Gündem
Deutsche Welle

17-25 Aralık yolsuzluk iddialarına adı karışan bakanlar ne yapıyor?

Güler’in nerede olduğunu bilen yok...

24 Nisan 2019 08:28

Tunca Öğreten - DW Türkçe 

17-25 Aralık yolsuzluk operasyonları, şüphesiz Türkiye'nin siyasi ve toplumsal hayatını en fazla etkileyen olaylardan biri. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ile Gülen yapılanması arasındaki kırılma noktası olarak kabul edilen 17 Aralık’taki operasyonlarda, dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın oğlu Salih Kaan Çağlayan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar ve İran asıllı Türk işadamı Reza Zarrab’ın da aralarında bulunduğu 89 kişi gözaltına alındı.

Gözaltına alınanlara 'rüşvet', 'görevi kötüye kullanma', 'ihaleye fesat karıştırma' ve 'kaçakçılık' gibi suçlamalar yöneltildi. 25 Aralık 2013’teyse ikinci dalga operasyon için düğmeye basıldı. Bu defa da 96 kişiye 'suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek', 'ihaleye fesat karıştırmak' ve 'rüşvet' suçlamaları yöneltildi. İkinci dalga operasyonda, dönemin başbakanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan hakkında şüpheli sıfatıyla ifadeye çağrı evrakı hazırlandı.

O dönemde ayrıca bakanlar Muammer Güler, Zafer Çağlayan, Erdoğan Bayraktar ve Egemen Bağış da dahil olmak üzere pek çok kişiye ait olduğu iddia edilen ses kayıtları sosyal medyaya servis edildi.

Operasyonların ardından Egemen Bağış, sürdürmekte olduğu Avrupa Birliği Bakanlığı görevinden alındı. İçişleri Bakanı Muammer Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ise bakanlık görevlerinden istifa etti.

AKP iktidarı, Gülen yapılanmasına mensup savcı ve polisler tarafından başlatılan operasyonu hükümete karşı düzenlenmiş bir darbe girişimi olarak değerlendirdi. 17-25 Aralık operasyonları, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden sonra da Gülen yapılanmasının terör örgütü ilan edilmesinde bir milat olarak kabul edildi. Adı yolsuzluk iddialarına karışan dört bakanın Yüce Divan’a gönderilmesi için 20 Ocak 2015’te Meclis’te oylama yapılsa da teklif, oy çokluğuyla reddedildi.

Görevlerinden ayrılmalarının ardından dört bakanın düşük profilli bir medya mevcudiyeti sözkonusu oldu. Peki, 17-25 Aralık yolsuzluk iddialarına adı karışan dört bakan şu anda ne yapıyor?

Egemen Bağış akademiye yöneldi

Egemen Bağış, 2011’de AKP’den üçüncü kez milletvekili seçilmişti. Seçimlerin ardından kurulan 61’inci hükümette Türkiye’nin ilk AB Bakanı ve Başmüzakerecisi olarak görev yaptı ve adı yolsuzluk iddialarına karıştıktan sonra görevden alındı.

2015 yılındaki genel seçimlerde bir kez daha milletvekili adayı olmayan Bağış, 2017-2018 yıllarında İstanbul Ticaret Üniversitesi mütevelli heyeti üyeleri arasında yer aldı. 2018 yılı itibariyle İstanbul Aydın Üniversitesi Batı Araştırmaları Merkezi ve Batı Platformu Başkanlığı görevini de yürüten Bağış, aynı zamanda Kıbrıs’ta kuruluş aşamasındaki Uluslararası Aydın Üniversitesi kurucu mütevelli heyeti üyesi.

Bağış’ın, 2016 Aralık’ta kurulan Abacus Yurtdışı Eğitim Danışmanlığı adlı bir şirkette de ortaklığı bulunuyor. Ticaret Sicil Gazetesi kayıtlarına göre eski bakan, 13 Nisan 2017’de iki bin lira ödeyerek şirkete ortak oldu.

Şirket ABD, İngiltere ve Kanada’nın da aralarında bulunduğu pek çok ülkedeki dil okulu, lise ve üniversite ile çalışıyor ve Türkiye’deki öğrencilere yurt dışında eğitim görmeleri için danışmanlık hizmeti veriyor. Bağış’ın ortağı olduğu şirket ayrıca Erasmus stajları da ayarlıyor.

Bayraktar inşaat sektörüne geri döndü

Adı yolsuzluk iddialarıyla anılan diğer bir bakan da Erdoğan Bayraktar idi. O dönemde Çevre ve Şehircilik Bakanı olarak görev yapan Bayraktar, yayınlanan tapelerle ilgili olarak da diğer bakanlar ve dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan’dan farklı ifadeler kullanmıştı. AKP’li diğer isimler tapelerin gerçek olmadığını, farklı konuşmaların montajladığını savunsa da "Başbakan Erdoğan’dan habersiz bir şey yapmadım" diyen Bayraktar’a göre kendisiyle ilgili tapeler, yolsuzluğa karışmadığının kanıtıydı. Öyle ki, Bayraktar tapelerle ilgili şöyle diyordu: "Kayıtlar incelendiğinde, her konuşmamda 'devlet' demişim, 'üretim' demişim. Tapelerde usülsüz bir iş yaptığım var mı?"

O dönem Başbakan Erdoğan’ın talimatıyla bakanlıktan istifa eden Bayraktar, milletvekilliğinin sona ermesinin ardından 1973’te kurduğu Bayraktar İnşaat ve Taahhüt adlı aile şirketinin başına tekrar geçti.

Müteahhitliğe devam eden eski bakanın Twitter’daki profilindeyse "inşaat yüksek mühendisi" ve "kentsel dönüşüm ve gayrimenkul geliştirme uzmanı" olduğu yazılı.

Çağlayan Mersin delegesiyle siyasete geri döndü

Yolsuzluk operasyonunun yapıldığı dönemde Ekonomi Bakanı olan Zafer Çağlayan’ın da Reza Zarrab ile ilişkili olduğu, iş insanının bakana 463 bin euro değerinde Patek Philippe marka saat hediye ettiği iddia edilmişti. Çağlayan o dönemde iddialar nedeniyle bakanlıktan istifa etmek zorunda kalmıştı. Daha sonra ABD’de görülen Zarrab davasında da İran asıllı Türk işadamı, Çağlayan’a 45-50 milyon euro rüşvet verdiğini söylemişti.

Siyasete bir süre ara veren Çağlayan, oğlu ve kardeşiyle birlikte yürüttüğü işine geri dönmüştü. Çağlayan’ın aile şirketi, Ankara ve İstanbul’un çeşitli yerlerinde Burger King restoranları işletiyor.

Mart 2018’de ise Çağlayan’ın yeniden siyasete döndüğüne dair haberler çıktı. Sözcü gazetesinden Veli Toprak imzalı haberde eski bakanın, AKP’nin Mersin altıncı olağan il kongresinde 19 kişilik büyük kongre delege listesinde yer aldığı belirtildi. O günlerde AKP’li bazı sosyal medya hesaplarından Çağlayan işaret edilerek "Zafer inananlarındır. ABD kurduğu kumpası başaramadı. Geliyor vatan sevdalısı bakanımız. Hedef 2019" paylaşımları dahi yapıldı.

Muammer Güler’in oğlu battı

17-25 Aralık yolsuzluk iddialarına damga vuran isimlerden biri de dönemin içişleri bakanı Muammer Güler’di. Güler’in oğlu Barış Güler, Reza Zarrab’dan rüşvet aldığı iddiasıyla operasyonlarda önce gözaltına alınmış, ardından da tutuklanmıştı. Sosyal medyaya servis edilen ses kayıtlarında da Muammer Güler’in, korumak için Zarrab’a "Senin önüne yatarım Reza" dediği iddia edilmişti.

Güler’in adı daha sonra ABD’de hazırlanan Zarrab davası iddianamesinde de geçti. Yolsuzluk iddialarının ardından istifa eden Güler, siyasete de veda etmişti. 2014’ten bu yana ortalarda gözükmeyen Güler’in ne yaptığı bilinmiyor. Sosyal medya hesabı aktif olmayan, kişisel internet sitesi muammerguler.com'u dahi kapayan Güler’in oğluysa 2016’da iflas etmişti. Güler ailesine dair son haberse Mayıs 2018’de geldi. Alanya’da villa yaptırmak için kayalık bir araziye giden Barış Güler’in, düşerek ayağını kırdığı yazıldı.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle