Krizden çıkmak için zora düşen finans sektörüne ve reel sektöre merkez bankaları ve maliye hazineleri kesenin ağzını ziyadesiyle açtı. Faizler sıfıra indi, kamu açıklar ve borçları zirve yaptı. Ortada büyüyemeyen bir dünya ekonomisi ve çok ciddi bir işsizlik problemi var. Soru şu: Cesedi kim kaldıracak?
Önce kesenin ağzı kapatılacak
Bunun öncü göstergeleri geldi bile. İsrail, Avusturalya ve Çin sıkı para politikasına doğru ilk adımı atan ülkeler. Gerisi yıl içinde gelmeye başlayacak.
Sıkı maliye politkasıyla ilgili de ipuçları gelmeye başladı. Hatta bizde uygulaması da başladı. Hatırlayın emekli maaşlarına yapılan zammın finansmanıyla ilgili tartışmaların yapıldığı sırada, Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Ali Babacan, bankalardan şube başına 24 ile 48 bin TL arasında yıllık harç alınacağını açıklamıştı ve bu açıklama basına: “Bütçe gelirlerini artırmaya yönelik uygulamanın toplam 8 bin 982 şubeye sahip bankacılık sektörüne 350 milyon liralık ek yük getirecek” şeklinde yansımıştı. Bunun teferruatı Meclise sevk edilen yeni bir kanun tasarısında var. Tasarının adı “Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”.
Kriz vergisi yolda!
Son üç gündür “Dow Jones” şaşkın. ABD verileri iyi geliyor ama hızlı bir düşüş var. Neden? Çünkü banka hisseleri düşüyor. Nedeni şu: Obama hükümeti bankaların alacakları riskleri sınırlayan yeni bir düzenleme yapıyor. Ayrıca önceki hafta Obama, “şişman kedi finansçılar” (fat cat bankers) çok fazla kar ettiler ve korkunç bonuslar aldılar, o nedenle “Wall Street” kurtarma planlarımıza destek olmalı diyerek, 117 milyar dolarlık bir vergi önlemi açıkladı.
IMF’in de bankalardan alınmak üzere bir “kriz vergisi" önerisi üzerinde çalıştığını biliyoruz.
Dow Jones o nedenle düşüyor.
Peki AB ne yapıyor ?
Aradan henüz bir hafta geçmeden bu kez İsveç Maliye Bakanı Anders Borg, ECOFIN toplantısında Avrupalı Maliye Bakanlarına aynı şeyi yapmayı önererek, “bankalardan vergi alalım; bankalar, kurtarma planlarımızın hesabından kaytaramazlar”, dedi.
Anders Borg daha da ileri giderek önerisini ayrıntılandırdı ve yazılı olarak AB’nin yeni dönem başkanı İspanya Maliye Bakanı’na gönderdi. Borg’un planı 1994 yılında bizim de uyguladığımız “Net Aktif Vergisi” benzeri, bilanço üzerinden alınacak bir tür “servet” vergisi.
Bu öneri üzerine, Alman Maliye Bakanı “Wolfgang Schaeuble” de kurtarma planlarının maliyetine bankacılık sekötörünü de dahil etmek üzere yapılacak uluslararası bir anlaşmaya sıcak oldukları mesajını verdi. İngilizler de “eğer herkes yaparsa neden olmasın” modunda. Konuya Fransız maliye bakanı “Christine Lagarde” ve Avrupa Para Birliği başkanı “Jean-Claude Juncker” da sıcak bakıyor.
G-7 ve G- 20 zirvelerinden bankacılık sektörüne vergi çıkacak!
Şubat ayında G-20 toplantısı var. Büyük ihtimalle konu G-20 gündemine taşınacak. Ama daha öncesinde, gelecek hafta G-7 toplantısı var.
Muhtemelen IMF’in üzerinde çalıştığı kriz vergisi önerisi de G-7 zirvesinde konuşulacak.
Ve bu öneri kabul görecek.
Peki ya sonra?
Sonrasına, borsalarda banka hisse senedi yatırımı olanlar düşünsün.