12 Aralık 2016 11:36
Ahmet Şık, Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki (TSK) cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişimine ilişkin yazı dizisinin beşinci bölümünde 15 Temmuz günü Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın odasında yaşananları ve sonrasındaki gelişmeleri kaleme aldı.
Ahmet Şık'ın "Komutanım, bu iş bitti herkes yola çıktı" başlığıyla yayımlanan (12 Aralık 2016) yazısı şöyle:
Darbe girişimi gecesi saat 21.00’de Tümgeneral Mehmet Dişli, Genelkurmay Başkanı Akar’ın odasına giderek onu darbeye ikna etmeye çalıştı. Başarısız olunca karargâhtan silah sesleri yükselmeye başladı. İstanbul’da ise tanklar çoktan sokağa inmişti.
15 Temmuz gecesi Tümgeneral Mehmet Dişli, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın odasına girip “Komutanım operasyon başlıyor” deyince, Akar’ın sert tepkisiyle karşılaşıyordu. Akar’ı ikna edemeyen Dişli, odadan çıkıp Özel Kuvvetler Komutanlığı’ndan gelen askerlere Akar’ın odasına girmeleri talimatını veriyordu.
Bir süre sonra Genelkurmay Karargâhı’ndan silah sesleri yükseliyor, savaş uçakları Ankara’da alçak uçuş yapıyor, İstanbul’da Köprüler zırhlı birlikler tarafından kapatılıyordu. Tankların sokakta olduğu bilgisi sosyal medyada paylaşılınca darbe girişimi tüm ülkede duyuluyor, Türkiye uzun bir geceye başlıyordu.
Ne operasyonu, manyak mısın?
* 15 TEMMUZ GECESİ / GENELKURMAY
Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, darbe girişimi sonrası savcılıkta verdiği ifadede, Tümgeneral Mehmet Dişli’nin odasına gelişini “Tam emin olmamakla birlikte muhtemelen saat 21.00’e doğruydu” diye belirterek şöyle anlatıyordu:
“Arkam kapıya dönük bir şekilde yuvarlak toplantı masasında çalışırken kapı çaldı. Ben ‘Gir’ dedim ve hatta, ‘Kimsin, bu saatte’ gibi bir şey de söyledim. Baktığımda Karargâhta görevli Tümgeneral Mehmet Dişli’nin geldiğini gördüm. Dişli, oturmakta olduğum masadaki sandalyelerden birine oturup heyecanlı ve geçmişte bildiğim, alışık olduğum ruh halinden farklı bir tarzda ‘Komutanım operasyon başlıyor, herkesi alacağız, taburlar, tugaylar yola çıktı. Biraz sonra göreceksiniz’ gibi şeyler söyledi. Ben ilk önce anlamlandıramadım. Cümle içinde belki ‘uçaklar’ demiş olabilir. Ancak bunun bir kalkışma olarak ifade edebileceğim bir operasyon olduğunu anladım ve hiddetle ‘Ne diyorsun ulan sen, ne operasyonu, sen manyak mısın, sakın ha’ şeklinde bağırdım. Genelkurmay İkinci Başkanı ve diğer komutanların nerede olduğunu sordum. Bana, ‘Heyecanlanmayın, rahat olun, gelecekler’ gibi laflarla karşılık verdi. Benim seninle, bir başkası ile böyle işlerin içerisinde olanlarla hiçbir işim olamaz. Sen benimle ne biçim konuşuyorsun? Kim bunlar? Siz kimsiniz? gibi soruları sürekli, hiddetle sıraladım. Çok öfkelenmiştim. Gittikleri yolun yanlış olduğunu, büyük bir bataklığa battıklarını, cezasını çekeceklerini, hiç olmazsa bir erkeklik gösterip başkalarını bu işe bulaştırmadan ve ölüm kalım olmadan bu işi sonlandırmalarını, hemen giriştikleri bu girişimi durdurmalarını söyledim. Fakat ikna edemedim. Kendisi, benim böyle hiddetli karşı çıkmama rağmen sinirlerine hâkim olmaya çalışıyordu ve sakin görünerek, ‘Komutanım bu iş bitti ve herkes yola çıktı’ anlamında şeyler söylüyordu. Arkam kapıya dönük olduğu için kapının açık olup olmadığını fark etmedim. Bir ara Mehmet Dişli, sanırım dışarıya doğru hareketlendi.”
* 15 TEMMUZ SAAT 20.50 / GENELKURMAY
İfadelerine göre Yaver Türkkan, makam odasının kapısı önünde Albay Orhan Yıkılkan, Özel Kalem Müdürü Albay Ramazan Gözen, Yüzbaşı Serdar Tekin, koruma timinde görevli Astsubay Başçavuş Abdullah Erdoğan ile birlikte bekliyordu. Yanlarında ÖKK’den gelen tam teçhizatlı, eğitim kıyafeti giymiş, silahlı, miğferli askerler de vardı. Dişli ile Akar arasında ne konuşulduğunu duymuyorlardı. Yaver Türkkan, odaya girdikten 5 dakika sonra dışarı çıkan Mehmet Dişli’nin dışarı çıkar çıkmaz kendilerine hitaben, “Ortada. Girin!” talimatı verdi.
Türkkan’ın ifadelerine göre, Dişli ile birlikte Orgeneral Akar’ın en yakınında görev yapan subaylar arkalarında ÖKK’den gelen tam teçhizatlı askerlerle birlikte girdikleri odada, komutanlarının kendilerine hitaben “Yanlış yapıyorsunuz, bu böyle olmaz” sözlerini duydular. Elinde Akar’a doğrultulmuş bir tabanca tutan Yaver Türkkan, “Komutanım otur, kalkma. Sakin olun, zorluk çıkartmayın” diye bağırdı.
Bu sırada birisinin kendisini iterek sandalyeye oturttuğunu belirten Akar, nasıl darp edildiğini ifadesinde şöyle anlattı: “O esnada arkadan bir başkası el havlusu tarzında bir şeyle hem ağzımı hem burnumu kapatarak nefes almamı engelledi. Kolunu boğazıma doladı, sıktı. İp türü bir cismin boğazıma sürtünmesiyle, nefes almakta güçlük çektiğim için debelenirken bir başkası plastik kelepçeyi bileklerime taktı. Benim bu şekilde direnmem üzerine burnumu açacak şekilde ağzımı kapattılar.”
İfadesinde komutanın ağzını kapatanın Yüzbaşı Serdar Tekin olduğunu belirten Yaver Türkkan, elindeki tabancayı bir kenara bıraktıktan sonra Akar’ı koltuklardan birine oturttu. Akar, istediği su verilip içtikten sonra Genelkurmay Karargâhı’ndaki olağanüstü gecenin en olağandışı talebinde bulundu. Akar, o koşullar altındayken dahi abtes alıp namaz kılmak istediğini söyledi. Yaver Türkkan’ın ifadesine göre Akar, yanında Yüzbaşı Serdar Tekin ve Başçavuş Abdullah Erdoğan varken makam odasının arka kısmındaki bölümde üzerini değiştirip namazını kıldı.
İfadelere göre Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, cunta ile işbirliğine yanaşmamıştı. Karargâhın içine dağılan ÖKK timi, bazı sivillerle birlikte hareket eden darbeci askerlerin işaret ettiği herkesi kelepçeleyip gözaltına alıyordu. Saat 21.30 sıralarında, Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler de, emir subayı Mehmet Akkurt’un yönetimindeki bir grup ÖKK timi tarafından makamında tartaklanarak gözaltına alındı. Bu sırada karargâhın dışında darbecilerle komutanların korumaları arasında çatışma da çıkmıştı.
* 15 TEMMUZ SAAT 21.35 / GENELKURMAY
Kalkışmanın başladığından habersiz olan Orgeneral Salih Zeki Çolak, Yaver Levent Türkan’dan gelen telefon üzerine Genelkurmay Karargâhı’na gelmişti. Türkkan, “Komutanım, Genelkurmay Başkanımız sizi ve özellikle Kurmay Başkanımız İhsan Uyar’ı Karargâh’a bekliyor” demiş o da talimata uymuştu. Çolak, Karargâh’a girdikleri sırada gördüğü ÖKK askerlerinin tatbikat amaçlı bulunduklarını düşünürken birden silah sesleri duydu. Bu kez aklına gelen, dışarıdan bir saldırı olduğu ve ÖKK timlerinin de koruma amaçlı Karargâh’ta bulunduğuydu. Aracından indiği sırada, darbecilerin safında olduğunu bilmediği Genelkurmay Başkanı Özel Kalem Müdürü Kurmay Albay Ramazan Gözel’in kendisinden binaya girmesini isteyen sesini duydu. Çolak, Kurmay Başkanı İhsan Uyar’la birlikte içeri girer girmez ÖKK timlerinin kafalarına silah dayayıp kendilerini yere yatırmasıyla ne olduğunu anladı. Timlere müdahale etmek isteyen emir astsubayı Piyade Başçavuş Bülent Aydın da bu sırada öldürüldü. Komutanlar Çolak ve Uyar götürüldükleri Orgeneral Yaşar Güler’in odasında el ve ayakları kelepçelenip, kafalarına torba geçirilerek beklemeye bırakıldılar.
Genelkurmay Başkanlığı Yerleşkesi’nden silah sesleri duyulduğu bilgisi Başbakanlık Koordinasyon Merkezi’ne iletildi. Telefonla aranan Silahlı Kuvvetler Komuta Harekât Kontrol Merkezi (SKHKM) yetkilileri, “Ani müdahale mangaları tarafından tatbikat yapılıyor” yanıtını verdi.
* 15 TEMMUZ SAAT 21.45 / ANKARA
Kalkışmada en ağır tahribatı veren hava saldırılarında kullanılan F-16’ların kaldırılması için düğmeye basıldı. Uçuş yasağı emrine rağmen, saat 21.45’ten itibaren bazı askeri üslerden, değişik tanıtıcı kodlar ve çağrı isimleri kullanılarak kalkış yapılmaya başlandı. İddiaya göre hava operasyonlarını yöneten isim Tuğgeneral Hakan Evrim ve Akın Öztürk’ün damadı olan Akıncı Üssü’ndeki 141’inci Filo’nun komutanı Hava Pilot Kurmay Yarbay Hakan Karakuş’tu.
Plana göre 16 Temmuz sabahı 03.00’te başlatılacak darbe girişimi, deşifre olunduğu anlaşılınca öne çekilmişti. Genelkurmay’da komuta kademesinin rehin alındığının bildirilmesinden sonra darbeciler de harekete geçti. Karargâh’tan silah sesleri yükseldiği sıralarda, başkent semalarında da savaş uçakları kimi zaman ses hızını da aşarak alçak uçuş yapıyordu. TBMM ve Genelkurmay Karargâhı’nın bulunduğu bölgede, F-16’ların alçak uçuş yapmaya başlaması üzerine Silahlı Kuvvetler Komuta Harekat Kontrol Merkezi (SKHKM) bir kez daha arandı. Bir kez daha, tatbikat yapıldığı yanıtı verildi. Aynı dakikalarda, Gölbaşı’nda bulunan Polis Özel Harekât Başkanlığı ile Havacılık Dairesi Başkanlığı’na düzenlenecek hava saldırısında kullanılacak F-16 savaş uçakları için hazırlık yapılıyordu.
* 15 TEMMUZ SAAT 22.30 / GENELKURMAY
En yakınlarındaki subayların da aralarında bulunduğu darbeciler tarafından gözaltına alınan üst düzey komutanlar cuntanın merkezi Akıncı Üssü’ne götürülecekti. Tümgeneral Mehmet Dişli’nin “Gidiyoruz” talimatıyla ÖKK askerleri, Hulusi Akar’ı bir helikoptere bindirdiler. Helikopterde, Akar’ın üzerine doğrultulmuş silahlar tutan askerlerin yanında Mehmet Dişli de vardı. 22.30 sıralarında bir başka helikoptere de Salih Zeki Çolak ve İhsan Uyar bindirildi. 20 dakikalık bir uçuştan sonra Çolak ve Uyar da, gözaltına alınan diğer komutanlar gibi Akıncı’ya getirilmiş oldu. Tuğgeneral Atilla Gökesaoğlu ve Tuğgeneral Ertuğrulgazi Özkürkçü de Genelkurmay Karargâhı’nda gözaltına alınıp Akıncı’ya getirilmişlerdi.
* 15 TEMMUZ SAAT 22.30 / İSTANBUL - MODA
Genelkurmay Karargâhı’nda öğleden sonra başlayan hareketlilikten ve alınan bir dizi önlemden bazı kuvvet ve ordu komutanlarının haberi bile olmamıştı. Ülke hava sahası askeri uçuşlara kapatılmış olmasına rağmen Hava Kuvvetleri Komutanı (HKK) Orgeneral Abidin Ünal’a nedense bu emirle ilgili bilgi verilmemişti. Komutan Ünal da rutin programını bozmamış ve davetlisi olduğu silah arkadaşı Hava Korgeneral Mehmet Şanver’in kızının İstanbul’da Moda Deniz Kulübü’ndeki düğününe gitmişti. Hava Kuvvetleri’nin üst düzey tüm komuta kademesini oluşturan generaller ve üst düzey komutanlar da düğün için İstanbul’a gelmişti. Nikâh şahidi olması da teklif edilmesine rağmen eski HKK Komutanı Orgeneral Akın Öztürk gelemeyeceğini bildirmiş, gündüz saatlerinde tebrik telefonu açmıştı. Düğün davetine icabet etmeyen bir diğer isim ise, darbecilerin merkezi olan Akıncı 4’üncü Ana Jet Üssü’nün Komutanı Tuğgeneral Hakan Evrim’di.
Darbeyi haber alan ancak bir süre sonra derdest edileceğinden habersiz Orgeneral Ünal ve düğünde bulunan 24 general, kulübün bir odasına çekilip durum değerlendirmesi yapmaya başladılar. Orgeneral Ünal, “Herhangi bir üsten uçuş olursa oranın komutanı Divan-ı Harp’liktir” uyarısı da yaparak yanında bulunan üs komutanlarının hepsinden üslerini arayarak durumu kontrol etmelerini istedi.
© Tüm hakları saklıdır.