Yalçın Doğan

08 Nisan 2022

Sevsinler o "yeni paradigmayı!.." Tam Arap saçı!..

Kendisinin ve yanındakilerin kafası epey karışık, krizden nasıl çıkacaklarını bilemiyorlar

Eyvaaaah ki, eyvah!..

Ekonomik krizin kökünde gerçekte "siyasal kriz" yatarken, şimdi o siyasal niteliği de, geride bırakan bir başka krize doğru yol alıyoruz.

"Aylardır savunduğunun tamamından vazgeçmiş gibi görünse de, aslında fiilen bir değişiklik yok, sadece bir makyaj, bir algı, bir pembe hayaller denemesi var."

Tayyip Erdoğan önceki gün partisinin toplantısında iç, dış politika ve ekonomik konularla ilgili konuşuyor.

"Ekonomiye ilişkin söylediklerinin:

1- Bir bölümü doğru değil,

2- Bir bölümü daha önce söylediklerinin tam tersi,

3- Bir bölümü de, her zamanki gibi, hamasi kalıplardan ibaret."

"Yeni bir safha"

Bunu yeni bir algı başlığı ile duyuruyor:

"Ekonomide yeni bir safhaya geçiyoruz.

Hedefimiz insanlarımızın yüksek enflasyon sebebiyle gerileyen alım güçlerini eskisinin üzerine çıkarmaktır." 

Bunun nesi "yeni bir safha?.."

"Yeni safha" dediği tekrardan, tekerlemeden başka bir şey değil.

Yeni bir program, yeni bir model filan değil.

Yeni program mı?.. Onun da, hikayesi ayrı:

"Yirmi yılda 23 ayrı ekonomik program ilan ediyor, o programların hiç birinin hedefi tutmuyor, zaten ondan dolayı bir, iki, üç, on, on beş, yirmi, yirmi üç program birbirini izliyor ve hepsi çuvallıyor."

Şimdi "yeni safha" dediği yuvarlak laftan ibaret.

Bin kişide 985 kişi

Erdoğan diyor ki:

"Yüksek enflasyon sadece bizim sorunumuz değil. Avrupa ülkelerinin çoğu bizden daha vahim tablolarla karşı karşıyadır."

Baştan sona yanlış!..

İlgisi yok!..

Bütünüyle saptırmaca!..

Önce...

"- Türkiye'den daha yüksek enflasyona sahip hiç bir Avrupa ülkesi yok.

- Türkiye dünyada en yüksek enflasyona sahip artık sekizinci ülke.

- Aralık 2021'de dünyada en yüksek enflasyona sahip on birinci ülke iken, şimdi enflasyon daha da artıyor ve sekizinci basamağa yükseliyor, bu kötü bir yükselme."

 Avrupa bir yana, dünyaya bakıldığında, orada ilginç bir hesap var.

Halk TV'de dün sabah Ozan Gündoğdu dünya nüfusu ve enflasyona sahip ülkelerin nüfuslarını dikkate alarak, nüfus - enflasyon bağlamında çarpıcı bir hesap çıkartıyor:

"Şu anda dünyada her bin kişiden 985 kişi enflasyondan etkilenmiyor."

Etkilenen on beş kişinin çoğu Türkiye'de yaşıyor.

"Tarihi karar"

Erdoğan'ın bu son konuşması, kendi tarihi açısından da, ibretlik.

"Karşımıza çıkan tabloya bakarak, tarihi bir karar verdik. Ya ekonomimizi klasik anlamda faiz - enflasyon sarmalına sokup, yatırım ve harcamaları kısarak, işsizliği arttıracaktık ya da yeni bir paradigma koyacaktık, biz ikincisini tercih ettik."

Bütünüyle gerçeklere ters!..

Bir kere işsizlik azalmıyor, artıyor. İşsizlikle ilgili resmi verilere kimsenin inandığı yok. Sadece işçi değil, işveren sendikaları da, işsizliğin arttığını söylüyor.

Üç buçuk yılda 68 milyar dolar

Gerçekle yine taban tabana zıt bir başka durum:

"Ekonomiyi faiz - enflasyon sarmalına sokup..."

Bundan vazgeçtiğini söylüyor.

Oysa...

Şu anda tam da, "faiz - enflasyon sarmalı" yaşanıyor. 

Merkez Bankası politik faizi yüzde 14'te tutuyor, bunun sonucunda:

"Bankalar Merkez Bankası'ndan yüzde 14 ile aldıkları parayı yüzde 25 - 30'larla satıyor, bunun sonucunda anormal karlar elde ediyor."

Faize karşı ya... Bütün fenalıkların anası faiz ya... Banka karları, türü ne olursa olsun, yüksek kredi faizleri o sonuçlardan biri. Başka sonuçlar da var.

Örneğin, devletin borçları karşılığı ödediği faiz, akıl alır gibi değil:

"Üç buçuk yılda 68 milyar dolar faiz ödeniyor."

Aklınız alıyor mu bunu?..

Ya da uluslararası piyasalardan 170 yıl önceki "Düyun-u Umumiye" borçlarına benzer, ancak çökmüş bir ekonomide görülen, yüzde 8.26 gibi, anormal yüksek bir faizle borçlanıyor.

Ayrıca, Merkez Bankası politik faizi düşük tuttuğu için enflasyonu dizginleyemiyor.

Yeni paradigma

Ve şimdi geliyoruz, eyvaaah ki, eyvah pozisyonuna!..

"Yeni paradigma" dediği pozisyona:

"Faizi enflasyonu bir kenara bırakarak, istihdam, üretim, ihracat, cari fazla yoluyla ekonomiyi büyütecek yeni bir programı hayata geçirdik."

Neee?.. Neee?..

'Faizi enflasyonu bir kenara bırakarak' mı?..

Aylardır "faiz de faiz" diye davul çalıyor, faiz için dini kavramları kullanıyor, 'bu can bu bedende oldukça faiz düşecektir' diyor, çalınan davulun yanlış olduğu çoktan ortaya çıkıyor, enflasyon üç hanelere doğru tırmanıyor...

Ve şimdi çıkıyor:

'Faizi enflasyonu bir kenara bırakarak!..'

Kaldı ki, bıraktığı filan yok!..

Faiz hâlâ yüzde 14, enflasyon yüzde 61.

2021 Aralık ayında Kur Korumalı Mevduat ile birlikte alınan, krizi daha da içinden çıkılmaz hale getiren kararları şimdi 'yeni paradigma, yeni safha' diye sunuyor.

Cari açık

'Yeni safha, yeni paradigma' zaten çoktan çuvallamış durumda.

Kendi icat ettikleri o programın işlemesinde kilit aşamalardan biri "cari fazla" yoluyla büyümenin sağlanması, enflasyonun düşmesi. Cari fazla, yani ihracat ithalattan daha çok artacak, aradaki fark büyümeyi finanse edecek. Büyümeyle birlikte enflasyon düşecek.

Gel gör ki...

"2021 Aralık ayında 46.2 milyar dolara yaklaşan yıllık cari açık Mart 2022'de yıllık 61.5 milyar dolara çıkıyor."

Cari fazla vereceğim derken, cari açık hem de artarak devam ediyor.

Şu anda yıllık 61.5 milyar dolar.

Bu yıl Ocak ayında 10.3, Şubat ayında 7.9, Mart ayında 8.2 milyar dolar cari açık var.

Kafalar karışık

Yok "yeni safha", yok "yeni paradigma" algısıyla eskiden beri savunduğu "faizi bir kenara bırakırsak" diyerek... Kendisiyle şaşılacak ölçüde ters düşerken...

Aslında bırakmadığı ortada iken...

Sanki yeni bir modele geçilmiş izlenimi yaratarak...

Lafı bu kadar uzatmaya gerek yok.

Kendisinin ve yanındakilerin kafası epey karışık, krizden nasıl çıkacaklarını bilemiyorlar.

Sadece karın doyurmayan pembe vaatler!..