Tolga Şardan

23 Temmuz 2021

İtirafçı, Bataklık dosyasındaki "himmet" ifadelerini anlatıyor: "Uyuşturucu parasından FETÖ'nün Rotterdam abisine himmet verildi"

Bataklık soruşturması, suç örgütü liderinin "İçişleri Bakanı Soylu'nun oğlunun dosya içinde yer alan bir isimden alınan para karşılığında söz konusu kişinin dosyadan çıkartıldığı" yönündeki iddiasıyla gündeme gelse de içinde değişik konuları da kapsıyor

Kurban Bayramı tatilinin son günüyle beraber yeniden ülkenin alternatif gündemine dönüyorum.

Epeyce konu birikti yazılmayı bekleyen. Başlıklarını belirlediğim konuları peyderpey Büyüteç'te aktarmaya devam edeceğim önümüzdeki günlerde.

Bugünkü konumuz, son günlerin gündeminde yer alan Bataklık adlı soruşturma dosyasından.

Hatırlayacaksınız, suç örgütü lideri yurt dışından yaptığı yayınlarda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen kara para soruşturmasından söz ediyordu.

Suç örgütü lideri, Bataklık soruşturması üzerinden her ne kadar doğrudan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya yönelik ağır ithamlarda bulunsa da, aslına bakarsanız aynı dosyada daha başka önemli bilgiler de mevcut.

İşte bunlardan birisi Gülen cemaatinin, Bataklık dosyasında adı suç örgütü lideri olarak geçen Çetin Gören'den "himmet" adı altında binlerce Euro'yu alması. Yani cemaat; henüz FETÖ olmadığı dönemde, Güney Amerika – Avrupa hattında kokain başta olmak üzere ticaret yapan Gören'den, "kendisine yardım etme" karşılığında uyuşturucudan elde ettiği gelirden "katı payı" alıyormuş!

Kendisini İslamiyet çerçevesinde faaliyet yürüten dini grup veya yapı olarak tanımlayan bir örgütün, İslamiyet'in haram kıldığı uyuşturucu satışıyla elde edilen gelirden pay alması elbette dikkat çekici.

* * *

Yazının konusuyla ilgili soruşturma makamı olan savcılığa verilen bilgiler, Bataklık soruşturması iddianamesinde yer alıyor.

Bu konuda tarih, yer ve kişilerle ilgili bilgileri veren isim Halil Arslantaş. Dosyadaki konumu "örgüt lideri Çetin Gören'e bağlı faaliyet yürüten örgüt yöneticisi" olarak görünüyor.

İtirafçının anlattıkları

Aynı zamanda soruşturma kapsamında etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanan sanık. Yani, bir itirafçı.

Örgüt içinde hemen her şeyi bilen adam konumuyla itiraflarda bulunan Arslantaş'ın anlatımlarının özeti iddianamede şöyle yer alıyor:

"(…)

* Çetin Gören, akrabalık bağı olduğundan dolayı Ali isimli şahsın restoranına sık sık giderdi. Ali, Çetin Gören'i FETÖ ile tanıştıran ilk isimdir. Ali, Gören'e sürekli ‘sen gayri meşru iş yapıyorsun. Uyuşturucudan para kazanıyorsun, cemaat sana daha çok lazım. Seni her yerde korur, işlerinde yardımcı olur, onlara yardımını himmetini esirgeme' şeklinde telkinler yaptı.

* Çetin Gören, FETÖ'nün dergi ve gazetelerine üye oldu. Cemaate ait Zaman gazetesi ve Sızıntı dergisi bu restorana geliyordu. Gören ‘in, bu gazete ve dergiden alıp buradan bir yere götürdüğünü görmedim. Sadece abonelik parasını ödediğini biliyorum. Daha sonra yüklü miktarlarda "himmet" adı altında FETÖ'ye para verdi.

Rotterdam abisine elden ödeme

* Çetin Gören'le yaptığımız bazı sohbetlerde FETÖ'ye 100 – 150 bin Euro parayı himmet adı altında verdiğini söyledi. Bu parayı aylık olarak mı ya da yıllık olarak mı verip vermediğini bilmiyorum. Tarih olarak 2012 yılının bahar aylarında himmet parasını cemaatin Hollanda Rotterdam abisine peşin olarak elden verdiğini söylediğini hatırlıyorum. Ancak Rotterdam abisinin ismini bana söylemedi.

* Kendisine bu parayı neden verdiğini sorduğumda bana ‘sen bu işleri bilmezsin bunlar bana çok yardımcı oluyorlar, benim Interpol'de olan evraklarımı Türkiye'ye gittiğimde sistemden silecekler hatta işleme bile koymayacaklar' dedi.

* Sürekli bana, ‘bunlar çok büyükler. Türkiye'de ve Avrupa'da kolları çok uzun nereye gidersem gideyim bana yardımcı olacak o yüzden onlara yardım ediyorum' derdi. ‘Özellikle Belçika bölgesindeki yapılanmaya çok fazla yardımcı olduğu, istedikleri ne olursa olsun geri çevirmediğini, o bölgede iş yaptığından dolayı onlarla arasının iyi olması gerektiği' şeklinde söylemleri vardı.

Hem himmet verdi, hem kızdı

* Bu konu hakkında Mesut Altuntaş isimli arkadaşımdan da bir keresinde Çetin Gören'in Interpol evraklarının silinmesi ile ilgili FETÖ'ye 500 bin Euro civarında himmet verdiğini duydum. Bu paraları kime/kimlere hangi yollarla verdiğini bilmiyorum. Çetin Gören, bazen bana ‘bu cemaat nasıl bir cemaat arkadaş? Bunların dini imanı para. Benim ne iş yaptığımı bildikleri halde yine de benden Allah rızası için para istiyorlar. Bunlar nasıl cemaat?' şeklinde serzenişleri olurdu.

* Gören, Ekvador ve Brezilya'daki uyuşturucu yakalanmalarından dolayı Interpol tarafından dünya çapında "Kırmızı Bülten" ile aranıyordu. Cemaat onun arandığını bildiğinden dolayı her türlü yardımı kendisine yapıyordu. Çetin Gören, bunu bize sık sık söylerdi. Bizzat kendisinden duydum.

Kırmızı bültenle aranırken korunma

* Avrupa'da yaşarken de, Türkiye'de yaşarken de, yeri ve yurdu belli olduğu halde cemaatin etkisi ve yardımı ile yakalanması engellenmiştir. Hatta bildiğim kadarıyla Interpol aranması olduğu halde Türkiye'de kendisine silah ruhsatı bile çıkartabilmiştir. Avrupa'da cemaate yapmış olduğu himmetler sayesinde Türkiye'ye kaçtıktan sonra cemaat tarafından korunmuştur.

* Örnek vermek gerekirse; Mesut Altuntaş isimli arkadaşımın bana anlattığına göre, Çetin Gören, Gaziantep'de açılan uyuşturucu hap davasında Türkiye tarafından kırmızı bültenle aranmaktayken FETÖ bağlantıları sayesinde kırmızı bültenini kaldırdığını ve kendisine tutuklanmama güvencesi verilerek bu dosyanın kapatılabilmesi için Türkiye'ye ifadeye çağrıldığını ve bu dosyadan beraat ettiğini bana anlattı. (…) "

* * *

Suç örgütü liderinin video kayıtlarını internet üzerinden yayımlanmaya başlamasıyla birlikte 18 Mayıs'ta Büyüteç'te "Kavganın sebebi İstanbul'un gayrimeşru parası olmasın" başlıklı yazı yazmıştım.

Yazıda geride kalan yıllar içinde Gülen cemaatinin bir dönem İstanbul'un gayrimeşru parasını yönettiğini anlatmıştım. Bu gayrimeşru para içinde elbette ulusal ve uluslararası uyuşturucu ticaretinden elde edilen suç geliri de vardı.

Şimdi benzer bir durumu uyuşturucudan elde edilen kara paranın aklanması soruşturmasında, suç örgütü içinde önemli konumda yer alan bir itirafçı savcılığa aktardı.

İtirafçının iddiaları ve anlatımları oldukça ciddi ve dikkat çekici.

Bataklık soruşturması, suç örgütü liderinin "İçişleri Bakanı Soylu'nun oğlunun dosya içinde yer alan bir isimden alınan para karşılığında söz konusu kişinin dosyadan çıkartıldığı" yönündeki iddiasıyla gündeme gelse de içinde değişik konuları da kapsıyor.

Bakalım devlet şimdi bu konuda herhangi bir adım atacak mı? Bu iddialar da araştırma veya soruşturma kapsamına alınacak mı?

Yoksa son dönemde sıkça yapıldığı gibi bilgiler ve iddialar sadece dosya içinde mi kalacak?