Yalçın Doğan

14 Nisan 2016

Kürsüde Cumhuriyet ile hesaplaşma

Bir adım ötesi, bugün konuştuğu o kürsüyü inkar eden bir anlayış...

Antalya, Afyon, Balıkesir, Bolu, Denizli, Diyarbakır, Çankırı, Elazığ, Eskişehir, Giresun, Isparta, Kayseri, Konya, Rize, Sakarya, İzmir ve son olarak İstanbul ve Bursa.

Alfabetik sırayla gidiyoruz, yavaş yavaş ve sırayla bu illerdeki Atatürk Statlarının ismi değiştiriliyor. Nereden bulmuşlarsa, bir “arena”dır gidiyor. 

Yetmiş yıllık “İstanbul İnönü Stadı” Vodafone Arena olurken, otuz beş yıllık Bursa Atatürk Stadı yine, “Timsah Arena” olarak değiştiriliyor.

Aslında, son derece bilinçli, ideolojik harekat. En çok kullanılan, en sık gidilen yerlerden “Atatürk” adını silerek, gerçekte Cumhuriyet’e yönelik bir kampanya.
 

Ulusal törenler iptal
 

Bu isim değiştirme ile bir lise müdür yardımcısının “halk oyunlarına” rezil biçimde “halt oyunları”  demesi, oyunlarda kızların ve erkeklerin ellerini tutmasını “zina” olarak nitelemesi ve bu adama soruşturması açılmaması da, aynı bütünün parçaları. Bin yıllık kültürümüze küfreden bir öğretmen!

Ve bu adam hala orada, müdür yardımcısı, görevinden uzaklaştırmak filan yok, belki takdirname bile alır.

Bunlara ek olarak, ulusal bayramlara duyulan  takıntı, yine Cumhuriyet’e yönelik bütünün parçaları.

Son on dört yılda zaman zaman çeşitli örneklerine rastladığımız bu kampanya son zamanlarda artmış durumda.

Nasıl oluyorsa, 19 Mayıs’lar, 23 Nisan’lar, hatta 29 Ekim Cumhuriyet Bayramları son yıllarda yine iptal ediliyor. Gerekçe hazır, terör. O zaman, aynı tarihlere denk düşen düğün, dernek ve diğer eğlencelerinizi de iptal edin.
 

Bir AKP milletvekili

 

Bu olaylar sürerken, önceki gün Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu. Meclis kürsüsünde AK Denizli Milletvekili Cahit Özkan gündem dışı söz alarak, konuşuyor:

“Ulu Hakan Sultan Abdülhamit Han, 12 Nisan’ı 13 Nisan’a bağlayan gecede, yani 31 Mart 1909’da bir darbeyle indirildikten sonra 1918’e kadar geçen sürede imparatorluk parçalandı ve Türkler Anadolu’ya hapsedildi.

"Emperyalistler Türkiye Cumhuriyetini bölmek, ekonomik, sosyal ve siyasi olarak sömürmek istiyorlardı.

"Bunun için sömürge anlayışı ile yeni bir yönetim modeli oluşturulması gerekiyordu.

"İşte, doksan yıldan beri milletimize ağır ekonomik ve siyasi bedeller ödeten parlamenter sistem bu sömürge anlayışının ürünü olarak darbe ve dış müdahalelerle getirilmiş bir yönetim modelidir.

"Sömürgeci yönetim anlayışını sonlandıran, ekonomik kalkınma sağlayacak, tüm vesayet kurumlarını kaldıran, elbette Başkanlık modelini esas alan demokratik anlayışla hazırlanması gerektiğini bir kez daha ilan ediyorum.”

Neresinden tutacaksınız? Tarih ve mantık hatalarından mı, çağımızı çoktan geride bırakan ideolojik takıntıdan mı?

AKP milletvekili 12 Nisan günü (önceki gün) konuşuyor, Abdülhamit’e vefa, onu anmak üzere. Çok tanıdık bir takıntı, zaman zaman ısıtılıp gündeme getiriliyor.

Ama, asıl “sömürgeci anlayışının ürünü olarak ve darbe ve dış müdahelelerle getirilmiş olan parlamenter sistem.”
 

Konuştuğu kürsüyü inkar
 

Bu AKP milletvekiline göre, “parlamenter sistem darbe ve dış müdahalelerle gelmiş.”

Parlamenter sisteme Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu ile geçiliyor. Arkasında Milli Kurtuluş Savaşı var. Bu mantığa göre, “Kurtuluş Savaşı darbe ve dış müdahalenin ürünü.”

Madem düşmanlar darbe yapıyor, bizimle darbe yapmak için mi savaşıyorlar?

Madem dış müdahale, iyi ya, biz de o müdahaleye karşı savaşmıyor muyuz?

Bize parlamenter sistemi kabul ettirmek için mi, bizimle savaşıyorlar?

Madem sömürecekler, malum dış müdahale ve darbe, o zaman yeni bir devletin, Cumhuriyet’in kurulmasına nasıl izin veriyorlar?

Parçalanmış bir imparatorluğu sömürmek daha kolay değil mi?

Kurtuluş Savaşı'nı ve Anadolu İsyanını bütünüyle reddeden, mantık ve tarih hatalarıyla dolu bir anlayış.

Bir adım ötesi, bugün konuştuğu o kürsüyü inkar eden bir anlayış.

Aynı mantığın devamında, parlamenter sistem sömürgeciliğe yarayan bir sistem.  Bugün altmış ülke parlamenter sistem ile yönetiliyor. Demek bunların hepsi “sömürülüyor”.

Bunların hepsi “sömürülmekten dolayı rahat ki”, hiç biri Başkanlık sistemine geçmek istemiyor.

Sadece biz rahatsızız, onun için ille de, Başkanlık.
 

Başkanlık ve ülkeler
 

Madem Başkanlıkla yönetilen ülkelerde sömürgecilik yok, peki bu ülkeler ne?

Ermenistan. Arjantin, Afganistan, Filipinler, Kenya,Panama Meksika, Venezuella, Nikaragua, Sudan, Nijerya, Peru, Honduras ilk anda akla gelen, Başkanlıkla yönetilen ülkeler, daha pek çok Afrika ve Asya ülkesi.

Başkanlık sömürgeciliği önlüyorsa, sömürgecilik olmadığında, gelişmişlik olacağına göre, bu ülkeler neden gelişmekte olan ülkeler kategorisini aşamıyor?

Başkanlıkla sömürgeciliğin önlenmesi arasında ekonomik ve siyasal bağlantı yok da, ondan.

İşin özü, geliyor geliyor, Cumhuriyet ile hesaplaşmaya dayanıyor.