22 Ocak 2012
DİNOZORLAR GERÇEKTEN YAŞADI MI ?
Son birkaç yıldır Dinozorlar epey gündeme gelmeye başladı. Son iki yıl içinde...
Son birkaç yıldır Dinozorlar epey gündeme gelmeye başladı. Son iki yıl içinde iki alışveriş merkezi Dinozor sergisi açtı. Bunlardan Forum İstanbul’dakine iki kez gittim. Bir yazımda bu sergiyi daha ayrıntılı anlatacağım. Bu devasa yaratıkların son yıllarda bu kadar çok ilgi çekmesinin nedeni, teknolojinin bu muhteşem hayvanların görüntülerinin çok gerçekçi bir şekilde izlenmesini sağlaması oldu. Bilgisayarlarda yapılan animasyonların gerçeklerinden bir farkı yok. Ben uzun yıllardır bu gelişmeleri ilgiyle izlediğim için, Yeryuvarı üzerinde yaklaşık 160 milyon yıl tek başına egemen olmuş bu canlıları herkesin bildiğini, hele de jeologların çok çok iyi bildiğini sanıyordum. Ne yazık ki biraz irdeleyince Dinozor kelimesinin “Bir işte iyice eskimiş, verimli olmayan ama arkadan gelenlerin de önünü tıkayan insanlar” için kullanıldığını gördüm sadece. Ejderha diyenler bile vardı. Bir jeolog akademisyen arkadaşımın bir gün “ Yıldırım dinozorlar gerçekten de yaşadı mı ? diye sorması ile birlikte birkaç hafta üst üste Dinozor yazısı yazmaya karar verdim.
Dinozorları anlatırken çok fazla bilimsel laflar etmeyeceğim. Dinozor ismi Yunanca’da korkunç kertenkele anlamına geliyor. Çünkü ilk dinozor çalışanlar bu hayvanların bir tür kertenkele olduğunu düşünüyorlardı.
Evet dinozorlar gerçekten yaşadı. İkinci jeolojik zaman olan Mesozoyik döneminin üç katı vardır. Triyas, Jura ve Kretase. Bu üç dönem yeryuvarı tarihinin 186 milyon yıllık bir süresini kapsıyor. İşte bu sürenin yaklaşık 160 milyon yıllık diliminde, bu muhteşem hayvanlar yeryuvarının tek egemen canlıları oldular. Öyle sadece filmlerde gördüğümüz üç beş tür de değiller. Yaklaşık 1000 civarında dinozor türü olduğu düşünülüyor. Yapılan araştırmalar ve yeni fosil bulguları hem bu sayıyı artırıyor hem de yeni bilgiler elde etmemize sağlıyor. Bu olağan üstü hayvanların neredeyse tümü karada yaşıyordu ama denizler de de Predetot- x gibi dev boyutlara sahip yırtıcılar da vardı. Bariyoniks ve Spinosaurus gibi bazı dinozorlar ise karada yaşamalarına rağmen balık avlamayı tercih ediyorlardı. Bu iki tür çok zorlanmadıkça karada avlanmıyorlardı. Spinosaurus, bilinenin aksine T-Rex’ten 3 metre daha iriydi.
Etobur dinozorların büyük bir kısmının çok güçlü olan iki arka ayağı ve iki de küçük kolları vardı. Bilinen en büyük Dinozor olan Brachiosaurus’un boyu 13 , uzunluğu ise 25 metre civarındaydı. Ağırlığı mı? Çok değil 50 -70 ton arasında değişiyordu. Spinosaurus bulununcaya kadar bilinen en büyük etobur olan Tyranosaurus ailesinden T-Rex in ayak izlerinin kuşların ayak izlerine benzemesi ise ilginçtir.
Boyutları bir güvercinden, bir aparman büyüklüğüne kadar büyük farklılıklar gösteren dinozorlar, Yeryuvarı üzerinde bu denli uzun bir yaşamalarını ve levha tektoniği kuramının belki de tek canlı tanıkları olmalarını neye borçluydular. Bir kere çok güçlüydüler ve kendilerinden başka canlı türlerine yaşam hakkı tanımıyorlardı. Yumurtaları çok sertti bu nedenle kolay kolay zarar görmüyor ve çok fazla yavruları oluyordu. Bir tavuğun civcivleri neyse dinozorların yavruları da o idi. Devasa boyutlarına rağmen yumurtaları bir tavuk yumurtasının en fazla 5 katı büyüklüğündeydi. Özellikle etoburlar çok güçlüydüler ve yavruları çok fazla ürüyordu. Yürüyebiliyor, avcı türlerden kaçabiliyor, avlarının peşine düşebiliyorlardı. Ayrıca uçabilen türleri de vardı ve bir kertenkeleden daha çok bir kuşu andırıyorlardı. Tüylü bir çok dinozor türü de keşfedilmiştir.
Peki ne oldu da birden Yeryuvarı tarihi sahnesinden çekildiler. Yapılan çalışmalar Üst Kretase’de yani günümüzden 65 milyon yıl önce meydana gelen bir meteor çarpması bu olağanüstü hayvanların soylarının kısa bir süre içinde neredeyse tamamen tükendiğini gösteriyor. Eğer bu meteor çarpması olmasaydı ne olurdu? Dinozorlar yok olmazdı. Dolayısıyla biz de var olamazdık. Bu çarpışma Yeryuvarının tek egemen canlısını ortadan kaldırınca, geriye kalan ve dinozorların korkusundan deliklerde yaşayan memeliler ortaya çıkıp, ormanlarda korkusuzca dolaşmaya başladılar. Bunların ardından da yavaş yavaş primatlar ortaya çıkmaya başladı. Yani eğer bu çarpışma olmasaydı biz de olmayacaktık.
Peki dinozorlar tamamen yok mu oldu. Etrafınıza bir bakın bir tavuğun veya horozun 15 metre uzunluğunda 4 metre yükseklikte bir canlı (canavar mı desek ) olduğunu düşünün. Kafasını her yere uzattığında mutlaka bir yiyecek kapan bir horozu böylesine devasa düşünmek bile ürpertiyor insanı. Tam bir çerez olurduk onlar için.
Gelecek yazımda bu olağanüstü hayvanları biraz daha yakından tanıtmaya çalışacağım.