32 kişinin hayatını kaybettiği Suruç saldırısı ve Kilis'in Elbeyli ilçesinde IŞİD mensuplarının bir astsubayı şehit ederek 4 askeri de yaraladığı çatışmanın ardından Türkiye bir kez daha sınırlarında güvenliği nasıl sağlayacağını tartışıyor.
Suruç saldırısından sonra hızla harekete geçen Bakanlar Kurulu, dün belirli bölgelerde entegre sınır güvenlik sistemi kurulacağını açıkladı.
BBC Türkçe 10 soruda yüksek maliyet gerektiren sınır güvenliği konusunu mercek altına aldı.
Türkiye'de geçmişte de benzer projeler hızla dile getirilmişti. Ancak bu projeleri yaşama geçirme noktasında aynı refleksin gösterildiğini söylemek güç.
Örneğin PKK ile çatışmaların yoğun olduğu dönemlerde "yarasa battaniye" projesi gündeme geldi. Suriye sınırında geçişlerde yoğunluk başlayınca da duvar ve tel örülmesi…
Entegre sınır güvenlik sistemi konusu da ilk kez gündeme gelmiyor. Türkiye aslında yıllardır, 2003 yılından bu yana bu proje için çalışıyor.
Korunması gereken ne kadar sınır var?
Türkiye'nin toplam kara sınırı uzunluğu 2 bin 753 kilometre.
Sınır güvenliği denilince akla ilk Suriye, Irak ve İran sınırları geliyor.
Türkiye'nin en uzun kara sınırı, 911 kilometre ile Suriye. Bu uzunluğun Türkiye sınırının üçte birine karşılık geldiği gözden kaçmamalı.
Ayrıca İran ile 560 kilometre, Irak ile de 384 kilometre sınır var.
Sınır güvenliğinden kim sorumlu?
Belki de yanıtı en zor soru bu. Sınır güvenliğinde yaşanan zafiyette bu soruya verilen yanıtın da etkisi var.
Türkiye'de sınır güvenliği 25 farklı kurum ve kuruluşun sorumluluğunda, 27 farklı yasayla sağlanmaya çalışılıyor.
Örneğin kara sınırlarının güvenliğinden Kara Kuvvetleri Komutanlığı sorumlu. O da 1. Derece Askeri Yasak Bölge olarak sayılan 600 metrelik sınır şeridiyle sınırlı.
Sınır ötesi operasyon yapma, istihbarat toplama yetkisiyle Milli İstihbarat Teşkilatı'nın da sınırlarda kontrol sorumluluğu var.
Sınır kapılarından araç ve eşya geçişlerinde Gümrük Bakanlığı, insanların giriş-çıkışlarında Emniyet Genel Müdürlüğü, hatta veterinerlik, gıda güvenliği bakımdan Tarım Bakanlığı'nın bile sınırlarda sorumluluğu var.
Bu çokbaşlılık beraberinde yetki karmaşasını da getiriyor. En önemlisi de sınır güvenliği bu kurum ve kuruluşların asli değil, ikincil görevi.
Arınç'ın açıkladığı entegre sınır güvenlik sistemi yeni mi?
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın kurulacağını duyurduğu entegre sınır güvenlik sistemi aslında yeni bir fikir değil.
2003 yılında Entegre Sınır Yönetim Sistemi projesi 3,7 milyar euro tahmini maliyetle başlamıştı.
2018 yılında tamamlanması planlanan projenin maliyeti önceki yıl revize edilerek 8 milyar euroya çıkarıldı.
2003'te başlatılan proje neyi öngörüyordu?
Avrupa Birliği (AB) fonuyla desteklenen bu projeye göre, İçişleri Bakanlığı'na bağlı, başında sivil bir valinin görev yapacağı, 70 bin personelli Sınır Muhafaza Genel Müdürlüğü kurulacaktı. Bütün sınır güvenliğinden burası sorumlu olacaktı.
Ancak Suriye'de yaşanan savaş nedeniyle projenin uygulama aşamasına geçilemedi.
Çünkü sınır güvenliği konusundaki yetkilerin belli elde toplanması ve görev devirlerinin, örneğin Kara Kuvvetleri Komutanlığı'ndan jandarmaya geçişler gibi dönüşümlerin sürdüğü noktada bölge karıştı.
Dolayısıyla eski uygulamaya devam edildi, örneğin Kara Kuvvetleri yeniden güvenlik sorumluluğunu aldı.
Arınç'ın dün açıkladığı sistem ile eskisinin farkı var mı?
Farklı adlandırmalar yapılsa da her iki sistemin temel hedefi sınır güvenliğini sağlamak.
Bakanlar Kurulu’nda görüşülen ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın açıkladığı entegre sınır güvenlik sistemi, yönetim sistemi projesinin bir parçası.
Ancak ayrıntıları da kamuoyuyla tam olarak paylaşılmadığı için, bire bir karşılaştırma yapmak da mümkün değil.
Savaştan sonra sınır güvenliği için ne tür önlemler alındı?
Özellikle Suriye sınırından insan geçişinin önlenememesi üzerine İçişleri Bakanlığı, güvenlik kuşağı projesini devreye soktu.
Projeye göre, Hatay, Gaziantep, Kilis ve Şanlıurfa Valilikleri, Türkiye ile Suriye arasında bulunan 911 kilometrelik sınıra birbirine geçmeli ortalama 3,5 metre yüksekliğinde beton duvarlar yerleştirecek.
Sınır güvenliğinin sağlanması önündeki başlıca engeller neler?
Savaş devam ettiği müddetçe sınır güvenliğinin sağlanmasının ne kadar zor olduğu herkesin malumu.
Coğrafi faktörlerin de etkisi yadsınamaz.
Ancak bunun ötesinde, güvenlik konusunda adım atılmasını zorlaştıran başka faktörler de var.
İnsan ve mal kaçakçılığından sağlanan rantın yarattığı ekonomi, bunu yer yer geçim kaynağı olarak kullanan bölge halkının olası tepkileri, ayrıca kurumlar arası koordinasyon ve siyasi irade eksikliği eleştirileri var.
Sınırlardan yasadışı geçişler konusunda elimizde rakam var mı?
Konunun doğası gereği bu alanda kesin rakam vermek imkansız.
Ama son 15 yılda örneğin Türkiye üzerinden Avrupa'ya gitmek isterken yakalanan kaçak göçmen sayısı 800 bin kişi olarak hesaplanıyor.
Bu rakamın yalnızca yakalananlar olduğu, yakalanamayanların da en az bu sayının yarısı kadar olduğu tahmin ediliyor.
Geçen yıl yalnızca Suriye sınırından 5 bin 450 kişi yasadışı geçiş yaparken yakalandı. Bu rakam bu yılın ilk altı ayında 9 bine çıkmış durumda.
Uzmanlar sınırda güvenliğin sağlanması konusunda neler öneriyor?
En başta sınır güvenliğinin sağlanması konusunda siyasi irade ve kararlılık.
Bölgenin sosyo-ekonomik koşulları da gözetilerek, mal ve insan kaçakçılığına ciddi yaptırımlar uygulanması.
İstihdama dönük bölgesel yatırımlar. Örneğin Meksika'dan ABD'ye kaçak göçün son yıllarda azalmasında kritik noktalara duvar örülmesi ve sınır muhafızlarının artırılması kadar, Meksika ekonomisinin güçlenmesi ve ABD'de 2008 krizi sonrası iş alanlarının daralmasının da önemli olduğuna dikkat çeken uzmanlar, bölge ekonomisinin geliştirilip çeşitlendirilmesinin önemine dikkat çekiyor.
AB bu konuda ne diyor?
Türkiye'nin sınır güvenliği sorunu, Avrupa Birliği'nin de gündeminde. Konu, 2013 yılındaki İlerleme Raporu'nda dile getirilmişti.
Raporda Türkiye'de uzman ve profesyonel bir sınır güvenliği birimi kuracak, entegre sınır yönetimi araçlarını düzenleyecek Sınır Güvenliği Kanunu'nun henüz kabul edilmediğine dikkat çekiliyor.
Ayrıca "Sınır yönetimi alanında somut ilerleme kaydedilebilmesi bakımından Entegre Sınır Yönetimi Koordinasyon Kurulu'nun rolünün güçlendirilmesi çok önemlidir." belirlemesi yapılıyor.
Entegre Sınır Yönetimi Koordinasyon Kurulu, İçişleri Bakanlığı Müsteşarı veya görevlendireceği müsteşar yardımcısının başkanlığında, Genelkurmay Başkanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Gümrük Müsteşarlığı, Denizcilik Müsteşarlığı, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği, Emniyet Genel Müdürlüğü, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve İller İdaresi Genel Müdürlüğünden kurumları adına karar vermeye yetkili üst düzey temsilcilerinden oluşuyor.