operasyonunda örgüt lideri olduğu iddiasıyla gözaltına alınan ve uzun süre tutuklu yargılanan Mehmet Şahin, “10 yıl cezaevinde yattım. Bir sürü işkence gördüm. Ama ben bu ülkeyi terk etmedim. Ben bu ülkede kaldım bu ülkede de mücadeleme devam edeceğim. Ben birileri gibi kuyruğum sıkıştığı zaman Pensilvanya’ya kaçmadım” dedi.
2000 yılında Tevhid-Selam örgütüne yönelik yapılan operasyonda gözaltına alınan ve bir süre tutuklu kalan Mehmet Şahin, Hakkı Selçuk Şanlı, Abdülhamit Çelik, avukatları Cüneyt Toroman ve Mazlum-Der İstanbul Şube Başkanı Cüneyt Sarıyaşar basın toplantısı düzenledi.
Toplantıda ilk sözü alan Mazlum-Der İstanbul Şube Başkanı Cüneyt Sarıyaşar, ‘‘28 Şubat darbesi sürecinde, topluma karşı yürütülen operasyonun en önemli araçlarından bir tanesi de yargıydı. 90’lardan itibaren birbirinden farklı yüzlerce davada insanlar akıl almaz iddialarla, işkenceli sorgulamalara dayalı uydurma delillerle, adil yargılama ilkeleri yok sayılarak yargılanmış neticede, polis onlarca terör örgütünün isim babalığını yapmıştır. Bu örgütlerden birisi de uzun süredir gündemde olan Tevhid-Selam örgütüdür. Kurucusu ve üyesi oldukları iddiasıyla defalarca işkence edilen, cezalandırılan ve halen cezalandırılmakta olan sanıkların bile ismini emniyet aşamasında öğrendiği bu örgüt dolayısıyla yüzlerce insan gece yarısı operasyonu ile gözaltılara tutuklamalara ve yargısız infazlara maruz bırakılmıştır. Bütün hukuk ilkeleri çiğnenerek dönemin başbakanı Bülent Ecevit ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan dahil önemli figürler, yakalananların Uğur Mumcu’nun katilleri olduğunu söylemiş, ortada büyük bir hukuk skandalı olduğu anlaşılınca da uzun süre tutuklu yargılanan sanıklara sadece örgüt üyeliği ve yöneticiliğinden ceza verilmiştir’’ dedi.
İlginç bir şekilde son günlerde gündemin yine yoğun şekilde yeniden Tevhid-Selam örgütü üzerine getirildiğini belirten Sarıyaşar, "Tevhid-Selam ismi üzerinde yürütülen operasyona odaklanmıştır. Başbakan’ı ve en yakınındaki kişileri ülke ajanlığı ile suçlamak adına 2000 yılında yapılan umut operasyonunun devamı niteliğinde, 2011 yılından beri hukuksuz dinlemeler yapılmıştır" diye konuştu.
2000 yılında Tevhid-Selam örgütüne yönelik yapılan Umut operasyonunda örgüt lideri olduğu iddiasıyla gözaltına alınan ve uzun süre tutuklu yargılanan Mehmet Şahin ise, “Tevhid-Selam dinlemeleri ile ilgili gözaltına alınan polis memuru arkadaşlar, ‘Bizi sahur vakti gözaltına aldılar. Biz oruç tutan insanlardık. 5 cüzüm kalmıştı okuyamadım’ dediler. Belli ki bu insanlar Müslüman insanlar. Ben bu arkadaşlara sesleniyorum. Niçin bize komplo kurdunuz? Bizi yıllardır dinliyorsunuz bizim Müslüman insanlar olduğumuzu anlamadınız mı? Niye biz karşı bu komploları kurdunuz. Biz sizin kardeşiniz değil miydik? Dün akşam serbest kalan bir polis memuru eline verilen bir kağıttan okuyarak diyor ki, ‘Ben PKK’lı değilim. KCK’lı değilim. İran ajanı değilim. Ben bu vatana millete hizmet eden er oğlu erim' diyor. Ben de diyorum ki 10 yıl cezaevinde yattım. Bir sürü işkence gördüm. Ama ben bu ülkeyi terk etmedim. Ben bu ülkede kaldım bu ülkede de mücadeleme devam edeceğim. Ben birileri gibi kuyruğum sıkıştığı zaman Pensilvanya’ya kaçmadım. İslam coğrafyasını kan gölüne çeviren bir ülkeye sığınmadım. Onlardan özel statü alarak malikanelerde yaşamıyorum. Şimdi soruyorum sen misin er oğlu er ben miyim? Ben er oğlu erim. Bu ülkede kalacağım. Sonuna kadar sizin gibi satılmışlarla mücadele edeceğim” şeklinde konuştu.
Mehmet Şahin’in bu konuşmasının ardından toplantıyı takip eden bir gazeteci, oturduğu yerden "Bu toplantı amacından çıktı. Burada bir cemaati ve mensuplarını zan altında bırakıyorsunuz" deyince toplantıda kısa süreli bir gerginlik yaşandı.