“Biz dün buradaydık, bugün de buradayız, yarın da burada olacağız.”
Burası neresi? Burası Banja Luka, Bosna-Hersek’te bulunan özerk Sırp Cumhuriyeti’nin başkenti. Kime ait bu sözler? Ahmet Davutoğlu’na.
Geçen hafta sonu Davutoğlu Bosna Hersek’e gidiyor, bu arada Banja Luka’da yapılmış bir camiyi hizmete açıyor. Banja Luka’da yaşayan Sırplar Slav ırkından ama, Müslüman.
Davutoğlu her zamanki gibi ve bildiğiniz gibi, yine yüksekten uçuyor, “dün” diyerek, acele tarihe gönderme yapıyor. Malum, Balkanlardan Kafkaslara ve Ortadoğuya kadar “Osmanlı hülyasıyla” yatıp kalkan bir hayalperesttir kendisi.
Bu sözleri söylediği topraklarda, “dün” derseniz, orada yaşayan insanlar “dünü unutmuş değil.” Aradan yüz yıllar geçmiş, Balkanlarda Osmanlı’ya duyulan tepki hala yerinde duruyor. “Dünün tepkisi” sürüyor.
Dünü devam ettirerek, “bugün de yarın da buradayız” derseniz, oradaki insanlar “ne diyor bu adam” diye ayağa kalkıyor.
Davutoğlu “biz” derken, ulusal niteliği, “Türklüğü” arkada bırakıp, “İslamı” vurgulamış olabilir, “Avrupa’da İslam’ın izini sildirmeyeceğiz” gibilerinden. Panislamizm söylemi.
Ama, elin oğlu öyle anlamıyor, tepkisini de sosyal medya üzerinden acele dile getiriyor.
Oysa, Davutoğlu bağlı bulunduğu ideolojinin uluslararası propagandasını yürütüyor, hala o hayallerin peşinde.
Asker ve din
Yurt içinde ise, görevden alındıktan sonra “kendine bağlı kurumlarda” veda ziyaretlerine başlıyor. Önce Genelkurmay Başkanlığı, sonra Diyanet İşleri Başkanlığı.
Asker ve din.
Geldiğimiz noktada, AKP’yi yeterince açıklayan bir durum.
Asker ve din, AKP’nin Türkiye’yi birlikte yönettiği iki ana kurum.
Her ne kadar, “o iki kurum bana bağlı, ben onun için onlara veda ziyaretinde bulunuyorum” diye, bir gerekçesi olsa bile, yarın öbür gün, yine kendine bağlı MİT’i ziyaret edecek olsa bile, Genelkurmay ve Diyanet ziyaretleri tipik AKP jargonu.
AKP’yi analiz için önemli bir anahtar.
“Askeri vesayeti” ortadan kaldırmak için canla başla çalışan, bu uğurda, yirmi, otuz yıl öncesine giderek, 12 Eylül ve 28 Şubat darbelerine soruşturma açan, o dönemin komutanlarını içeriye atan, onları mahkemeye veren AKP, geldiğimiz noktada, askerle el ele veriyor.
Bunun meşru bir dayanağı olduğunu belirtiyor, “terörle mücadele.”
Ya şehit ve işçi aileleri?
Madem terörle mücadele, Davutoğlu o zaman neden önce “şehit aileleri, gazi aileleri” ile bir araya gelmiyor, onlarla vedalaşmıyor?
Ankara’da, İstanbul’da, Reyhanlı’da, Roboski’de, Bursa’da, Türkiye’nin dört bir yanında terörde hayatlarını kaybeden yüzlerce sivil insanın aileleri ile vedalaşmıyor?
Terörün çok ötesinde, vedaya madem bu kadar meraklı, neden Soma’da hayatını kaybeden 301 işçinin ailesine, başka yerlerde madenlerde, tersanelerde aramızdan ayrılan insanların ailelerine vedaya gitmiyor da, öncelik askeri ve dini kurumuda?
Kaldı ki, bu veda ziyaretleri neden?
AKP’de kimsenin aldırdığı bile yok. AKP dışındaki kesimlerde ise, “garip” bulunuyor. Kendine göre, bir “kamu oyu oluştuma” mekanizması. Ancak, pek tutmuş gibi görünmüyor.
Kamuoyu başka yerde
O kendi başına siyasi varlığını sürdürme çabası gösterirken, asıl kamuoyu oluşturmak, başka bir yerde ortaya çıkıyor.
“Başbakan Kim Olsun” diye oluşturulan bir sitede.
Kimin ya da kimlerin oluşturduğu malum bir sitede beş isim var. Binali Yıldırım, Mehmet Ali Şahin, Berat Albayrak, Bekir Bozdağ, Numan Kurtulmuş. İnsanlar bu isimlere oy kullanacak.
Daha ilk adımda en çok oy toplayan kişi Damat Berat Albayrak. Hiç sürpriz değil.
Zaman ilerledikçe, gelecek haftaya kadar Damat beyin oyları hızla artarsa, hiş şaşmam.
Bu site damat beyi başbakanlığa atamanın aracı. Damat bey için kamu oyu oluşturma sitesi.
AKP yöneticileri açıklamışlardı ya, “gelecek hafta aday belli olacak” diye, işte şimdi gelecek haftaya hazırlık başlamış bulunuyor.
Yeni atanacak başbakana ilk “hoş geldiniz, hayırlı olsun” ziyaretlerini” kim yapar? Genelkurmay ve Diyanet İşlerine yaparsa, yine şaşmamak gerek.