Vedat Özdan

13 Temmuz 2015

Yunanistan'ı çok daha zor bir duruma düşüren Tsipras nerede yanlış yaptı?

Reform listesindeki önlemler Yunanistan'ın daha önce reddettiği anlaşma metnindeki önlemlerden daha fazla kemer sıkmayı gerektiriyor

Tsipras ikinci kurtarma paketini çöpe atma taahhüdüyle iktidara geldi. Şubat ayında ikinci kurtarma paketiyle ilgili müzakereler başladı.

Yunanistan “bu paketle olmaz, bu paketteki önlemlerin Yunanistan ekonomisini daha da kötüleştirdiği anlaşıldı” dedi. AB tarafı da “o zaman hem kamu harcamalarını kendi kaynaklarınla finanse ederek büyüyüp, hem de borcunu nasıl ödeyeceğini gel sen bize anlat” dedi.

Yunanistan bir taslak metin hazırladı. Bu metinde borcun yeniden yapılandırılması talebi yoktu. Bunu istemediklerini ve borçlarını zamanında ödeyeceklerini her fırsatta söylüyorlardı.

Taslak metni Troyka (kreditörler), müzakerelere başlamak için uygun bir zemin olarak kabul etti. Bir karar alındı. Bu karara göre nisan ayının sonuna kadar taslak metin referans alınarak reform yapılacak konular ayrıntılı olarak bir anlaşma metnine bağlanacak, 30 Haziran günü ikinci kurtarma paketi sona erecek, bu tarihe kadar Yunanistan ikinci kurtarma paketiyle ilgili yükümlülüklerine uyacak ve üzerinde çalışılan yeni anlaşma paketi (üçüncü kurtarma paketi) 30 Haziran tarihinden itibaren yürürlüğe girecekti.

Müzakereler haziran ayının son haftasına kadar sürdü. Yeni, üçüncü kurtarma paketi üzerinde anlaşma sağlanamadı. Tsipras referandum çağırısı yaptı. Yunanistan IMF’e olan borcunu ödemedi. 30 Haziran günü ikinci kurtarma paketinin süresi doldu. Merkel, 30 Haziran mevcut anlaşmanın son günü olduğunu, süresi dolarsa yeni anlaşmanın yeniden parlamentoların onayından geçmesi gerekeceğini ve işlerin daha zorlaşacağını hatırlatarak Yunanistan’ı önce müzakere masasına, daha sonra, 30 Haziran günü son dakikaya kadar görüşmeye davet etti. Ancak Varufakis müzakere masasına dönmedi ve Tsipras Merkel’i aramadı.

Tsipras çıktığı TV programında Yunan halkından referandumda hayır oyu vermesini istedi. Referandum sonrasında piyasalarda tedirginlik vardı. Bankalardan mevduat çıkışı hızlanmaya başladı. ECB, Acil Likidite Desteğini (ELA limitini) artırmadı. Bunun üzerine Yunanistan sermaye kontrolleri uygulamaya başladı.

AB Yunan halkından referandumda evet oyu vermesini istedi. Hatta referandumu, Yunanistan’ın avro bölgesinde ölgesinde kalıp kalmama kararı olarak yorumladı.

Sonra ne olduysa Tsipras, bir mektupla reddettikleri anlaşma taslağını kabul etmeye hazır olduğunu bildirdi. Ancak 30 Haziran tarihi son gündü ve ikinci kurtarma paketinin süresi dolmuştu. Daha sonra mevcut anlaşmanın uzatılması talebinde bulundu. Merkel, “referandum öncesinde Yunanistan’la müzakere yapmayacağız”, dedi. Mektubu ve Tsipras’ın talebini müzakere etmek üzere toplanan Eurogroup Almanya’nın açık tavrı üzerine aynı yönde bir karar vererek dağıldı. Bu, Tsipras’ın ilk geri adımıydı.

Sonra IMF’in bir taslak çalışması basına sızdı. Bu çalışmaya göre Yunanistan’ın 50 milyar avroya, saç traşına, borcun vadesinin uzatılmasına ve faiz oranının düşürülmesine ihtiyacı olduğu anlaşıldı. Bu çalışmanın referandumdan önce basına verilmemesi için Brüksel’in IMF nezdinde kulis yaptığı, ama sonuç alamadığı ortaya çıktı.

Sonra Tsipras – Varfuakis IMF’in bu çalışmasına atıfla posizyonlarını konsolide ettiler ve Yunanistan’da herkes borcun yeniden yapılandırılması gerektiğini daha fazla konuşmaya başladı. Adeta çalışma, Tsipras’ta referandumdan elini güçlendirmiş bir şekilde çıkarsa yeniden başlayacak müzakerelerde saç traşını da koparabileceği beklentisi yaratmıştı.

Tsipras’ın tam da istediği gibi refarandumdan hayır çıktı. Ancak AB tarafı referandum sonucunu endişeyle karşıladı. Tsipras’ın isteğiyle Varufakis istifa etti. AB tarafı bir süre Yunanistan’ın hamle yapmasını ve masaya bir öneriyle gelmesini bekledi. Bu arada AB kurumlarından referandum sonucunun Yunanistan’ın işlerini kolaylaştırmayacağı yönünde demeçler gelmeye başladı. Sonra Yunanistan ESM’e başvurdu. Yeni bir anlaşma için ayrıntılı olmayan bir taslak reform listesi hazırladı. Uzun tartışmalardan sonra parlamentosundan geçirdi.

İlginçtir, reform listesindeki önlemler daha önce reddettikleri anlaşma metnindeki önlemlerden daha fazla kemer sıkmayı gerektiriyordu. Bu nedenle referandum öcesinde 50 milyar avroya düzeleceği tahmin edilen Yunanistan ekonomisi için 86 milyar avro gerekeceği konuşulmaya başlandı. Çünkü sermaye kontrolleri Yunan bankalarını çok daha zor duruma düşürmüştü. Ayrıca ikinci kurtarma paketinden kalma hem IMF’e, hem de ECB’ye olan borcunun ödenmesi için de para gerekiyordu. 86 milyar avroluk üçüncü bir kurtarma paketi onaylanırsa GSYH/Borç oranı yüzde 200’e çıkacağı için Yunanistan’ın daha fazla kemer sıkması gerektiği söylendi.

Bu arada IMF başekonomisit Olivier Blanchard bir TV programında taslak metni referandumdan önce neden açıkladıklarını şöyle açıkladı: “Kreditörler arasında IMF de var. Ama kreditörler adına yapılan açıklamalarda bizim görüşümüz yoktu. Sadece AB Komisyonu ve ECB’nin görüşleri vardı. Bizim görüşümüzün de kamuoyunda bilinmesini istedik.”

Neden referandumdan önce Tsipras geri adımı attı ve bir mektupla müzakere masasına dönmeye hazır olduğunu söyledi? Bu kabul edilmeyince referandumdan sonra neden reddettiğinden daha fazla kemer sıkma önlemi içeren bir anlaşma teklifini parlamentodan geçirerek müzakere masasına döndü?

Değişik görüşler var: 1) İlkinde koltuğundan olmaktan korktu. İkincisinde başka seçeneğinin olmadığını anladı. 2) Anlaşmaya yanaşarak borcunun yeniden yapılandıracağını, hatta saç traşı tavizi alabileceğine inandı(rıldı).

Önceki gün (cumartesi) Eurogroup toplantısı 9 saat sürdü ve toplantıdan bir sonuç çıkmadı. Çünkü artık Yunanistan’ın kredibilitesi sıfıra inmişti. Referandumda reddettiklerinden daha sıkı önlemler içeren bir kurtarma paketine evet denilse bile Yunanistan’ın istenilen önlemleri alamayacağı ve alsa bile uygulayamayacağı kanaati güçlendi.  Ortada çok ciddi bir güven krizi vardı. Dahası Hollanda, Finlandiya, Slovakya, Baltık ülkeleri hep Almanya’dan yanaydı ve Yunanistan’a yeniden yardım yapılmaması gerektiğini savunuyorlardı.

Dün (pazar günü) AB liderler zirvesi toplanacaktı. Bu kötüye işaretti. Çünkü cumartesi günü yapılan Eurogroup toplantısında üçüncü kurtarma paketiyle ilgili müzakerelere başlanması yönünde bir karar çıkmazsa AB zirvesinde Yunanistan’ın avro bölgesinden çıkması tartışılacak, belki de bu yönde karar alınacaktı.

Pazar günü Eurogroup tekrar toplanma kararı aldı. Öğleye doğru AB liderler zirvesinin iptal edildiği duyuruldu. Bunun yerine avro bölgesine üye 19 ülkenin liderlerinin toplanacağı duyurusu yapıldı.

Bu arada Eurugrop toplantısı dün akşama doğru bitti. Toplantıda üzerinde tartışılan metin basına verildi. Metinde Tsipras’ı belki de başbakanlıktan edebilecek kararlar alındığı anlaşıldı.

Daha sonra yapılan ve saat 00:20 itibariyle halen devam eden avro bölgesi liderlerinin onayına sunulan karara (metine) göre, yeni bir kurtarma paketiyle ilgili müzakerelere başlanabilmesi için Yunanistan parlamentosunun çarşama gününe kadar aşağıdaki reform başlıklarıyla ilgili prensip kararı alması gerekiyor:

1) KDV düzenlemelerinin yapılması
2) Vergi tabanının genişletilmesi
3) Emeklilik sisteminin sürdürülebilirliğinin sağlanması
4) Hukuk muhakemeleri usulüne ilişkin bir kanun çıkarılması
5) Yunanistan istatistik kurumu ELSTAT’ın bağımsızlaştırılması
6) Otomotik harcama kısıntısının eksiksiz uygulanması
7) Bankaların kurtarılması ve tasfiyesi direktifinin kabul edilmesi
8) Elektrik dağıtım şebekesinin özelleştirilmesi
9) Ödenmeyen borçların ödenmesi için kararlı aksiyon alınması
10) Özelleştirme idaresi TAIPED’in bağımsızlaştırılması
11) Yunan kamu idaresini depolitize edilmesi  
12) Kurumların (Troyka) Atina’ya dönmesinin sağlanması

Yunanistan Parlamentosu çarşamba gününe kadar AB tarafının istediği şekilde bir güvence verirse üçüncü kurtarma paketiyle ilgili müzakerelere başlanacak. Gelmezse, Yunanistan’ın geçici olarak avro bölgesinden çıkarılması (Temporary Grexit) gündeme gelebilecek. Bu sürenin 5 yıl olacağı konuşuluyor.

Anlayacağınız Yunanistan sorunu çözülmedi ve stresli bir haftaya başlıyoruz.

Şayet Yunanistan kreditörlere, yukarıdaki reform önlemlerini alacağına ve uygulayacağına dair parlamento düzeyinde bir güvence vermezse avro bölgesinden çıkacak, yeni bir para birimine geçecek.

Soru şu: Tsipras’ı kim yanlış yönlendirdi?

Seçimlerden önceki gerçekçi olmayan vaatleri mi?

Syriza ve Anel’deki Troyka’ya yönelik, uzlaşmayı zorlaştıran bakış açısı mı?

Müzakerelerde AB tarafının neler yapabileceğini yanlış tahmin eden ve ısrarla daha fazla elde edeceğini sanan ve Tsipras’ı ikna eden, daha sonra da görevden alındığı için bir anlamda küsüp parlamentodaki oylama sırasında bir Yunan adasındaki karısına ait yazlıkta dinlenmeye çekilen Varufakis mi?

Yunanistan’ın saç traşına ve borcun yeniden yapılandırılmasına ihtiyacı var diyen IMF’in taslak çalışması mı?

İran’ı Rusya – Çin blokunun elinden almaya çalışırken Yunanistan’ı kaptırmamak için baskı yapan ABD yönetimi mi?

Rusya Devlet Başkanı Putin mi?

Referandum sonrasında Tsipras’ı arayan IMF başkanı Lagarde mı?

Obama’nın Merkel’i, ABD Hazine Bakanı Jack Lew’in Almanya Maliye Bakanı Schauble’i araması mı?

ABD Hazine Bakanı Jack Lew’in “Yunanistan tamamen bataklığa saplanırsa, birçok belirsizlik ortaya çıkacaktır”, açıklaması mı?

Yoksa hepsi mi?