Yalçın Doğan

10 Aralık 2020

UEFA'dan ödün yok, iki ara bir derede, Erdoğan ve Fransa

Türkiyede işler hiç yolunda gitmediği için konu ne olursa olsun, ilgili ilgisiz, Erdoğan "kendisine ekmek çıkarmaya" çalışıyor!.. Ama, buradan ona "ekmek" çıkmaz, çünkü Fransızların duruşu o "ekmeği" iptal ediyor!..

İspanyol takımı Barcelona formasıyla Kamerunlu Samuel Eto'o...

Alman takımı Mönchengladbach formasıyla Brezilyalı Kahe...

Alman takımı Aachen formasıyla Zambiyalı Sichone...

İtalyan takımı Napoli formasıyla Senegalli Coulibally...

İngiliz Tottenham formasıyla Sierra Leoneli Rüdiger...

İtalyan Inter formasıyla Belçikalı Lukaku...

Ayrıca Balotelli, Viera, Smalling...

Ve önceki akşam Başakşehirli Pierre Webo...

Bu futbolcular çeşitli zamanlarda ve çeşitli takımlarda oynarken, "seyircilerin ırkçı hakaretine" maruz kalıyor.

UEFA asla affetmiyor, hem UEFA, hem o ülkelerin futbol federasyonları seyircilerinden dolayı, ilgili kulüplere ceza veriyor.

UEFA'nın kampanyası

UEFA... "Union of European Football Associations..." "Avrupa Futbol Federasyonları Birliği..."

Yıl 2006...

Avrupa Şampiyon Kulüpler Turnuvası'nda UEFA bir kampanya başlatıyor:

"Farklılıklara saygı...

Irkçılığa karşı birleşin...

Irkçılığa hayır!.."

Bu sloganlar 2006 yılında 32 karşılaşmanın hepsinde sahalardaki dev ekranlardan yansıtılıyor, maçlar başlamadan önce takım kaptanlarının TV'lere canlı yayında bu yönde açıklamalar yapmaları isteniyor.

Yine takım kaptanlarının maç sırasında taktıkları kolluklarında "ırkçılığa karşı birleş" sloganı yer alıyor, yine UEFA emriyle.

Ayrıca, Avrupa'daki bütün kulüplere "ırkçılığa karşı" çağrıda bulunarak, hazırlanan kılavuzlar dağıtılıyor.

Dolasıyla, UEFA ırkçılık konusunda olağanüstü duyarlı.

Avrupa ne de olsa, ırkçılık söylemi üzerinden dünya savaşı yaşamış bir kıta!..

İlk kez bir hakem

Bunca hassasiyete rağmen, zaman zaman seyircilerden futbolculara ırkçı söylemler eksik değil.

Ancak, bir hakemin, önceki akşam Başakşehir - PSG maçında olduğu gibi, ırkçı bir söylemine futbol sahaları ilk kez tanıklık ediyor.

Başakşehir Kulübü, futbolcuları, hatta aralarında Neymar ve Mmappe'nin yer aldığı bazı PSG'li futbolcular da Pierre Webo'ya ırkçı söylemle hakaret eden Rumen hakemi çok haklı olarak protesto ediyor. Başakşehir yönetiminin maça çıkmayı reddetmesi, o hakemleri istememesi, futbolcuların sahayı terketmeleri baştan sona "insana saygının" ürünü.

UEFA da, kendisinden beklenen tepkiyi göstermekte gecikmiyor, dün tekrarlanan maçta dört hakemi de, değiştiriyor. Webo'nun kırmızı kartını iptal ediyor.

Avrupa basını

Dün Avrupa basınını tarıyorum, Fransız, İngiliz, Alman, İtalyan, İspanyol gazetelerine bakıyorum.

Gerek spor basınında, gerekse diğer günlük gazetelerin tamamında Rumen hakem ve ırkçılık protesto ediliyor, aynı anlam içeren manşetlerle:

"- Artık bıktık...,

- Irkçılığa son...,

- Irkçılık skandalı...,

- Irkçılığa büyük öfke,

- Irkçılığı durdurun..."

Irkçı söylem hakettiği protestoyu alıyor. Avrupa Basını bu konuda en küçük ödün vermeden, Webo'ya yapılan hakaret karşısında birleşiyor.

Hatta, Romen Basını da, kendi vatandaşı olan hakemi ağır biçimde eleştiriyor.

UEFA gibi, Avrupa Basını da, benzer duyarlığı gösteriyor.

İnsan hakları bildirgeleri

Hukuk tarihinde, dünyada ve bizde, insan hakları bildirgelerinde, anayasalarda aynı kural hep var:

"Hiç kimse ırk, dil, din ve ulus kökeni nedeniyle sorgulanamaz, suçlanamaz. Aksi, ağır bir insanlık suçudur."

1776 İnsan Hakları Bildirgesi'nden tutun da, Fransız Devrimi Bildirgesi'ne ve hatta bizde 1838 Tanzimat Fermanı'na kadar aynı kurallar hep tekrar ediliyor. Ediliyor ama, bakın günümüzde hâlâ "benzer sersemliği" sürdürenler var.

Tek tek kişi olarak da var, siyasal parti olarak da var.

Avrupa'nın bazı ülkelerinde hortlayan "Neonazizim" bunun son örneği. Ya da Amerika'da beyaz ırktan olmayan insanlara karşı işlenen cinayetler...

Toplum bu soysuzluğa karşı hep tavır alıyor ama, o soysuzluk zaman zaman kendini gösteriyor.

Erdoğan'ın tweeti

Avrupa Basınını gözden geçirirken ve bizim aziz medya ile karşılaştırırken, bir nokta dikkatimi çekiyor:

"Fransız, İngiliz, İtalyan, Alman, İspanyol, artık neresi ise, hiçbir ülkenin Cumhurbaşkanı ya da Başbakanı aynı saatlerde konuyla ilgili bir açıklama yapmıyor. Bizde Tayyip Erdoğan olayı protesto eden tweet atıyor. O tweet dün bizim malum medyada skandal haberin spotunda yer alıyor."

Tamam olabilir, çünkü bir Türk takımının yardımcı entrenörü hakarete uğruyor, Erdoğan da, buna tepki gösteriyor.

Ve elbette "malum medya" bu tepkiyi manşetin yanına monte ediyor!..

Fransa nereden çıktı?

Diyelim ki, o tweeti anlamak mümkün de, dün Erdoğan'ın söylediklerini anlamak biraz zor!. Ne diyor, şunu söylüyor:

"Fransa ırkçı söylemlerin yoğunlaştığı bir yer haline geldi.

Bu olay Fransa'nın son dönemlerdeki ırkçı yaklaşımlarının yeni bir ifadesidir!.."

Nasıl bir bağlantı ki bu!..

Fransa ile ne ilgisi var?..

1-Irkçı söylemde bulunan hakem Romanyalı.

2-Fransız basını, "Artık Bıktık, Irkçılığa Son" ve benzeri manşetlerle olayı protesto ediyor.

3-Fransa takımının oyuncuları da, sahada hakemi protestoya katılıyor.

4-Ayrıca Fransız takımı yenilenen maça "Irkçılığa Hayır" pankartıyla çıkmak için Başakşehir ile birlikte UEFA'ya başvuruyor.

5-Fransa ile tek bağlantısı, maçın Paris'te oynanması, çünkü bir Fransız takımı!..

Artık o kadar belli ki!..

Erdoğan zaman zaman Kılıçdaroğlu'nu eleştirirken, bir cümle kullanıyor ya, "eyy CHP sana buradan ekmek çıkmaz!.."

Türkiyede işler hiç yolunda gitmediği için konu ne olursa olsun, ilgili ilgisiz, Erdoğan "kendisine ekmek çıkarmaya" çalışıyor!.. Ama, buradan ona "ekmek" çıkmaz, çünkü Fransızların duruşu o "ekmeği" iptal ediyor!..

Fransa ile son zamanlarda AB, Libya, Doğu Akdeniz olmak üzere, çeşitli anlaşmazlıklar yaşanması, Erdoğan'ı zoraki bir bağlantıya sürüklüyor, ama yerine oturmuyor.

Dün Almanya'nın en yüksek tirajlı "Das Bild" gazetesi olaya "Skandal iptal" diye manşet atıyor, ardından haberin spotuna ekliyor:

"Erdoğan da karıştı!.."

Neye karışmıyor ki!..