Yılmaz Murat Bilican

24 Nisan 2014

Ey Türk insanı !

Ey Türk insanı, bu 24 Nisan sabahı yatağında uyandığında, gözlerini hemen açma, bekle. Bu sabah, biraz farklı bir bellek yolculuğuna çıkmak istiyorum seninle.

Ey Türk insanı, bu 24 Nisan sabahı yatağında uyandığında, gözlerini hemen açma, bekle. Bu sabah, biraz farklı bir bellek yolculuğuna çıkmak istiyorum seninle.
Basit bir şey yapacağımız; bir zamanlar resmi ağızlardan bize söylenen fakat artık söylendiği gibi olmadığı anlaşılan, bazıları çok geçmişte kalmış, bazılarını ise bizzat senin yaşadığın olayları birer birer, yeniden zihnimizden geçireceğiz. Şimdi, epeyce eskilerden başlayıp, yakın zamana doğru beraberce gelmeye çalışalım.

Dersim’de, asilerin giriştiği isyanı bastırdık, Tunceli’nde medeniyet ve terakki ruhu hakim olacaktır dediler, inanıyor musun?
Nazım’ı 28 yıl hapse mahkum ederken, orduyu ve donanmayı isyana teşvik ediyor dediler, inanıyor musun?
2. Dünya Savaşının yarattığı sıkıntıları ortadan kaldırmak için, savaş zenginlerinden hiçbir ayırım gözetmeksizin Varlık Vergisi toplayacağız dediler, inanıyor musun?
Amerikan bayrağının yanında bizimki de dalgalanacak diye, Kore’ye binlerce asker gönderip, binlerce şehit ve gazi hikayesi olarak geri alırken milli çıkarlarımız dediler, inanıyor musun?
Hem içerden hem de dışardan gelecek komünizm tehlikesine karşı,  ne yapıp edip Nato’ya girmeliyiz dediler, inanıyor musun?
Rumlar Selanik’te Atatürk’ün evini bombaladılar, Kıbrıs elden gidiyor dediler, inanıyor musun?
6-7 Eylül’de devlet organizasyonuyla, gayri müslimlerin evleri ve işyerleri tahrip edilip yağmalandıktan sonra, gençlik Selanik'teki patlamalarla ilgili bir miting düzenlemiş, komünistler de bundan faydalanıp tahribat yapmıştır dediler, inanıyor musun?
Halkın oylarıyla seçilmiş ilk başbakan ve iki bakanının idamıyla sonuçlanan olağanüstü yargılamaları başlatan 27 Mayıs darbecileri, bugün demokrasimizin içine düştüğü buhran ve kardeş kavgasına meydan vermemek maksadıyla, Türk Silahlı Kuvvetleri memleketin idaresini eline almıştır dediler, inanıyor musun?
1961 anayasası bu halkın üzerine bol geliyor, demokrasi bize uygun değil, bizim dört yanımız düşmanla kuşatılmış dediler, inanıyor musun?
Ordu 12 Mart muhtırasıyla hükümeti istifa etmek zorunda bırakırken, yine, yurdumuzu içine düştüğü anarşi, kardeş kavgası, sosyal ve ekonomik huzursuzluklardan kurtaracağız dediler, inanıyor musun?
Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ı bir gecede aynı darağacında idam ederken, kimseyi incitmemiş bu delikanlılar için anayasal düzeni yıkacaklar dediler, inanıyor musun?
1 Mayıs 1977’de Taksim’i kan gölüne çevirip sonra da,  farklı solcu gruplar birbirlerini öldürdü dediler, inanıyor musun?
Kahraman Maraş’ta, Çorum’da, açık açık önceden planlanmış katliamlar yaptırıp, sonra da mezhep çatışması var, sağ-sol çatışması var, memleket iç savaşa sürükleniyor dediler, inanıyor musun?
12 Eylül’de darbe yaparken, bir daha, demokrasimizin içine düştüğü buhrandan söz ederek, kardeş kardeşi kırıyor, ülke bölünüyor dediler, inanıyor musun?
Kürt yoktur, karda gezen dağlı Türk’ün ayağının altından çıkan kart kurt sesidir o dediler, inanıyor musun?
Bir avuç eşkiyadır onlar, Ermeni’dir, sünnetsizdir, hepsinin kökünü kazıyacağız dediler, inanıyor musun?
Köylülere bok yedirirken, devletimiz her zaman halkımızın yanındadır dediler, inanıyor musun?
Radyasyon yoktur, rahat rahat çaylarınızı için, bakın bize,  afiyetle içiyoruz dediler, inanıyor musun?
Türkiye Cumhuriyeti devleti, temel insan hak ve hürriyetlerine saygılı, sosyal bir hukuk devletidir dediler, inanıyor musun?
İntihar etti dediler,
Çatışmada öldü dediler,
Biz göz altına almadık dediler,
İşkence ve kötü muamele yoktur, münferit olaylar vardır dediler,
Hatırlamıyoruz dediler,
Eğitim zaiyatı dediler, kaza dediler,
20 cezaevinde 32 kişinin öldüğü, 600 den fazla kişinin sakat kaldığı, kimyasal silah, gaz ve sinir bombalarının kullanıldığı operasyona, “hayata dönüş” dediler, inanıyor musun?

Haddini bilmezler, kemirgenler, sahtekarlar, çapulcular,
yaktılar, yıktılar dediler,
Ali İsmail’i arkadaşları öldürmüş dediler,
15 yaşında polisin öldürdüğü Berkin’e terör örgütlerinin içinde, eline sapan verilmiş, orada maalesef bir biber gazına muhatap oluyor dediler,
inanıyor musun?

İnanmıyorsun değil mi?
Peki, tarih boyunca, bütün bu yalanları söyleyenin aynı resmi ağız olduğunun farkında mısın?

Ve bu aynı resmi ağız bize,
24 Nisan 1915’te Istanbul’da yüzlerce Ermeni aydınının sürülüp sonra öldürülmesiyle başlayan ve sonrasında, Anadolu’nun her köşesinde yaşayan Ermeni halkına yönelen soykırım uygulamalarına “sözde” diyor,
bu tarihçilerin işi diyor,
asıl onlar bizi öldürdü diyor,
düşmanla işbirliği yaptılar diyor,
öldürmedik tehcir ettik diyor,
yolda birazı ölmüş olabilirler diyor,
e o kadar olur, savaş koşulları vardı diyor,
bir buçuk milyon değildi, çok daha azdılar diyor,
diyor da diyor...

Peki bunlara inanacak mısın?

Ey Türk insanı,
Bu 24 Nisan sabahı, gözlerini aç, yukarıdaki yalanlara nasıl inanmıyorsan bu büyük yalana da artık inanma.
99 yıl önce bu topraklarda yaşanan, adına ne dersen de, büyük acıyı düşün, o acıyı hissetmeye çalış. Bu utançtan hep beraber sıyrılabilmemiz için bu bir başlangıç olsun.

@ymbymb