Yalçın Doğan

21 Temmuz 2016

OHAL, tüm Türkiye’de ilk kez

Temel hak ve özgürlüklerimiz bugünden itibaren kısıtlı, dünkü gibi değil

“Millet istiyor, OHAL’i onun için kaldıracağız.”

OHAL, Olağanüstü Hâl.

Kurulduktan sonra 2002’de ilk kez genel seçimlere giren ve iktidara gelen AKP’nin Genel Başkanı Tayyip Erdoğan bu cümleyi genel seçime giderken, yanılmıyorsam Balıkesir’de söylüyor.

2002’de OHAL’i kaldırmak son derece önemli.

Çünkü, OHAL Güneydoğu’da terörle mücadele nedeniyle:

-19 Temmuz 1987’de on üç ilde ilan ediliyor.

- 12 Eylül 1980'de sıkı yönetim ilan ediliyor, sıkıyönetim 10 Temmuz 1987'de kaldırılıyor, yerini on OHAL alıyor. Böylelikle, bölgede sıkıyönetim artı OHAL, olağanüstü rejim tam 22 yıl devam ediyor. 

- OHAL, her dört ayda bir Meclis tarafından uzatılıyor. 

-Tam 46 kez uzatılıyor.

-30 Kasım 2002’de, o sırada Başbakan Abdullah Gül, AKP hükümeti tarafından olağanüstü rejim 22 yıl sonra kaldırılıyor.

-O ilk AKP Hükümeti 28 Kasım’da Meclis’ten güven oyu alarak işe başlıyor, iki gün sonra OHAL’i kaldırarak, ilk önemli icraatına imza atıyor.

OHAL’in kaldırılması AKP hükümeti ve Türkiye için o kadar önemli.

 

Diyarbakır'dayım

 

Sıkıyönetim artı OHAL Güneydoğu insanı üzerinde 22 yıl boyunca balyoz gibi inmiş, temel hak ve özgürlükler 22 yıl boyunca bölgenin on üç ilinde askıya alınmış, 30 Kasım 2002’de kaldırıldığında, bölge insanının düşüncesini almak üzere Diyarbakır’a gidiyorum.

Aradan geçen on dört yıla rağmen, bugün hala çok net belleğimde. Diyarbakır sokaklarında rastladığım genç insanlar biraz şaşkın, biraz ne olup biteceğini anlamaya çalışarak:

“Abi vallah ben hep OHAL görmişem, başka bir şey görmemişem, ben OHAL’de dogmişem, bugüne OHAL ile gelmişem.”

Buna karşılık, orta kuşak çok keyifli:

“Bugün güneş başka türlü dogmiştir, çok parıl parıldir, bugün rahat nefes almışizdir.”

OHAL’in kaldırılması bölgede tam bayram havası estiriyor. Diyarbakır’dan bölgedeki bir kaç ile daha gidiyorum, hava hep aynı, tam şenlik.

22 yıl, dile kolay, insanlar OHAL dahil, olağanüstü rejim dışında başka bir şey görmüyor. OHAL, yani temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması.

Daha sonraki genel seçimlerde AKP’nin bölgede bu kadar çok tutması, oy alması, Kürt partisi ve Kürt temsilcileri dışında en güçlü parti olmasının altında yatan önemli nedenlerden biri, OHAL’i kaldırmış olması. Ben bu kararın ağırlıklı rol oynadığı inancındayım.

Bunu masa başında söylemiyorum, yıllar yılı her gittiğimde, gözlemlerime dayanarak söylüyorum.

 

22 yıl ne olmuş?

 

Genel anlamda özgürlüklerin ve temel hakların kısıtlanması derken, pratik hayatta o kısıtlamalar bölge insanını epey yıldırıyor.

OHAL yaptırımılarının ayrıntılarını diğer sütunda Doğan Akın çok iyi anlatmış, ben burada ayrıca tekrarlamak istemem. Doğan Akın’ın yazısı OHAL’in hukuki boyutu ve pratiği ile ilgili iyi bilgi aktarıyor.

Yine de, şunun altını çizmek isterim. Diyarbakır’da halka sorduğumda, insanlar OHAL uygulamaları arasında en çok “üstlerinin başlarının, araçlarının, hatta evlerinin aranmasından” yakınıyor. OHAL, uygulayıcıya bu yetkiyi tanıyor. O arama, tarama sırasında karşılaştıkları muamelenin altını çiziyorlar.

Onun dışında, bir de en çok “dernek faaliyetleri ile toplantıların kısıtlanmasından” şikayet ettiklerini hatırlıyorum.

O nedenle “güneş OHAL kalktığında başka türlü doğmuş” oluyor.

 

Bütün partiler var

 

1987’den 2002’ye kadar iktidara gelen tüm partiler, ANAP, DSP, SHP, Refah Partisi, MHP, DYP OHAL’i uzatıyor. Turgut Özal, Yıldırım Akbulut, Mesut Yılmaz, Devlet Bahçeli, Bülent Ecevit, Erdal İnönü, Necmettin Erbakan, Süleyman Demirel, Tansu Çiller, hükümette kim varsa, OHAL hep uzatılıyor.

AKP bu açıdan büyük bir avans alıyor, 2002’den sonraki siyasal ortam açısından.

OHAL’in uzatılması, OHAL’in uzatılmasını isteyen hükümette ve uzatan Meclis’lerde her zaman gerilim yaratıyor. Hep büyük tartışmalarla.

Çünkü, insanların temel hak ve özgürlükleri kısıtlanıyor. Sıkıyönetim değil. Sıkıyönetim yönetimi askere havale etmek. OHAL’de asker yok, vali ve kaymakamların yetkileri arttırılıyor.

 

Onun için Erdoğan

 

Bu ayrıntıları Tayyip Erdoğan elbette çok iyi biliyor, OHAL’in kaldırılmasından sonra bölgede yaşanan şenliğe o tarihte o da ortak oluyor.

Onun içindir ki, şimdi ilan edilen OHAL ile açıklamayı doğrudan kendisi yapıyor. Kaldı ki, 15 Temmuz darbe girişimindene sonra, o geceki TV’lere konuşmasının dışında, halkın karşısına ilk kez çıkıyor.

Şimdi ilan edilen OHAL tüm Türkiye’de geçerli. Bu ilk kez  yaşanıyor. Erdoğan’ın açıklamasının bir nedeni de, bu olsa gerek.

OHAL’in gerekçesi çok açık: Darbecileri ve FETÖ bağlantılarını kamu ve özel kesimin her alanında, mümkün olan hızla temizlemek ve yargının karşısına çıkarmak.

Açıklamasının sonunda dikkatimi çeken bir nokta var. OHAL ilanından dolayı Türkiye’deki iktidarı eleştirebilecek ülkelere karşı gardını şimdiden alıyor, “siz kendi işinize bakın” diyor.

Açıklamasından sonra hemen Batı basınında bazı gazetelerin internet sitelerine bakıyorum.

OHAL ilanı birinci haber. Ama, dikkatli. Uygulamaya göre tavır alacaklarını gösteren satırlar okuyorum. Yani, hemen kafadan karşı çıkacakları izlenimi edinmiyorum. Eleştirebilirler ama, uygulama, pratik önemli.

İşte, Fransa’da da var, hatta dün yeniden uzatılıyor, Avrupa’da kimsenin sesi çıkmıyor.

Temel hak ve özgürlüklerimiz bugünden itibaren kısıtlı, dünkü gibi değil.

Batı ülkelerindeki gibi, biz de “hukuk devleti sınırları içinde” bir uygulama bekliyoruz. OHAL hukuki bir yöntem, anayasal bir kurum. Çok açık, anayasa ve hukuk içinde kalmak gerek.