12 Eylül askeri darbesine ilişkin, Kenan Evren ile Tahsin Şahinkaya'nın yargılandığı davanın 10. duruşması 17 Ocak 2013'e ertelendi.
Mahkeme heyeti ara kararda;
"12 Eylül darbesi planı olarak bilinen Bayrak Planı Harekatı ile ilgili Genelkurmay'dan ve MİT'ten bilgi istenmesine"
"Gün Sazak cinayetiyle ilgili de MİT ve Emniyet istihbaratından bilgi ve belgelerin istenmesine"
"Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu tarafından hazırlanacak raporunda incelenmek üzere istenmesine"
"1 Mayıs katliamında ateş açılan İntercontinental Oteli’nde yabancı ajanların olup olmadığına ilişkin MİT’e yazı yazılmasına" oy birliğiyle karar verdi.
Ayrıca mahkeme heyeti avukatların tutanakların CD haline getirilmesi talebini de reddederek, duruşmayı 17 Ocak 2013 tarihine erteledi.
Bugünkü duruşmada neler oldu?
12 Eylül askeri darbesine ilişkin, dönemin Genelkurmay Başkanı, Yedinci Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya'nın yargılandığı Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, sanıkların avukatı Bülent Hayri Acar, müdahilliğine karar verilen TBMM Başkanlığı, Başbakanlık, CHP, MHP ve DİSK'in de arasında yer aldığı bazı tüzel kişilerin avukatları ile diğer bazı müdahiller ve avukatları katıldı.
Sanıkların görüntüleri bugün de duruşma salonundaki 4 LCD ekrana yansıtıldı. Sanıklar, yansıtılan görüntülerde dün olduğu gibi yataklarında görünüyor.
Duruşmada, sanıkların yanında birer naip hakim bulunduruldu. Hakimler, sesli ve görüntülü sistem üzerinden, Evren ve Şahinkaya'nın yanında bulunan kişileri tutanağa yazdırdı.
Müdahil avukatlardan Hasan Ürel, sanıklardan Kenan Evren'e, ''Basında yer alan demecinizde, Abdi İpekçi'nin öldürülmesine üzüldüğünüzü belirttiniz. Üzülmenizin nedeni nedir? Cevap verecek misiniz?'' diye sordu. Evren, ''Hayır, cevap yok'' dedi.
'Vicdanınız sızlamıyor mu?'
12 Eylül döneminde Kahramanmaraş’ta 11 ay boyunca işkence gördüğünü söyleyen bir avukat Evren'e “Dört arkadaşım yanıbaşımda yaşamını yitirdi. Vicdanınız sızlamıyor mu?” diye sordu ve arkadaşlarının fotoğraflarını kameralarla gösterdi.
'Berfo Kırbayır'dan özür dileyecek misiniz?
Evren, müdahiller ve avukatların soruların hiçbirine yanıt vermedi.
Evren'e yöneltilen sorulardan bir kısmı şöyle:
Avukat Aydın Erdoğan: ''Süleyman Cihan 12 Eylül döneminde gözaltındayken işkencede öldü. Sayın Evren sizin o dönemde uçan kuştan haberiniz olurdu değil mi? Mezarlığa kimliği meçhul olarak gömülmüş. Sizin hiçbir yakınınız bu şekilde kayboldu mu?'', ''12 Eylül döneminden Mehmet Ağar'ı tanır mısınız?''
Avukat Savaş Demirtaş: ''DİSK'in kapatılmasının, mal varlığına el konulmasının, yöneticilerinin yargılanmasının sebebi nedir? Bunda TÜSİAD'ın etkisi var mı?''
Avukat Öztürk Türkdoğan: ''Türkçe dışındaki dilleri neden yasakladınız Kürtlere asimilasyon programını militarist bir tarzda sistematik işkence uygulayarak niçin yaptınız?'', ''Hala bu ülkede kan akıyor, sizin darbenizden sonra 40 bin insan yaşamını yitirdi. Bu ülke bu asimilasyon durumunu aşmaya çalışıyor. Neye mal olduğunuzun farkında mısınız?'', ''Diyarbakır'da sistematik işkenceye neden başvurdunuz Talimatını verdiniz mi, vermediyseniz neden göz yumdunuz '', ''Alevilere yönelik asimilasyon programını hayata geçirmenizdeki amacınız neydi?'', ''Cemil Kırbayır'ın da aralarında bulunduğu gözaltındayken kaybedilen insanların cenazelerine ulaşılamadı. Bunların aileleri cesetleri arıyor. Hiç mi vicdanınız sızlamadı 104 yaşında Berfo Kırbayır geldi. Sizi görmek istiyor. 'Sana hakkımı helal etmiyorum, iki elim yakandadır' demek istiyor. Berfo Kırbayır'dan özür dileyecek misiniz? Oğlunun mezarının yerini söyleyecek misiniz?''
'Türkiye'ye bir iylik yapın'
Türkdoğan, sorulara başlamadan önce, Evren'in dün ''bugün de olsa aynı şekilde ihtilal yapardık'' dediğini hatırlatarak, ''Artık yapamazsınız, sizin bıraktığınız kötü miras nedeniyle teşebbüs edenlerin hepsi yargılanıyor. Darbe yapıldığında nasıl karşı çıkılacağını biliyoruz, o nedenle yapamazsınız'' dedi.
''Gelin yurttaş olarak Türkiye'ye bir iyilik yapın'' diyen Türkdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bir vicdan toplantısı yapalım. Bildiklerinizi anlatın. Anlatın ki gelecek kuşaklar bütün bunları öğrensin de bu toplum bir daha böyle kötülüklerle karşılaşmasın. Hala bize bir iyilik yapma borcunuz var. Çünkü gelecek kuşaklar darbeyle tanışmasın. Evlatlarını arayan anaların elini öpün, onlardan özür dileyin. Hiç mi vicdanınız kalmadı. Susmayın, çünkü bu saatten sonra susmanın anlamı kalmadı.''