Lafı dolandırmadan baştan söyleyeyim:
Bizim ülkemize demokrasi hiç ama hiç uğramadı...
Herkes kendine göre bir demokrasi haritası tanzim etti.
O haritanın içinde hep, "bizden olanlar" yer aldı.
Daha çok "yalan hayatlar" demokrasi yerine geçti.
Bir AKP'li milletvekilini izledim geçende. Partilerinin FETÖ konusunda çok temiz olduğunu söylüyordu ve diğer partilerin de, özellikle CHP'nin içlerindeki FETÖ’cüleri temizlemesini istiyordu.
Hem de partisinin tüm ileri gelenleri, hatalı olduklarını, kandırıldıklarını açıklamaktan çekinmezken. Eski TBMM Başkanı Cemil Çiçek, daha da ileri giderek, " Belki benim vebalim yüzde 90" derken.
Bir yerde "atmasyon" başlayınca, yalanların freni tutmaz oluyor.
Salla sallayabildiğin kadar.
Utanma duygusu zaten hak getire..
Meydanlarda, televizyonlarda herkes, "demokrasi" diyor başka şey demiyor.
Güzel hoş da...
Beş çocuğum olmadığı için neden Orman ve Su İşleri Bakanı'na Genel Müdür olamıyorum?
Demokrasi, tamam da...
Şarkıcı Sıla, beğenmediğiniz bir şey söyledi diye neden linç ediliyor?
Demokrasi, "bize aykırı gelen" bir tek kişinin bile düşünce özgürlüğüne sahip çıkmak değil miydi?
Demokrasi tamam da...
TBMM'nin üçüncü büyük partisi HDP neden "saf dışı", neden yok sayılıyor? Parti binasındaki çiçeklerden, kitaplardan hınç çıkaranları nereye koyacağız?
Demokrasi tamam da...
Evrensel muhabirlerine gözaltında yapılanlar, aşağılanmalar, tehditler, küfürler neyin nesi?
Anladık, demokrasi de...
İdam neden ağızlarda sakız oldu?
Tüm ülke darbeyi engellemek için seferber olmadı mı? Büyük bir tehlike atlattık. "Darbelere hayır" deyip, kenetlendik...
Peki, tüm ülke "demokrasi" diye haykırırken neden kenetlenemiyor?
Neden işimize gelmeyenleri görmezden geliyoruz?
Demokrasiden bihaber gözü dönmüşleri neden engelleyemiyoruz? Bunları kimler pohpohluyor?
Ağzımızdan çıkanlarla, içimizde gezinenler neden alakasız yerlerde, neden içselleştirme fakiriyiz?
Sıla'ya tüm ülke sahip çıktığında...
Yetkililer ve etkililer, çocuk sayısına göre adam devşirmekten vazgeçtiğinde...
Milyonlarca oy almış bir partinin, seçmenine saygı gösterildiğinde, çiçekleri parçalanmadığında...
Gözaltılarda ve hayatın her yerinde, aşağılama, "kötü muamele", işkence olmadığında...
Şiddet ve nefret söylemleri unutulduğunda, adam asmakla bir yere varılmayacağını içimize sindirdiğimizde, demokrasinin evrensel boyutlarına ulaşmak için ancak bir adım atmış olabiliriz.
Yoksa..
Yoksa, yine "Beraber yürüdük biz bu yollarda" şarkısını söylersiniz...
Ama bu kez kandırıldığınıza en yakınlarınızı bile inandıramazsınız.