Gündem

167 sayfalık belge ne oldu?

Öcalan'ın avukatlarıyla görüşen Ertuğrul Özkök, Öcalan'ın Kürt sorununun çözümü için düşüncelerini köşesine taşıdı.

15 Aralık 2010 02:00

T24 - Abdullah Öcalan'ın avukatlarıyla görüşen Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök, Öcalan'ın Kürt sorununun çözümü için düşüncelerini köşesine taşıdı. Özkök, Öcalan'ın devlete 167 sayfadan oluşan bir belge ilettiğini ve Kasım ayında Türkiye'nin bu belgeyi Avrup İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) iletmesi gerekirken beklettiğini ve bunu 5 Ocak'tan önce ulaştıracakları bilgisini aldığını yazdı.

Ertuğrul Özkök'ün Hürriyet gazetesinde "İmralı'da maçı kim kazanıyor" başlığıyla yayımlanan (15 Aralık 2010) yazısı şöyle:


İmralı'da maçı kim kazanıyor

Dün Abdullah Öcalan’ın avukatları ziyaretime geldi.

Onlardan aldığım bilgiler ışığında size biraz İmralı’daki hayattan görüntüler aktarayım.

Öcalan’ın hayatındaki yenilik, aynı binaya nakledilen 5 başka mahkûmla birlikte yaşamaya başlaması.
Bu mahkûmlardan üçü 30’lu yaşlarında. İkisi ise 50-55 yaşları arasında.
Dördü PKK, biri TİKKO davalarından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmışlar.
Hepsi ayrı hücrelerde kalıyor.
Pazartesi, çarşamba, cuma günleri öğleden evvel birer saat bir araya gelebiliyorlar.
Salı ve cuma günleri birer saat birlikte spor yapma imkânları var.
Genellikle voleybol ve futbol oynuyorlar.
Avukatlarının dediğine göre, “Maçları hep Öcalan’ın takımı kazanıyor.”


Hangi gazeteleri okuyor

Öteki 4 mahkûmun televizyon seyretme imkânı var.
10-12 kanalı izleyebiliyorlar.
Ancak Öcalan’a henüz televizyon verilmemiş. Sadece radyo dinleme hakkı var.
Öcalan “Taraf”, “Hürriyet”, “Milliyet”, “Radikal” gazetelerini düzenli okuyormuş.
Öteki mahkûmlar da öteki gazeteleri okuyormuş. Haftada üç gün bir araya gelince, birbirlerine öteki gazetelerde yazılanlarla ilgili bilgi aktarıyorlarmış.
Avukatları ile görüşmeleri bir salonda masa etrafında yapılıyormuş. Masanın etrafında bir de devlet yetkilisi bulunuyormuş.
Konuşma sesli olarak kayda alınıyormuş. Avukatların önüne de not almaları için bir kâğıt konuyormuş. Ancak tuttukları notları dışarı çıkaramıyorlarmış.
Bu notlar bir ay sonra kendilerine iade ediliyormuş.
Görüşmelere katılan resmi görevli ise her defasında 8-10 sayfa not tutuyormuş.


Devlet adına kim görüşüyor

Meselenin en can alıcı noktasına gelince.
“Devlet”in Öcalan’la görüştüğü artık resmen biliniyor.
Ama “Devlet” adına kimler görüşüyor? Eskiden olduğu gibi sadece MİT mi?
Öcalan bu konuda avukatlarına çok açık bilgi vermiyormuş. Ancak onların edindiği izlenim şu:
“Devlet adına karma bir ekip görüşmelere katılıyor.”
Bunların içinde asker de var mı?
Onların edindiği izlenime bakılırsa “Evet var”.
Bu görüşmeler düzenli olarak sürdürülüyor.
Peki Öcalan gerçekten ne istiyor?
Ben onun adına yazılanlara bakıyorum, doğrusu ne istediğini tam olarak anlayamıyorum.


Öcalan masaya ne koydu

Avukatları isteklerini şöyle sıralıyor:
- Hakikatleri araştırma komisyonu kurulsun.
- Parlamento barış kararı alsın.
- Demokratik özerklik konusu masaya konsun.
Bunların hepsi genel konular.
Öcalan geçen yıl bir “demokratik açılım” planı açıklayacağını duyurmuş ama bunu açıklamamıştı.


167 sayfalık belge ne oldu

Avukatlarından biri buna şu cevabı verdi:
“Aslında 167 sayfalık bir plan yaptı. Bunu devlete verdi. Ancak bize verilmedi. AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) bu metnin kasım ayına kadar kendisine iletilmesini istemişti. Ancak Türkiye metni oraya da göndermedi. Bize gelen bilgiye göre, Türkiye ocak ayına kadar süre istemiş. Galiba 5 Ocak’tan önce gönderecekmiş.”
Devlet bunu niye açıklamıyor?
Avukatlarının ortak görüşü şu:
“Herhalde devlet bu planı, kendisi açısından kabul edilemez buldu.”
Dikkat ettiyseniz, bütün konuşmalarda hep “devlet” kavramı geçiyor.
AK Parti hükümetinden hiç söz edilmiyor.
Anladığım kadarı ile AK Parti bu konuda işi soyut bir “devlet” kavramı üzerine yıkıp, kendisi sorumluluk almıyor.
Benim görüşüm de şu:
Bu konuda siyasi bir liderlik cesareti gösterilmezse sorun nasıl çözülecek?
Hele hele geçmişte “devlet” adına iş yapan insanların bugün mahkemelerde süründüğü göz önüne alınırsa, kim bunun altına elini koyabilir?


Türkiye meselesini konuş mesajı

Avukatlarının ağzından işittiğim en önemli söz ise şu oldu:
“Öcalan, sorunun çözüm sürecinde, Türkiye’nin hassasiyetinin dikkate alınması gerektiğini” söylüyormuş.
Demokratik özerklik meselesinin de etnik temelde bir çözüm olarak sunulmaması gerektiğini ısrarla söylüyormuş.
Hatta BDP’li milletvekillerinin Meclis’te Türkiye’nin genel meselelerinde de söz alıp görüşlerini aktarmalarını istiyormuş.
Onlar açıkça söylemediler ama aldığım hava şu:
“Habur olayının iyi yönetilmediğini düşünüyorlar.”
Öteki meseleler de Habur gibi iyi yönetilmezse Kürt sorununun yanında bir “Türk sorunu”nun da çıkabileceğinden endişe duyuyorlar.


Haziran öncesi ne olabilir

Sonuç olarak şunu söyleyebilirim.
Avukatları, haziran ayına kadar sürecek “eylemsizlik” kararının iyi değerlendirilmesi için gazetecilerle görüşüyorlar.
Görüştükleri gazetecilerin adlarını Öcalan mı verdi, kendileri mi belirledi sormadım.
Onlar da seçim sürecinde bazı şeylerin yapılamayacağını biliyorlar.
Ama mesela “Hakikatlerin araştırılması kurulunun” hemen oluşturulabileceğini düşünüyorlar.
Öcalan’ın avukatları ile yaptığım görüşmenin zabıtları bunlar.
Bir de off the record bölümü var ki, çok ilginç. Ama onu yazamıyorum.