Bu yazı 2013 Ağustos’u ve yılın ilk 8 ayında cari açık ve dış finansman konusu hakkında gelişmeleri tartışacağım bir dizinin ilk bölümünü temsil ediyor. İlk olarak, bu dönemlerde cari açıkla ilgili gelişmelerin incelenmesinin faydalı olacağını düşünüyorum. Bu yazının bir diğer gündem maddesi ise cari açık ve dış finansman kavramları arasında ne gibi bir ilişkinin söz konusu olduğu hakkında. Daha sonraki yazılar, önce cari açığın ima ettiği ‘dış finansman ihtiyacı’ ve ‘dış finansman kaynakları’ listesinin ne gibi kalemleri içerdiğini tartışma konusu yapacak.
Bir başka yazı, dış finansman ihtiyacı ve dış finansman kaynaklarındaki son gelişmelerin analizini içerecek. Bu yazı dizisinin ana hedefi cari açık ile ilgili konuların neden yerli/yabancı yatırımcılar, rating şirketleri, IMF gibi kuruluşlar, ekonomik yöneticiler vs. tarafından çok önem verilen bir konu olduğunu açıklamak olacak. Ayrıca, cari açığın ve bu değişkenin ima ettiği dış finansman konusunun neden ekonominin en önemli kırılganlık noktasını temsil ettiği konusu ile ilgili görüşlerimi de paylaşmak istiyorum.
Son olarak da geçmişte bütçe açığı ve cari açık arasında bir takas durumu olmasına rağmen, ileriye yönelik olarak ekonominin bir ‘ikiz açık’ yaşama olasılığını inceleyeceğim.
Cari açık
Her şeyden önce şu hususun vurgulanması gerekiyor: Cari açık 1 yerine 2 konuyu kapsar: 1- Cari açığın kendisi. 2- Cari açığın finansmanı. Konunun temeline kolayca inebilmek için cari açığı dış ticaret açığı gibi, yani ithalat ile ihracatın arasındaki (ithalatın daha büyük olduğu) fark olarak düşünelim. Genellikle Türkiye’nin dış ticaret açığı cari açığından daha büyük boyutlu olur. Örneğin; dış ticaret açığı bu yılın ilk 8 ayında cari açığın yüzde 123’ü boyutundaydı (cari açık 44.293 milyar dolar, dış ticaret açığı ise 54.362 milyar dolar olarak gerçekleşti).
Dış ticaret işlemlerinin TL yerine döviz cinsli para birimiyle (yüksek ağırlıklı olarak dolar) yapıldığını biliyoruz. Dolayısıyla Türkiye gibi dış ticaret açığı olan bir ülkeye ihracat kanalıyla giren döviz miktarı, ithalat için gereken dövizden daha az miktarda olur. Bu demek oluyor ki, ekonominin ithalat ihtiyacını karşılamak için ithalat ve ihracat arasındaki farkı temsil eden döviz miktarının bulunması gerekir. Bir başka deyimle, dış ticaret açığının finanse edilmesi gerekiyor. Dolayısıyla Türkiye gibi kronik cari açığı olan bir ülkenin devamlı olarak döviz bazlı finansmana ihtiyacı olur.
Cari açığın tanımı
Bu arada daha anlaşılabilir olması açısından zaman zaman konuları sanki cari açık ile dış ticaret açığı aynı değişkenmiş gibi tartışacak olmama rağmen, cari açığın doğru tanımını da vermek istiyorum. Ödemeler dengesi (bu rakam eksi olduğunda tabii ki cari açık olarak bilinir) = dış ticaret dengesi (ithalat ihracattan fazla olduğunda, yine eksi olan bir rakam) + hizmetler dengesi (bu başlıktaki en önemli kalem olan net turizm gelirleri Türkiye lehine olduğu için hizmetler dengesi genellikle ülkeye net döviz girişini temsil eder) + gelir dengesi (bu başlık yatırım gelir ve giderleri, faiz gelir/giderleri gibi kalemlerden oluşur ve genellikle eksi bir rakamdır) + cari transferler (genellikle cüzi bir rakam). Sonuç olarak ödemeler dengesi, ülkeye giren ve ülkeden çıkan net döviz miktarını temsil eder ve rakam eksi olduğunda cari açık, artı olduğunda ise cari fazla olarak bilinir. Yukarıda cari açığın kendisini ve finansmanını temsil eden 2 boyutu olduğundan bahsetmiştik. Tabii ikinci boyutu (finansmanını) yaratan unsur, birinci boyutu olur (cari açık).
Cari açığı belirleyici faktörler: Ağustos 2012 ve 2013
2.1 milyar dolar olması beklenen Ağustos ayı cari açığı enerji fiyatlarındaki düşüşün olumlu etkisiyle 2 milyar civarında gerçekleşti. Ancak söz konusu rakamın detayları incelendiğinde ve 2013 verileri 2012 Ağustos ayı ile karşılaştırıldığında cari açık cüzi bir miktarda beklentilerin altında olmuş olmasına rağmen, 2013 Ağustos’u açığının önemli derecede olumsuz faktörleri içerdiği ortaya çıkıyor.
Her şeyden önce belirtilmesi gereken husus, 2013 Ağustos cari açığının 2012 Ağustos verisine kıyasla yüzde 58.8’lik bir artışı temsil etmesi oluyor. Neredeyse her dönemde olduğu gibi Ağustos 2013 cari açığından birinci derecede sorumlu olan faktör yine bu ayın dış ticaret açığı olmuş. Nitekim bu ayın dış ticaret açığı 2012’nin aynı ayına oranla yüzde 24.6 büyümüş. Dış ticaret açığının 2013 Ağustos’unda daha da bozulmuş olmasının nedeni, 2 dönem arasında toplam mal ithalatı yüzde 2.8 azalırken, toplam mal ihracatındaki daralmanın daha da yüksek oranda gerçekleşmiş olması (eksi yüzde 11.8).
Cari açığın diğer parçalarını temsil eden net hizmet gelirlerinde yüzde 13.3’lük bir artış kaydedilirken, net giderlerin hakim olduğu gelir dengesinde yüzde 9.7’lik ek bir bozulma yaşanmış olması ve çok düşük bir miktar olan cari transferlerdeki artışla bir araya getirildiğinde, 2012 Ağustos’unda 1.256 milyar olan cari açığın yüzde 59 civarında artarak 2013’ün aynı ayında 1.995 milyar olmasının detaylarını temsil ediyor.
2012 ve 2013’ün ilk 8 aylık cari açığı
Bu 2 dönem arasında cari açık 35.351 milyar dolardan 44.293 milyar seviyesine çıkmış yani yüzde 25.3 artmış. Tabii yukarıda değinildiği üzere, 8 aylık bir dönem söz konusu olduğunda da açıktaki artışta yine dış ticaret açığının büyümesi en önemli rolü oynuyor. Nitekim toplam mal ihracatı söz konusu 8 aylık dönemler arasında sadece binde 75 artarken, toplam mal ithalatındaki artışın yüzde 6.4 olması, dış ticaret açığının yüzde 20’ye yakın bir yükseliş göstermesinden sorumlu olmuş. Ayrıca Türkiye lehine olan hizmetler dengesi yüzde 13.6 artarken, genellikle eksi bir rakamı temsil eden gelirler dengesindeki ek bozulma yüzde 35.4 olarak gerçekleşmiş.
Cari açık kalemlerinin seviyelerine bakıldığında, 2 dönem arasında ithalat 9.732 milyar dolar artarken, ihracatın sadece 800 milyon dolar artmasının sonucu olarak dış ticaret açığındaki büyüme 8.93 milyar doları bulmuş ve cari açıktaki 8.942 milyar dolarlık artışın yüzde 99.8’inden sorumlu olmuş oluyor. Cari açığın büyümesinden tipik olarak dış ticaret dengesini içeren faktörler sorumlu olduğu için, cari açık için çözüm arayışlarının dış ticaretteki dengesizliği hedeflemesi gerektiğini gösteriyor. Çeşitli forumlarda da belirttiğim gibi, dış ticaret açığının bir adım daha ötesine gidip, cari açık probleminin çözümü için denklemin ithalat kalemi yerine ihracat kalemine odaklanılması gerektiği görüşümü bir defa daha tekrarlamak isterim.
Cari açık ve dış finansman ihtiyacı ilişkisi
Yaygın olarak hakim olan bir görüş olmasına rağmen, herhangi bir yılda bir ülkenin dış finansman ihtiyacının aynı ülkenin cari açığına eşit olduğu sanılması gerçekleri temsil etmiyor. Gerçekte, Türkiye gibi kronik cari açığı olan ülkelerin dış finansman ihtiyacı cari açıklarından çok daha yüksek seviyede oluyor. Bunun ana nedeni, herhangi bir yılda bir ülkenin dış finansman ihtiyacı, o senenin cari açığının yarattığı dış finansman ihtiyacı ve söz konusu ülkenin o yıl vadesi dolan ve ödenmesi gereken borçlarının toplamını temsil eder. Yani, bir bakıma, bir ülkenin herhangi bir yıl için dış finansman ihtiyacını, o senenin cari açığı ve geçmişteki cari açıkların finansmanında kullanılmış olan borçların vadesi dolan kısmının toplamı belirliyor. Üstelik vadesi dolan borçlar, kronik olarak cari açığı olan ve açığı zaman içinde büyüyen bir ülkede, cari açıktan çok daha yüksek bir miktarı temsil eder.
Örneğin; TCMB verileri Türkiye’nin Eylül 2013-Ağustos 2014 döneminde borcun orjinal vadesine bakılmaksızın vadesi dolacak olan borç miktarının 165.2 milyar dolar olduğunu gösteriyor. Türkiye bir Yunanistan olmayacaksa, bu geri ödemeyi yapmak zorunda. Bu rakama, muhafazakâr olarak aynı dönem cari açığının 60 milyar dolar civarında olacağı tahminini de eklediğimizde, ülkenin söz konusu 12 aylık süreçte dış finansman ihtiyacının 225.2 milyar dolar olduğu ortaya çıkıyor. Bu miktar, ülkenin neredeyse her iş gününde 1 milyar dolarlık dış finansman bulma zorunluluğu olduğu anlamına geliyor.
İlişkiyi gösteren bir örnek
Bu noktayı somut olarak göstermek için şu örneği kullanacağım: Ağustos 2013 ödemeler dengesinin 2. tablosu, Ocak-Ağustos döneminde bankaların 4.039 milyar dolarlık uzun vadeli kredi bulmuş olduğu izlemini veriyor (166. satır). Ancak söz konusu verinin hemen altındaki 2 rakamın net miktarından oluşmuş olduğunu görüyoruz: Kullanım için verilen rakam 10.205 milyar dolar (167. satır), geri ödeme verisi ise -6.166 milyar dolar (168. satır). Dolayısıyla gerçekte dış finansman açısından uzun vadeli krediler bankalar için 4.039 milyar değil de 10.205 milyar dolarlık bir finansman kaynağını temsil ediyor.
Bu demek oluyor ki, 10.205 milyar doların dış finansman kaynakları listesinde yer alması gerekiyor. Bu miktarın 6.166 milyar doları, bankaların vadesi dolan uzun vadeli kredilerinin geri ödenmesi (döndürülmesi) için kullanılmış olduğundan, bu rakamın dış finansman ihtiyaçları listesinde bir kalem olarak gösterilmesi gerekir. Dış finansman kaynaklarının, dış finansman ihtiyaçlarına eşit olması gerekliliği her zaman için geçerli olduğundan, 10.205 milyar dolarlık finansman kaynağı aynı miktarda finansman ihtiyacı ile elele gidiyor olmalı.
Ödemeler dengesinde bankaların bu kaynaktan net olarak 4.039 milyar dolarlık finansman sağlamış olduğu gösterilir. Ancak gerçekte bu kalem ile ilgili toplam dış finansman kaynak/ihtiyacı 10.205 milyar dolar olması gerekiyor. Geri kalan 4.039 milyar dolarlık bakiye ise başlı başına ne finansman ihtiyaçları listesinde ne de dış finansman kaynakları listesinde bir kalem olarak yer almaz. Ancak buna rağmen söz konusu miktarın, bu dönemin 44.293 milyar dolarlık cari açık boyutlu ihtiyaç ve aynı dönemin 8.722 milyarlık TCMB rezervlerine ekleme yapılması ‘ihtiyacı’nın bir kısmını karşılamak için kullanılmış olduğu şeklinde düşünülmemesi gerekir.
Bir sonraki yazı, hem Ağustos ayında, hem de senenin ilk 8 aylık döneminde cari açık ve dış finansmandaki gelişmeleri inceleyecek. Dış finansman ihtiyacında hangi kalemlerin önemli rolü olduğunu araştıracak. Aynı zamanda dış finansman ihtiyacı karşılanırken hangi finansman kaynaklarına ağırlık verildiğini de belirleyecek.
Ek olarak, yapılacak analiz ihtiyaç kalemlerini inceleyerek, bu dönemin finansman ihtiyacının ne ölçüde bu dönemin cari açığı ve ne derecede geçmişin cari açıklarının finansmanı için kullanılmış olan borç kaynakları tarafından belirlenmekte olduğunu gösterecek. Aynı zamanda, dış finansman ihtiyacını karşılamak için kullanılan kaynakların incelenmesi ve bu kaynakların geçmişte kullanılan kaynaklarla karşılaştırılması, dış finansmanın kalitesinin zaman içinde bir düzelme trendi mi yoksa bir bozulma trendi mi sergilemekte olduğu sorusuna cevap verebilecek.