Demokrasi konusunda kalem oynatılacaksa eğer, lâfa getirilecek çok şey olmalı. Daha doğrusu çok şey söylenmiş, artık söylenmedik pek de birşeyin kalmamış olması gerekir gibi…
Yine de, bu konuda çözümünü bilmediğim, beni rahatsız eden bir şey var, demokratik bişey.
Demokrasilerde seçimler yada halk oylamalarında, bana göre çok ilginç sonuçlar çıkabiliyor. Meselâ...
Yüzde 49 bir yanda, yüzde 51 öte yanda olabiliyor. Sonucu belirleyen ise küçücük bir %2 lik !..
Bir topluluktaki sayıca yarıdan bir eksiği olan bölümün, hayati bir karar verilirken, kaderleri istenmeye istenmeye %2 lik bir azınlığın eline teslim edilmiş oluyor. Bu sonucun adı da, millet böyle istedi, biçiminde ifade ediliyor.
Millet böyle olmayı istedi, açıklamasını kabul edecek olursak… O takdirde, millet ortadan ikiye yarılmış durumda demektir. Böyle olmayı millet neden istemiş olsun ki?
Yok eğer bu ikiye ayrışmanın taraflarca arzu edildiği düşünülürse, konu ve durum bambaşka olacaktır. Yani millet bu iki parçalı olmayı istediyse, o takdirde, %2 likler de kader değiştirici anlamlarını ve niteliklerini yitirmiş olurlar. Ortaya çıkan bu sonucun getirilerini artık değiştiremezler.
Tersi bir yorumda ise, yani topluluğun sayıca yarıdan bir eksiği olan bölümün sonuçtan memnun olmadığı durumda, bu mutsuzluğa rıza göstermeleri mi gerekir? Yada böyle bir sonuca razı olmazlarsa ne olur?
Ne olacak, mutsuz olan bu kesim, diğer tarafca kabule zorlanır ve zorla bastırılırlar, Nasıl?..
Ezberlenmiş ‘birlik ve beraberlik’ söylemleriyle, o da olmazsa ‘kardeşlik’ önerisiyle. Bu öneride ilginç olan ise ‘Ağabeylik ve Ablalık’ taslamak gibi bir art niyetin saklı bulunmasıdır.
Dedim ya çözümü bilmiyorum. Ama hissediyorum, ''Hukuk'' içinde olması, gibi.
Bir de çok defa yapıldığı gibi, tolerans önerilebilirdi. ‘Hoşgörü’ diyemedim. Çünkü işine gelmeyen ve katılmadığı bir durumu kişi nasıl hoş karşılar ki? Olsa olsa ona iyilikle katlanır, görmezden gelir, içine atar, eski deyimle ''müsamaha'' gösterir.
Aklınıza hâlâ Büyük Britanya referandumu gelmediyse, getireyim. Yoksa aklınız nerelerde dolaşıyor bakıyim?..
İşte İngiltere'de iki kişiden biri, Avrupa Birliği’nde devam etmeye ‘evet’ derken, diğeri ‘hayır’ çıkalım dedi. Sonucu da minicik bir azınlığın hayır tarafında bulunması belirledi. Öyle mi?
Hayır tam öyle değil! Belirleyemediler, pişmanlıklar, mutsuzluklar, korku ve endişe toplumda kol geziyor, kıvranmaya başladılar. Bir daha oylama yapalım diyenler imza topluyormuş.
Aklı ve gönlü ayrıldığı sevgilisinde kalan salak aşıklar gibi, imzalı mektuplar filân!...
Kimse milli birlik ve kardeşlik nutukları atmıyor orada. Zaten sorumlu kişi hemen efendice istifasını verdi ve kenara çekildi.
Bence onun şimdilik tek kusuru, bu işi baştan alırsak demokrasi zarar görür, demesi. Haklı olabilir, ama… Demokrasi kavramı insanlara zarar verme pahasına mı zarardan korunuyor?
Dedim ya bilmiyorum. Yine de, senin aklın nerelerde dolaşıyor bakıyim, diyebilirsiniz bana.
Aklım, inan olsun bu yazdıklarımda dolaşıyor... Bırakın dolaşsın, bir gün gelir çözülür de bakarsın...
Sözüm meclisten dışarı… AB’ye söylenmedik lâf bırakmıyor bizim kalem erbabı. Yine de…
N'olacak bu United Kingdom’un hali, pür melâli?..
----------o----------